İslamiyet Öncesi Arap Türk Münasebetleri Twitter'dan Takip İçin Arkadaşlar "Türk İslam Medeniyeti" deniliyor "...
İslamiyet Öncesi Arap Türk Münasebetleri
Arkadaşlar "Türk İslam Medeniyeti" deniliyor
"Türkler İslam ile tanıştı Bilim ve kültürün öncüleri oldu" deniliyor.
Bunlar gerçek dışıdır.
Türkler zaten Tarih boyunca bilim ve kültürün öncüleriydi.
İSLAM MEDENİYETİ TAMAMIYLA TÜRKLERE AİT BİR MEDENİYETDİR.
Türklerin İslam Öncesi bölgede yetiştirdiği Bilim adamları
ile ilgili kaynaklar (İ.H.İzmirli, Birinci Türk Tarih Kong Müzakere
Zabıt.s.322)
Bu Konudaki Bazı Kaynaklar
M.Şemseddin Günaltay ve Reşit Galip'in Birinci Türk Tarih
Kongresi, Konferanslar Müzakere Zabıtları inceleyiniz.
Prof. Dr. Cemal Anadol – Fazila Abbasova, Türk Kültür ve
Medeniyeti Joseph Deguignes, Türk Kültür Yayınları, Büyük Türk Tarihi
Madeleıne Hallade Türk Kültür El Kitabı Cilt:II Kısım: Ia
1972 ( Amu – Derya ile Sind Nehirleri Arasında San’at Gelişmesi
VII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 25-29 Eylül 1970, I. Cilt,
Emel Esin, “Kün-Ay” (Ay Yıldız motifinin proto-Türk ikonografisi, S. 339
Doç. Dr. Mustafa Cezar, Anadolu Öncesi Türklerde Şehir ve
Mimarlık, s. 5 Ord Prof Dr Sadri Maksudi Arsal Türk Tarihi ve Hukuk 1
S.2577,s.108
Güneş mabedleri. Mir Gulam Muhammed Gubar ve başkaları,
Tarih-i Afganistan. Encümen-i Tarih-i Afganistan, cilt II, Kabil, H. 1336, s. 3
Çinli Bilim Adamları Şaşırtan Türkler
Bu konuda en az yüz kaynak sayabiliriz bir iki de örnek
verelim Çin’de bilim felsefe sanat Matematik konuları Türklerin desteğindeydi.
Çine gönderilen Ta-Muçe adlı bir Türk Bilim adamı heyet,
felsefe ve edebiyat hakkındaki açıklamaları ile Çin sarayını hayrette
bırakmıştı.
Toharistandan 730 yılında Çine giden Nato adlı diğer bir
Türk alimi,Tıp bilimindeki üstün bilgisi ile Çin sarayında yüksek bir mevki
kazandı.
Bu zatın beraberinde götürdüğü ilaçlar alet edavat ve
bilgiler o zamanlar Çinlilerce bilinmeyen hususlardı.
TÜRK TARİHİNİ SADECE GAZA VE SAVAŞLAR OLARAK OKUDUĞUMUZ İÇİN TÜRKLERİ SADECE AT ÜSTÜNDE YAŞAYAN SAVAŞÇILAR OLARAK ALGILAMAMIZ DOĞALDIR.
Çinde Tıp biliminin gelişmesine sebep olacak 200 çeşit
itrıyat Türkler tarafından bir seferde getirilmiş ve Çin yaşantısında yer
almıştır.
Türklerde Bilim ve Din
Eşari zihniyeti Mevlana ve Moğollar tarafından Bilimi
savunan Ahi Evren zihniyetini yerle bir ederek Türk milletini geriye götürdü.
Osmanlı ile yeni bir hamle yapmıştık ki Ebu Suud zihniyeti
Bilim ve Akılcılığı reddetti Avrupa bizden aldığı ilimle ilerlerken biz
geriledik.
Değerli Arkadaşlarım Bekledim paylaşımlarınızı Konumuza
dönerken bir hususu dile getirmekte yarar görüyorum Din gelişmeye engel
değildir.
Türkler Tengri inancının ilmi akılcılığı ve istişareyi
teşvik etmesi nedeniyle sürekli ileri toplum ola gelmişlerdir.
Türkler tanıştıkları her yeni dini kendi inanç ve toplumsal
kültürel değerleri ile zenginleştirmişlerdir. Ancak din simsarlarına
dokunmuştur.
Türkler kendine has İslam inancını Orta Asya ve Tengiri
inancındaki motiflerle oluşturmuştu - Hetorodoksi - Ancak din tacirleri galip
geldi.
Türkler Zerdüşt dinini, Budizmi, Konfiçyüs Öğretilerini,Tao
öğretilerini,Hristiyanlığı ve Yahudiliği benimsemiş ve yaymışlardır.
İSLAM MEDENİYETİ DİYE ÖVÜLEN ÇÖLLERDEN GELEN HİÇ BİR İLMİ VE
MEDENİ VASFI BULUNMAYAN ARAPLARIN MEDENİYETİ DEĞİLDİR TÜRK MEDENİYETİDİR.
ARAP MİLLİYETÇİSİ YAZARLAR VE ARAP GÖZÜYLE TARİHİMİZE
BAKMAYA ALIŞIK YAZARLARIMIZ MUHTEŞEM "TÜRK MEDENİYETİNE" "İSLAM
MEDENİYETİ" DEMİŞTİR.
Türkler Çin'den Bizans'a kadar geniş bir alan üzerinde
yüzyıllarca ticarete üretime, hanlara ve kervansaraylara sahip olmuşlardır.
Bu ticaret yolunun etrafına modern şehirler kurulmuştur Bu
şehirlerde bilim ve sanat üretilmiştir.
ARAP VAHŞETİNİN TEMEL SEBEBİ MEVCUT OLANI ALMAK EMEVİ SOYUNUN, MUHALİFLERİNİN YÖNETİCİLİRİNİN VE SAVAŞAN ASKERLERİN ZENGİNLEŞMESİDİR.
Arapların ardı arkası kesilmeyen Türkistan seferlerinde,
hamiyeti diniye ile İslamiyeti yaymak peşinde koşmadıkları açık bir gerçektir.
Türkistan şehirlerinden Arap dünyasına akıtılan bu bitmez
tükenmez zenginlikler, Horasan valiliğini en muteber görev haline getirmiştir.
Aşağı Türkistan şehirlerinden herhangi birinde biraz
seviyeli bir memuriyet bile Emeviler arasında bir mükafat olarak algılanmıştır.
Yaşanılan olaylar Türklerin mağdur Arapların vahşi ve
kalleşçe hareket ettiğinin tarihi örnekleridir. Dehşet verici olaylar
yaşanmıştır.
Bütün bu vahşet Türklerin sadece nefret duymasına sebep
olmuş Türkler önce Türgeşlerin etrafında toplanarak Araplara karşı etkin hale
gelmiş.
Emevi saltanatının yıkılmasında etkili olmuş 10 Yüzyılda
Karahanlı Türk devletinin hakimiyetinde kısmen İslam’a geçilmiştir.
11 YÜZYILDA HALİFE TUĞRUL BEY ADINA HUTBE OKUTMUŞ OĞUZLAR ONDAN SONRA KAFİLELER HALİNDE İSLAMA GEÇMİŞTİR. İSLAMİYETE KENDİ İSTEĞİMİZLE GEÇTİK.
TÜRKLERİN KOŞA KOŞA İSLAMI SEÇTİKLERİ GERÇEK OLMADIĞI GİBİ TÜRKLERİN İSLAMA KILIÇ ZORUYLA GEÇTİKLERİ ŞEKLİNDEKİ İDDİALAR GERÇEK DEĞİLDİR.
1300 yılı aşkın geçmişi olan ve etkisi hala süren bu ilişki,
çoğunlukla gerçeği yansıtmayan ve hamasi bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Türklerin İslam’ı kabul etmemeleri Arapların vahşetlerine
karşı duydukları tepki nedeniyledir. Türkler tek Tanrı inancına sahip tek
millettir.
Türk-Arap ilişkilerini, gerçek boyutuyla ele alanlar, din
öğesinin konunun içine girmiş olması nedeniyle duyguları hoş tutmayı
yeğlemişlerdir.
Türk-Arap ilişkilerini Batılı ya da Arap tarihçilerin
çoğunluğu, olayları geleneksel Türk karşıtlığına dayandırarak ele almışlardır.
Arap etkisiyle yetişmiş Türk aydın ve tarihçileri konuya
dinsel boyut vererek, Arap yanlısı davranmışlar Türk karşıtlığı yapmışlardır.
Türk-Arap ilişkileri, inançla, duyguyla ya da özlemle
açıklanabilecek türden konular değildir. Gerçeklerin gizlenmesi zarar vermiştir.
Türkler 7. ve 8. Yüzyıllardaki Arap vahşetine ve her türlü
zulme rağmen İslamiyet’i kabul etmemek için direnmişlerdir.
İslamiyet’i
10. yüzyıldan itibaren kabul etmeye başlayan Türkler, bin yılı aşkın bir süredir,
İslamiyet’e bağlı olarak yaşamaktadır.
Tekrar
edelim Türkler İslamiyet’i Kılıç zoru ile kabul etmemiş Arap alemine hükümdar
olduktan sonra Müslüman olmuşlardır
İslam dünyasının en büyük ve en seçkin” bilim adamları, en
parlak düşünürleri matematikçileri bile Türk asıllı bilim adamlarıdır.
Haçlı seferlerine karşı koyanlar, İstanbul’u alanlar,
İslamiyet’i Avrupa’nın ortasına dek götürenler Türkler’dir.
Türkistan’ın Araplar Tarafından Yağma Edilmesi
Saldırılarda kullanılan ideolojik gerekçe İslam’ın
yayılması, gizlenen gerçek amaç ise, varlıklı Türk bölgelerinin yağma
edilmesiydi.
Emeviler, Türkistan'ı yağmalamak yöneldikleri eylemin din
için savaş (cihat) olduğunu söylüyor, katliam ve soygunu meşrulaştırıyorlardı.
Emevi siyaseti, İslamiyet’in temel ilkelerine aykırı olarak,
Araplar’in başka kavim ve topluluklara üstün olduğu düşüncesine dayanıyordu.
Bu ırkçı siyasete göre; Arap hükmetmek, geri kalan herkes
ona hizmet etmek için yaratılmıştı, Araplara hizmet etmek bile yüce bir durumdu.
Emeviler; Arap olmayanlara Mevali derlerdi Onların arkasında
namaz kılınmaz, birlikte dolaşmazdı. Mevali ikinci sınıf bir köleydi.
Emeviler, Türk bölgelerine saldırdıklarında Türkler yüksek
bir uygarlık. milletlerin hayranlık duyduğu bir zenginlik ve ihtişam
yaşıyorlardı.
Çin, Hint, İran ve Bizans arasındaki ticaret, üretim tümüyle
bölgedeki Türklerin elindeydi. Buhara Hanlığı’nda 40 büyük kent, bulunuyordu.
Semerkant, Baykent, Herat, Belh gibi kentler göz kamaştıran
bir zenginlik içindeydi. Buhara’da kağıt fabrikaları, ipekli kumaş üretiliyordu.
Türk bölgesinin tamamında halı tezgahları, değerli taşlar ve
maden işleyen atölyeler durmadan çalışıyor ürünler medeni dünyaya satılıyordu.
Çin belgelerine göre, Buhara ve Kusaniye’deki Türk
asilzadelerinin evleri birer sanat şahaseri”ydi, Altın ve gümüş heykeller,
evlerin süsüydü.
Küçük birer sarayda yaşayan Türklerin evlerinde pırlanta,
zümrüt ve yakutla işlenen süs eşyaları, benzersiz ve hayret vericiydi.
Türklerin zenginliği ve bilgeliği Çöllerin sert ikliminde
yaşamış Talancı Arapların iştahını kabartıyordu ancak Türklerden çekiniyorlardı.
Türkistan’daki Arap Vahşeti Nasıl Başladı ?
Halife Osman zamanında, Muhammed bin Cerir komutasındaki
Araplar Fergane'ye kadar girdiyse de Türkler tarafından yok edilmişlerdi.
ARAP TÜRK MÜNASEBETLERİ VE ARAPLARIN TÜRKLERE UYGULADIĞI
ASIL VAHŞET MUAVİYE’NİN HALİFE OLMASI İLE BAŞLAMIŞTIR.
Bizi en çok üzen Türk Tarihçilerinin ARAPLARIN HORASAN VE
TÜRKİSTAN’DAKİ KATLİAMLARINA
"İSLAMİYETİ YAYMA MÜCADELESİ"
DEMELERİDİR.
Halbuki bilk el islam kaynakları olan BELAZURİ,TABERİ,İBN-ÜL
ESİR,İBN KESİR Vd vahşeti aynen anlatmaktadır.
İlk El İslam Kaynakları açık açık Arapların ganimet hırsının
Hırsızlık olduğunu yazmaktadır ( İbn Kesîr, El Bidaye Ve'n-Nihaye 9, s.131.)
ARAP SALDIRILARININ ARKASINDAKİ GERÇEK GANİMET HIRSIDIR
TÜRKLER ARAPLARDAN NEFRET ETMİŞLER MÜSLÜMAN OLMAK İSTEMEMİŞLERDİR.
ARAPLAR HORASAN’A EVRENSEL BİR DİNİ YAYMAK SIFATIYLA DEĞİL,
GANİMET PEŞİNDE KOŞAN HIRSIZ VE SOYGUNCULAR OLARAK KAN VE GÖZYAŞI GETİRMİŞLERDİR.
ÇÖLÜN ZOR VE AZGIN ŞARTLARINDA YETİŞEN ARAPLAR GÖKTÜRKLERİN
KOMŞULARI İLE SAVAŞLARI VE SORUNLARINDAN FAYDALANARAK TÜRKLERİ KATLETMİŞLERDİR.
637 yazında Araplar Sasanilerle girdikleri yenerdler
Ardından Celula, sonrada 642’de Nehavent’te İran'ı mağlup ederler.
Arap İstilası’ndan Önce Orta Asya ve Türkler
Hunların çeşitli sebeplerden dolayı ortadan kalkmasından
sonra, tarihte ilk defa Türk adını kurdukları devletin ismini veren Göktürkler bütün
gücünü Töles grubu dediğimiz Türk kabilelerinden alıyor ve soydaşları olan
Tabgaçlarla yardımlaşarak Büyük Bir devlet kuruyorlardı.
Göktürklerin tarih sahnesine çıktıkları 6. Yüzyılda Orta
Asya’nın üç büyük devlet tarafından pay edilmiş olduğunu görüyoruz.
Avarlar ise Mançurya sınırından Balkaş’ın en doğu ucuna
kadar doğuda Orhon’dan Çin seddine kadar Moğolistan’a hakimdi.
Akhunlar; Maveraünnehr: Batı Türkistan, Sogdiyana, Doğu
İran, Kabil, Afganistan ve pencap havalisine kadar topraklarını
genişletmişlerdi.
Göktürkler kuruluşlarından kısa bir zaman sonra hızla
genişlemiş Batıda İrtiş, İmil, Çu ve Talas bölgelerine kadar hakim olmuşlardır.
Akhunlar, Göktürklerle mücadeleye başlamışlar fakat
565-568’lerde mağlup olarak, Göktürkler ve Sasaniler tarafından
paylaşılmışlardır.
Göktürkler Sasanilerle Akhun ülkesini paylaşmışlar ve Taşkend,
Semerkant, Buhara ve Keş gibi Batı Türkistan şehirleri Göktürklere düşmüştür.
Göktürkler Toharistan bölgesinde Perslerle mücadeleye
girmişler Persleride mağlup ederek bütün Toharistan’ı Belh ve Kundus'u
almışlardır.
Göktürkler zamanında Aral gölü ve Seyhun-Ceyhun nehri
kıyılarından tanrı dağlarına kadar uzanan bölgede Türk nüfusu yoğunlaşmaktaydı.
I.Göktürk yani Türk Hakanlığı tarihe karışsa da Seyhun Talas
ve Çu nehirleri arasındaki bölgeler tamamıyla Türklerin yoğunlaşmasına sahne
olur.
Arap geleneğine göre, El-Ahnaf, Halife Ömer zamanı 642
yılında Ceyhun’u geçer ve Türklere ilk darbeyi indirir.
İddiaya göre, Ömer, bu istilâya şiddetle karşı çıkar. “Türk
yakasına geçme. Ceyhun nehrinin öteki kıyısının gerisinde kal” buyruğunu verir.
Bu sırada Horasan bölgesinde de Arap işgaline karşı genel
bir ayaklanma vardır. Ali-Muaviye çatışması nedeniyle, Araplar Horasan’ı
bırakır.
Ali ile mücadelesini kazanan Muaviye, 661 yılında Horasan’ın
yeniden fethi buyruğunu verir. Fetih, sert yöntemlerle yapılır.
Sertlik, Badgis, Herat ve Belh’te ayaklanmalara yol açar.
Belh’e zorla boyun eğdirilir. Kentteki ünlü budist tapınağı Nevbahar yıkılır.
Tapınak ve ona ait 1568 kilometrekare arazi, Bermek ailesine
aittir. Bermek ailesi, sonradan Abbasilere en kudretli vezirleri sağlar.
Merv’i merkez yapan Araplar, Toharistan içlerine çeşitli
cezalandırma ve sindirme seferleri yaparlar.
667 yılındaki bir dizi sefer sırasında, Toharistan
Türklerinin desteğiyle Sasanî tahtını ele geçirmeye çalışan Firuz kuvvetleri
bozulur.
İlginçtir ki, şiî efsanesi Firuz’un kızı Şahrbanu’yu, Halife
Ali ile Peygamber’in kızı Fatma’nın oğlu olan Hüseyin ile evlendirir.
Böylece Hüseyin’in ardılları, hem Peygamber ailesine, hem de
İran imparatoru soyuna bağlanmış olur. Sasanî soyu, İran tahtını ele geçiremez.
Arap yönetimine karşı ayaklanmalar sürer. Akhun Neyzek
Tarhan, ayaklanmanın başını çeker. Ayaklanan Belh kentine boyun eğdirilir.
Neyzek Tarhan, İran içlerindeki dağlarda savaşlar verir,
başarı sağlayamaz. Araplar, Batı Türkistan’a geçişi iki önemli yeri ele
geçirirler.
Arabistan’dan 50 bin aile getirip Horasan kentlerine
yerleştirirler.Araplar süre daha yağma akınları yapıp kışın Horasan’a
çekilirler.
Muaviye, Ubeydullah b.Ziyad’ı buraya vali olarak gönderdi
(675).Yirmi dört bin kişilik Arap ordusuna çeki düzen vererek ilerledi.
Buhara müstakil hanlığının başında Türk hükümdar ailesinden
bir Hatun bulunuyordu. Tarihi kaynaklardan hakikaten çok dirayetli, Hatun’un
ismi hakkına çeşitli rivayetler vardır. Taberi, KABAC HATUN olarak Reşid
b.Zübeyr onun adını FETH HATUN olarak kaydetmiştir.
Oğuzların Kayı boyuna mensup olduğu iddia edilen Kabaç
Hatun; Arap'ların Buhara’ya doğru ilerlemekte olduğunu Türk hanlıklarına
bildirir.
Dönemdeki sosyal çalkantılar nedeniyle yardım yetişmez
Ubeydullah b.Ziyad, Buharayı dilediği gibi yağmalamış, birçok Türkü esir
almıştır.
Araplar Gittikleri yerde ölüm, yıkım ve yangın bırakırlar.
Yine de kesin sonuç alamazlar. Tüm bu kıyım, zulüm ve vahşete Türkler
direnirler.
Horasan’ın İslam devletine katılmasının ardından yarım yüz
yıl geçmesine karşın, yerli halk İslam’dan çok uzaktır. İslam’a ilgi bile
yoktur.
İslamiyet dini nasıl olmuştur da yarım yüzyıl geçtiği halde
diğer dinleri yayan Türkler tarafından kabul edilmemiştir?
Türkler İslam’ı politik bir olay olarak 300 yıl hatta 350
yıl sonra kabul ettiyse bunun sebebi Arap Vahşetidir.
Türklerin İslamiyeti 300 Yıl Geç Kabul Etmesinin Sebebi Arap Vahşetidir Bölüm 1
Türklerin İslamiyeti 300 Yıl Geç Kabul Etmesinin Sebebi Arap Vahşetidir Bölüm 2
Türklerin İslamiyeti 300 Yıl Geç Kabul Etmesinin Sebebi Arap Vahşetidir Bölüm 3
Türklerin İslamiyeti 300 Yıl Geç Kabul Etmesinin Sebebi Arap Vahşetidir Bölüm 2
Türklerin İslamiyeti 300 Yıl Geç Kabul Etmesinin Sebebi Arap Vahşetidir Bölüm 3
Hz Osman'ın Oğlu Said bin Osman 674 yılında horasan valisi
olmuş ve horasan Semerkant’a seferler düzenlemiştir.
Bu şahsiyetlerin Horasan Valisi olmak için hangi entrikalara
çevirdikleri hangi kirli işleri yaptıkları ilk el İslam kaynaklarında vardır.
Said b.Osman’a karşı Buhara’yı korumanın mevcut şartlar
altında imkanı yoktu. Melike Kabaç Hatun Arap valisi ile sulh yapma yoluna
gitti.
Yapılan bu sulh gereğince; Arap valisine Semerkant yolunu
açık tutacak Türk aristokrat ailelerinden 50 genci de ona rehin olarak
verecekti.
Said b.Osman özellikle bu gençlerin Türk asilzadelerinden
olmasını istiyordu. Böylelikle kendini daha emniyet altında hissedecekti.
Türkler tarafından arkadan kuşatılmak veya pusuya
düşürülecek olursa bu asilzadeleri bir tehdit bir emniyet unsuru olarak
kullanacaktı.
Said b.Osman, Buhara melikesi Kabaç Hatun’la bu şartlar
altında bir anlaşma yaptıktan sonra Semerkand’a yürüdü.
Büyük bir kuşatma ile şehre daldı. Neticede şehri, dilediği
gibi yağma etmekten çekinmeyen Said 30.000 Türk gencini de esir alarak
dönmüştür.
ANCAK SAİD BİN OSMAN 50 CİVARINDA ASİLZADE PRENSİ İÇİN
YAPTIĞI ANLAŞMA İÇİN ALDIĞI PARA VE VERDİĞİ SÖZE RAĞMEN ONLARI TESLİM
ETMEMİŞTİR.
SAİD BİN OSMAN 50 TÜRK GENCİNİ MEDİNEYE GÖTÜREREK KÖLE
OLARAK BAĞ BAHÇE İŞLERİNDE VE YAPTIRDIĞI KONAĞIN İNŞAAT İŞLERİNDE
ÇALIŞTIRMIŞTIR.
AĞIR HAKARETLERE MARUZ KALAN TÜRK ASİLZADELERİ BU AŞAĞILANMAYA
DAYANAMAMIŞLAR SAİD BİN OSMAN'IN ÜZERİNE ÇULLANARAK KENDİSİNİ ÖLDÜRMÜŞLERDİR.
TÜRKLER UHUD DAĞINA ÇEKİLMİŞLERDİR. DAĞ MEDİNELİLER
TARAFINDAN KUŞATILMIŞ TÜRK ASİLZADELERİ GÜNLERCE AÇ BIRAKILMIŞTIR.
TÜRK BEYLERİ AÇLIK VE SUSUZLUK İÇERİSİNDE BİR YANDAN
ÇARPIŞARAK BİR YANDAN AÇLI ACISI ÇEKEREK TESLİM OLMAMIŞLAR VE KIVRANARAK
ÖLMÜŞLERDİR.
KENDİ TOPLUMLARINDA SAYGIN İMKAN VE GÖREVLERE SAHİP TÜRK
GENÇLERİNİ ESARETE VE AĞIR İŞKENCELERE MARUZ BIRAKMANIN İSLAMİYETLE ALAKASI
NEDİR ?
TÜRKİYEDE YÜZLERCE YAYINEVİ TÜRK ÇOCUKLARINA İSLAM ADINA
ARAPÇI BİR BAKIŞ AÇISI VE ARAP KÜLTÜRÜ AŞILAMAKTADIR.
Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük milleti din maskesi
takmış vatan hainleri tarafından kıskaca alınmıştır Buna dur demeliyiz.
Sözde İslamcı Sözde Türk tarihçileri için İki ay aç susuz
kıvranarak direnen ve acılar içinde şehit olan Türkler sadece bir kafirdir.
Said bin Osman'dan sonra saldırılar devam etti. Mesela Yezid
bin Mühelleb Harzem işgalinde büyük ganimetler ile çok miktarda esirle
dönüyordu.
Ancak dönüşte şiddetli bir soğuk olur. ARAPLAR ESİRLERİN
ELBİSELERİNİ ALARAK GİYERLER ÇIPLAK BIRAKTIKLARI ESİRLERİ DE SERBEST
BIRAKMAZLAR
YÜZLERCE KİLOMETRE YOLU TİTREYE TİTREYE GEÇERLER. ÇIPLAK
ESİRLERİN ÇOĞU SOĞUĞA DAYANAMAYARAK ÖLÜRLER .
(Tarih-i taberi tercümesi, C.3,
S.332)
(Prof.Dr Z. Kitapçı, Türkistanda İslamyet ve Türkler,s.99,)
(
Pr Dr.Zekeriya Kitapçı,Yeni İs. Tarihi ve Türkler,S.284)
Arap Valileri ve İşgalleri
Zalim Haccac lakablı Hacca b.Yusuf’un ırak’a genel vali
olarak tayin edilmesiyle şiddet dehşete dönüşmüştür.
Ubeydullah b.Ebi Bekri’ Sicistan’a gelince, karşısında en
güçlü olarak Türk hükümdarı Rutbil’i buldu.
Rutbil Araplarla mümkün olduğu kadar iyi geçinmeye
çalışıyor, Taberi’nin kaydettiğine göre muntazam olarak vergisini dahi
ödüyordu.
Kat Haccac bununla yetinmemiş ve Ubeydullah’ı, büyük bir
ordu ile Sicistan’a sevketmiştir.
Ubeydullah’a göre Sicistanda mutlaka Rutbil adındaki bu
çapulcu Arap askerleri tarafından yağma edilmeli idi.
Rutbil, Arap valisi ile bir meydan muharebesi yapacağı
yerde,ona geleneksel Türk savaşlarında görülen askeri bir taktikle mukabelede
bulundu.
Rutbil, Ubeydullah’ı 18 fersah (108 km) muharebe sahasının
içine aldıktan sonra, ani bir dönüş yaparak Arapları süratli bir çevirmeye aldı.
Ubeyd; Türk Hükümdarına yedi yüzbin dirhem altın vererek
kurtulma çaresini bile aradı. gerçek hırsız Araplara bu geliş çok ağıra mal
olmuştu.
Ordunun çok az bir kısmı dağlara kaçarak ancak kurtulmuş
geri kalanı tamamen Türkler tarafından kılıçtan geçirilmişti.
Haccac; UbeydullaH'ın intikamını almak üzere Abdurrahman bin
Eşas komutasında 40.000 kişilik orduyu Rutbil’in üzerine göndermiştir.
Eşas bu orduyla birtakım başarılar kazandıysa da neticede
Türk hükümdarı Rutbil ile sulh etmekten başka bir çare bulamamıştır.
Abdurrahman bin Eşas sonunda Haccac’a isyan etmiş,Basra’ya
dönerek Deyru’l-Cemacim’de indi.yaptığı harpte maglub olarak geri çekilmiştir.
Haccac b.Yusuf, bir taraftan Sicistan’ı işgal
etmeyeuğraşırken,diğer taraftan Horasan’a Mühelleb b.Ebi Surra’yı vali olarak
göndermişti(699)
Ancak dağınık bir halde yaşayan Türkler Arap orduları
karşısında kahramanca çarpışmasını bilmişler, büyük yararlıklar
göstermişlerdir.
Cahız’ın rivayetleri
“TÜRK,DİĞER HORASANLILAR GİBİ GERİ ÇEKİLMEZ.GERİ DÖNDÜĞÜ TAKDİRDE O ÖLDÜRÜCÜ BİR ZEHİR VE İŞİNİ BİTİREN BİR ÖLÜM OLUR”
Cahız devamla
" ÇÜNKÜ O ARKASINDAKİ DÜŞMANA DA ÖNÜNDEKİ DÜŞMANI GİBİ OKUNU İSABET ETTİRİR. BU KADAR HIZLI GİTMESİNE RAĞMEN KEMEND ATMASINDAN KEMENDİ İLE DÜŞMANIN, ATTIĞI YERE YIKILMASINDAN VE SÜVARİYİ ATININ ÜZERİNDEN KAPIP ALMASINDAN KİMSE KURTULAMAZ."
Cahız:
"ŞİMDİYE KADAR TÜRK’ÜN KEMENDİNDEN EL MUHALLEB B.EBU SUFRA, EL-HARİŞ B.HİLAL VE ABBAD B.EBU SUFRA’DAN BAŞKA KİMSE KURTULAMAMIŞTIR”.der
Katliamlar Artıyor !
Arapları Kuteybe’ye kadar başarısız kılan sebeplerin başında
Arapların düzenli bir ordu yerine hırsızlar ordusu olarak ortaya çıkmalarıydı.
MUNTAZAM BİR FETİH HAREKETİNE GİRİŞMEKTEN ZİYADE, ANSIZIN
BASKINLARLA BÜYÜK SERVETLER PEŞİNDE TALANLAR VE BÜYÜK KATLİAMLAR YAPIYORLARDI.
Hazar ve Göktürklerin birlikte Sasanileri yenerek İran'ı
çiğnemelerinden iki yıl sonra gücü kırılmış İran'ı ele geçiren Araplar
başarısızdır.
Araplar; küçük Türk birliklerinin akıl almaz şekilde
mukavemetleri karşısında bocalayıp durmuşlar geri çekilme durumunda
kalmışlardır.
HACCAC; KENDİNDEN DAHA ZALİM BİR KOMUTAN OLAN KUTEYBE’Yİ ÇOK
ÜSTÜN YETKİLERLE HORASAN’A VALİ OLARAK GÖNDERMİŞTİR.
KUTEYBE TÜRK TARİHİNDE EN BÜYÜK VAHŞETLERE MARUZ KALDIĞIMIZ
BİR DÖNEMİN BAŞLANGICI OLMUŞTUR.
HORASAN'A VALİLİĞE GETİRİLEN BASRALI MÜSLİM B. AMR’IN OĞLU
KUTEYBE HİLE VE DESİSE KULLANMAK SURETİYLE ACIMASIZ KATLİAMLAR YAPMIŞTIR.
Kuteybe'nin önce sinsice dostluk ile zaafiyet oluşturduktan
sonra katliam ve yağmalarla talan ettiği bölgeyi Yabgular idare ediyordu.
TOHARİSTAN YABGULUĞU MÜLKİ BİR BİRİM OLARAK İLK DEFA BATI
GÖKTÜRK KAĞANLARINDAN TONG YABGU TARAFINDAN KURULMUŞTU.
Ahalisinin büyük bir kısmı Aftalitler’den oluşuyordu. Arap
fetihleri sırasında Gök-Türk Hakanlığına bağlı bulunmaktaydı.
Toharistan Yabguları kimlerdir? Adları nedir? Şimdilik cevap
vermemiz mümkün değildir. Kaynaklarda Yabgu bey denilmekte adı
belirtilmemektedir.
BAYKENT, BUHARA’YA 6 KM UZAKTA, BUHARA’DAN DAHA ESKİ BİR
KENTTİ. TÜRKLERİN EN ÖNEMLİ SANAT VE TİCARET MERKEZLERİNDEN BİRİSİYDİ.
Kuteybe Baykent’i iki ay süreyle kuşatmasına karşın alamadı.
Arap ordusunda yılgınlık başlamıştı. Askerler artık savaşmak istemiyordu.
Araplar, barış yolu ile Baykent’e girdiler. Şehre iki amil
(Arap temsilcisi) ve bir miktar da asayiş ve emniyet kuvvetleri bırakarak
ayrıldı.
KUTEYBE KORKUNÇ BİR GERİ DÖNÜŞ YAPTI. BAYKENT BAŞTAN AŞAĞI
TAHRİP EDİLDİ, BÜTÜN ERKEKLER ÖLDÜRÜLDÜ. KADINLAR VE ÇOCUKLAR ESİR EDİLDİ.
BAYKENT TARHANI, BİR MİLYON DİRHEM MUKABİLİNDE SERBEST
BIRAKILMASINI TEKLİF ETTİYSE DE KABUL EDİLMEDİ. KUTEYBE ONUN DA BAŞINI VURDURDU.
TABERİ’NİN RİVAYETİNE GÖRE, BAYKENT’TEN ARAPLAR ÖYLESİNE ÇOK
MAL, MÜLK, ZENGİNLİK SİLAH, ALTIN VE GÜMÜŞ GİBİ DİĞER KIYMETLİ MÜCEVHER ALDILAR.
ARAP ORDUSU İLK DEFA BÖYLESİNE MODERN ASKERİ TECHİZATA VE
ZIRHLARINA KAVUŞUYORDU. ARAPLAR ÇOK MÜKEMMEL SİLAHLAR ELE GEÇİRMİŞLERDİ.
BU YAĞMA, YIKMA VE TALANDA O KADAR İLERİ GİDİLMİŞ Kİ; ÇİNE
GİDEN TÜRK TACİRLER, ŞEHRE DÖNDÜKLERİ ZAMAN ŞEHRİ TANIYAMAMIŞLARDI
KUTEYBE, BAYKENT’ TEN SONRA TALKAN BAYINDIR KENTİNİ HARABEYE
ÇEVİRTTİ; HALK KATLEDİLDİ, TÜRKLERİ SIRA SIRA AĞAÇLARA ASTILAR.
TALKAN YOLUNUN 6 KM LİK BİR KISMI BÖYLE ASILMIŞ İNSANLARLA
ÇEVRİLDİ. KUTEYBE KALLEŞÇE GÖRÜLMEDİK İŞİTİLMEDİK VAHŞETLER İŞLİYORDU.
KUTEYBENİN GEÇTİĞİ YERLERDE VAHŞET VE TALAN VARDI GERİDE
CESETLER VE YANIK KOKUSUNDAN BAŞKA BİR ŞEY BIRAKMIYORDU.
Direniş Kırılıyor . Buhara Düşüyor. Arap Yağması Başlıyor.
Buhara da, Baykent gibi Aşağı Türkistan’ın en zengin ve en
güzel şehirlerinden birisiydi.Haccac Buharayı fethetmesini emrediyordu.
İslam coğrafyacıları bu şehrin güzelliği, bolluğu hakkında
pek ilginç rivayetlerde bulunmuşlardır.
Dönem Tarihçilerin
“İslam ülkelerinde umumi manzarası Buhara kadar güzel olan bir başka şehir ne gördüm ve ne de işittim”
dediği Buhara tarihi İpek Yolunun kalkındırdığı mamur ve
müreffeh bir şehirdi. Halkı aydın ve çok bilgili sanatkar Türklerden oluşuyordu.
Buharanın “Etrafı bağlık ve bahçelikti. Bol miktarda yetişen
meyveleri civar ülkelere, bilhassa Merv’e kadar sevkedilmekte idi”.
Kuteybe; Haccac’ın ısrarı üzerineBuhara’yı fethetmek için
hazırlıklara girişti. Bu hazırlıklarını tamamladıktan sonra Buhara’ya doğru
yürüdü.
Ceyhun nehrini geçerek ilerlemeye başladı. Mefaze yolunda,
Soğd, Keş ve Nesef’den gelen Türk kuvvetleri ile karşılaştı.
Türkleri yendikten sonra Buhara’ya doğru ileri hareketine
devam etti. Bu sırada Buhara hanlığına “Verdan-ı Hudah” bakıyordu.
Verdan-ı Hudah büyük bir kuvvetleri çekilerek Buhara’yı
içten savunmaya karar vermişlerdir. Çok uzun çetin savaşlar Türklerin direnişi
ile geçti.
Bunun için Kuteybe, daha ciddi bir hazırlık yapmak üzere
Merv’e dönmek mecburiyetinde kaldı.
Irak genel valisi ve Aşağı Türkistan harekatını yakından
izleyen Haccac; Kuteybe’ye Buhara’nın istilası için devamlı baskı yapmakta idi.
Bütün hazırlıklarını tamamlayan Kuteybe, ertesi sene büyük
bir kuvvetle tekrar Buhara’ya doğru yürüdü. Çok kanlı savaşlar oldu.
Türkler, Araplara karşı Buhara’yı mutlaka savunmak
istiyorlardı Araplar ağır zaiyatlar vermişler geri çekilmeye bile
başlamışlardı.
Ancak, Kuteybe, Buhara’yı istila etmeye azmetmişti. Bunca
ağır zayiatlar vermesine rağmen, kuşatmadan vazgeçmeyerek her hileyi denedi.
Bu gün Arapların kafa keserek getirdiği gibi Kafa başına
astronomik icretler ödeyeceğini ilan etti Araplar kafa kesiyor parasını
alıyordu.
Dört aydan beri devam eden bu kuşatma sırasında artık
savaşmak istemeyen araplar kısa sürede on bin kafa kesip getirmişlerdi.
Araplar; Türkler’e karşı yaptıkları yeni yeni hamle ve
hücumla, şehri ele geçirmiş oluyorlardı. Buhara Hanı Verdan-ı Hudah ve oğlu
ölüydü.
Kuteybe halkın eli silah tutabilecek olanlarını insafsızca
kılıçtan geçirmiş on binden fazla Türk daha öldürülmüş ve şehir yağma
edilmiştir.
Ayrıca o, eli silah tutan sıhhatli gençlerden olmak üzere
50.000 kişiyi de esir olarak almış geride on binlerce Türk'ün kanı akmıştır.
BUHARADA GANİMET VETALAN HIRSYLA SAVAŞAN ARAPLAR ŞEHRİ
YAĞMAMIŞ, TECAVÜZ VE KATLİAMLAR DİĞERİNİ TAKİP ETMİŞ KUTEYBE BÜYÜK SERVET ELDE
ETMİŞTİ.
KUTEYBE AHLAKSIZLIĞINA BİR YENİSİNİ EKLEDİ VE ŞEHİRDE BULUNAN
EVLERİN YARISI ARAPLARA TAHSİS EDİLDİ.
BUHARA HALKI, BU ZORLAMALAR SONUCU ZAHİRDE MÜSLÜMAN İMİŞ
GİBİ GÖRÜYORLARSA DA GERÇEKTE ATALARININ DİNİNDEN BİR TÜRLÜ VAZGEÇMİYORLARDI.
KUTEYBE’NİN BU BASKICI UYGULAMALARI HALKIN DİRENİŞVE
TEPKİSİNE NEDEN OLUR. ÖYLE Kİ, MÜSLÜMANLAR ÇOK KEZ SİLAHSIZ CAMİYE BİLE GİDEMEZ
OLURLAR
Makalede Yararlanılan Kaynaklar
Claude CAHEN, İSLAMİYET, S.35. Mahmud Şakir, Hz. Adem’den
Bugüne İslam Tarihi, s.150. D. Avcıoğlu, Türklerin Tarihi, c.3, s.1144.
Prof. Dr. Philip K. Hitti – S. 333. Taberi c.4 s.257.,İbnü’l-Esir,c3,
s. 444. Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, S.33
Wellhausen, J. Arap devleti s. 206, A.N.Kurat, D.T.C.F.
Dergisi, VI, no: 5, s. 389, B Ögel, B. Türk Kültür.Ankara, 1971, s. 65-67
Taberi, c4, s. 44’ Belazuri,Fütuhu’l-Buldan, Taberi, 4, s.
296-297. İbnü’l-Esir IV, s. 121 Prof. Z.Kitapçı :Türkistan 1988, s.59.
L. Ligeti:Bilinmeyen İç - Asya I s.172 Abdülkadir inan: Eski
Türk Dini Tarihi, Ankara 1976, s. 172 -189-190 Prof.Muhammed Abid Cabiri,s.504
Sabri GÜNDÜZ, İSLAMLIK TÜRKLÜK, S.94.-95 vd Taberi, S. 90. İbnü’l-Esir, c 3, s. 499. Prof. Dr. Hakkı Dursun Yıldız, s34 S. 302.vd
İbnü’l-Esir, İslam Tarihi 3, s. 514 İbn Kuteybe c 2 s.168 V.
V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, s. 200 Julius Wellhausen,s.204
H.A.R.Gibb.Orta Asyada Arap Fütühatı S.26. İslam Ulusları ve
Devletleri Tarihi, C Brockelman, S. 67 İbnü’l-Esir, c4,S.470. Taberi,c4,S.238
Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi c.5 s.410. İbn Kesîr,
El Bidaye Ve'n-Nihaye 9, s.105 İbnü’l-Esir, İslam Tarihi 4, S. 470.
Z.V. Togan, N. Hüen Çang’a Göre peygamber Çağ.Orta Asya,
İ.T.E. Dergisi, İstanbul, 1964, IV.S. 21 M.S. Günaltay, Mufassal Türk Tarihi
s.256
Abdülkadir İnan: s. 191. Ya’kubi, II, 286. Rene GROUSSET,
Bozkır İmparatorluğu s.124 Kuteybe, İslam Ansiklopedisi Cilt 6 s. 1052
Brockelmann: islam Milletleri ve Devletleri Tarihi, s.49, 53
H. A. R. Gibb:Arap Fütuhatı, s.14 Hüseyin Namık Orkun Türk Tarihi Cilt .III.s.6
İ. Arslanoğlu Kayabalı, TKAE Eylül 1973 XIV Türklerin İslam
Dinini Kabul Etme Sebepleri ve Anadolu’nun Fethi, Cilt: XI Sayı:131 Sayfa: 1210
Abdülkadir İnan İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 4 1952,,
Müslüman Türklerde Şamanizm Kalıntıları, S. 19
Hikmet Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi, s. 31 V.V. Barthold
Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler Sayfa:51
Türk kültürünü Gelişme Çağları Prof Dr. Bahaeddin Ögel S.
150 İ.A. Kuteybe Maddesi, K. V. Zettersteen , Cilt 6, s. 1053
Prof. Dr. Afet İnan, Birinci Türk Tarih Kongresi,
Konferanslar Müzakere Zabıtları s. 424 Hazar Çevresinde Binyıl L. N. Güsmilöv
s. 227
M.Çağatay Uluçay, İlk Müslüman Türk Devletleri, S. 107 Dr.
Neslihan Durak. Hindistan’a Kuzeyden Yapılan Seferler Sayfa:8.
Rene GROUSSET, Bozkır İmparatorluğu Atilla/Cengiz Han/
Timur, S. 123 (Prof. Dr. Robert Mantran, İslamın Yayılış Tarihi, s. 110
VII. Türk Tarih Kongresi, Ankara, 25-29 Eylül 1970, I. Cilt,
Liu En-Lin (Taiwan), Talas Seferi Hakkında Yapılan Bir İnceleme, S. 414
Richard N. Frye, Aydın Sayılı, Selçuklardan Evvel
Ortaşark’ta Türkler, Belleten, Ekim 1975, cilt: 10, sayı: 3
Ord Prof Dr Sadri Maksudi Arsal Türk Tarihi ve Hukuk 1
S.2577, s. 108
Dr. Ramazan Şeşen İslâm Coğrafyacılarına Göre Türkler ve
Türk Ülkeleri Sayfa: 6
Or. Profesör M. Şemseddin Günaltay Selçuklular’ın Horasan’a
İndikleri Zaman İslam Belleten Janiver-1943 Cilt:VII Sayı:25 Sayfa60
Arap Vahşeti İle İlgili Diğer Derlemeler
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -1
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -2
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -3
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -4
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -5
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -6
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -7
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -2
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -3
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -4
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -5
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -6
Arap Vahşeti Adım Adım Yaklaşırken İslamiyetin İlk Yıllarında Arap-Türk Münasebetleri Bölüm -7
COMMENTS