Türk Tipi İnsan Twitter'dan Takip İçin Diğer soru Türklerin tipi hakkında Türkler çekik gözlü değildir Sarışın mavi gözlüdür Be...
Türk Tipi İnsan
Diğer soru Türklerin tipi hakkında Türkler çekik gözlü
değildir Sarışın mavi gözlüdür Beyazdır Alpen Brıkisefal'dir. Uzun Saçlıdır.
Saçların siyaha dönüşmesi evrim nedeniyledir. Yörüklerde, Muhacir
dediğimiz (Konya ve Tokat civarından Balkanlara giden Yörüklerde saçlar sarıdır.
Türkler
“rüzgar gibi atlar üstünde, uzun saçları, mızrak ve yayları At üzerinde dönerek ok atmaları ile”
düşmanlar üzerinde müthiş tesirliydi.
Tarih Boyunca Türk Ordusuna Ait Tasvirler, (Türk Kültürü,
sayı 22, s. 81) Türk kumandanlarının uzun saçlı olduğu görülüyor.
Doğu Türkistan, Turfan, Hoço, Bezeklik minyatür ve
heykellerindeki kadın saçları ise, örgüden ziyade omuzlar üzerine bırakılmıştır.
Göz şekline gelince; Türk tipinin gözü ne çok çekik, ne de
pek iri olan, orta bir biçimdedir. Nisbeten küçük ve dar olan göz yarığı vardır.
Realist Türk fresk ve resimleri, heykeller (mesela Kültiğin
heykeli) bu tasvirin doğruluğunu ortaya koymaktadırlar.
Bu göz şekli, Dede Korkut hikayelerinde (M. Ergin, Dede
Korkut Kitabı, s. 17) “kıyma göz” olarak geçer.
"Burunla dudak arasındaki çizik derindir. Çene ufak ve
kuvvetli, kulak küçük ve yapışıktır." Minyatürlerde sakal unsuruna pek
rastlanmıyor.
Dede Korkut’un kahramanlarından Kara Göne ise “bıyığını
ensesinde yedi yerde” düğümlemektedir. Eski heykellerde sakal ve bıyığa
rastlanmıyor.
Destanlar ne kadar muhayyile mahsulü olurlarsa olsunlar,
onlarda dile gelen, eski Türk tipidir.Dede Korkut bu tipler resmi geçidi
gibidir.
Oğuz Kağan destanında, Oğuz’un vücud yapısı hakkında:
“Ayakları öküz ayağı, beli kurt beli, omuzları samur omuzu, göğsü ayı göğsü gibi idi”
Hayvan benzetmelerinin yer aldığı bu tasvirde bize eski Oğuz
tipinin vücud yapısı hakkında sağlam bir fikir verilmiştir. Bu tariften eski
Türk tipinin geniş göğüslü (D. Korkut’ta “gin göğüs” tabiri), çevik bacaklı,
ince belli olduğunu anlıyoruz.
Yine Dede Korkut’ta Oğuz kadınlarından bahsedilirken “kaza
benzer kadın, kız” tabiri geçiyor. Bu gün yadırgadığımız bu benzetmenin beyaz
tenli, uzun boyunlu, iki tarafa salınarak yürüyen bir kadını pek güzel bir
şekilde canlandırdığı görülmektedir.
Bamsı Beyrek hikayesinde (s. 40), kızkardeşi Beyrek’i
“apul apul yörüyüşünden, aslan gibi turuşından, kanrıluban bakışından”
tanır.
Bu bakışla ilgili Gözler kısılınca aldığı şekil Oğuz
Türkleri genel olarak geniş gözlü geniş alınlı elmacık kemikleri çıkıktır.
Bu fevkalade tasvir sayesinde eski Türk “alp” ının
davranışlarını çok müşahhas bir şekilde tahayyül etmemek mümkün değildir.
Netice olarak, antropolji, tarih ve sanat eserlerinin ışığı
altında, eski Türk tipinin; uzuna kaçan orta boylu, beyaz tenli, hafif çekik
boylara göre mavi, ela veya kahverengi gözlü, mutedil burunlu, uzun saçlı ve
sağlam vücutlu olduğunu söylemek mümkündür.
Fakat bir türlü harekete geçemez. Çünkü eline kargısını, ok
ve yayını vermeyi unutmuştuk.
Birdenbire ikinci bir atlı gelip yanında durur; bu eski Türk
kadınının sembolüdür.
Korkut’ta Selcen Hatun ve banı Çiçek tipleri ile temsil
edilen bu genç kadın, erkeğe silahlarını uzatır.
“Güz elmasına benzeyen al yanakları, savaşa gidişin heyecanı ile bir kat daha kızarmıştır.”
Atıyla birlikte sabırsızlanan yiğitin gözlerinde kıvılcımlar
yanıp sönmektedir. Bir işaretle ok gibi ileri fırlarlar.
Kaşgarlı Mahmud'un misal olarak Divan”ına dercettiği eski
şiir parçaları içinde İslamiyet’ten ve belki de Milattan evvelki Türk tipinin hususiyetine
ait şöyle bir beyit vardır (C, I, s. 346)
"Ardı seni kız bodhu anın tal,"
"Yaylır anın artucu burnu takı kıval”
Yani:
“O fidan boylu kız seni harap etti: onun ardıç gibi boyu narinliğinden eğilir, burnunun biçimi de düz ve çekmedir”
Gene Çin vesikalarına göre Türk Tipi ;
Göz rengi – Yeşil,Mavi
Yüz rengi – Beyaz;
Saç rengi – Sarı,kumral
Kaş rengi – Kumral,
Boy – Uzun
M.Ö ve ilk yıllarında Asya’da (Vusun) (Ting-Ling) ve
(kian-kuen)isimleri verilen tamimiyle sarışın ve kumral bir takım boy ve
budunlar vardı.
Çin kaynaklarına göre bunların menşeleri Çin’in kuzeyindeydi
bu Beyaz tenli Sarışın ve kumral budunların konuştukları dil de Türkçe idi:
Türklerin Beyaz olarak nitelendirdiğimiz (Beyaz ve Buğday
tenli tipi) Moğol ve Çinlilerin Sarı ırk özellikleri ile ayrılıklarını gösterir.
1937-39'da yabancı uzmanların eşliğinde onbinlerce denek
üzerinde antropolojik araştırma yapıldı %95 Alpen Brakisefal Türk çıktı.
Türkiyede 1937-39 yıllarında binlerce denek üzerinde yapılan
incelemede çıkan sonuç Halkın %95'inin Alpen Brakisefal Beyaz olduğu %5
kısmında aykırı özellik yerine çok az farklılık arz ettiği otaya çıkmıştır. Bu
tespitlerin yapılması Avrupayı susturmak içindir.
1937-1939 yılları arasında yapılan araştırma sonuçları
Belleten'de yayınlanmıştır. Batılı uzmanların yaptığı bu araştırma ile ilgili
kaynak
Dr. Afet Uzmay İnan -Türkiye Halkının Antropolojik Karakterleri Büyük
Anket ve Umumi Neticeleri- Belleten 1940 Cilt:IV Sayı: 13 Sayfa:51
Prof. Dr. İsmail Hami Danişmend, Antropoloji ve Lengoistik
Vesikalarına Göre, Türkler C1, 1935, S. 282
Ayla Doğan, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Mart 1965,
Eski Türk Tipi Hakkında, Cilt: III Sayı: 29 Sayfa: 301
Büyük bir milletten bahsediyoruz bu kadar büyük bir
coğrafyada hakimiyet tesis etmiş olmamıza rağmen tipimizi muhafaza etmişiz
.
İklim ve bir çok tesir esmerleşmeye yol açmaktadır Türkler
buna rağmen aşırı koyulaşmamıştır.
Mesela Ruslar çok az miktarda değişik unsurların bulunduğu
Türklerin üzerine bina edilmiş bir millettir Tipleri soğuk mevsim nedeniyledir.
1870'lerden itibaren Türklerin Mongoloid veya çinli karışımı
sarı ırka mensup olduğu bu coğrafyadan çıkarılmaları gerektiği iddiası vardı.
İddialar
Değerli Arkadaşlarım bu arada Avrupalıların Türk tarihini
yok saymak için uydurduğu İndo germen Hint Avrupalı konusunu cevaplıyoruz.
Avrupalıların Türk tarihinin milattan önceki yıllarınıyok
saymak için kullandıkları araç, Hint Avrupa İndo Germen Aryani Ari
nazariyesidir.
Avrupalı tarihçiler M.Ö. 2000'lerle, 1700'lerde Türkistan ve
Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavmin varlığının iddiasındadır.
Batılı tarihçiler 19YY sonları ve 20yüzyıl başlarında ortaya
attıkları iddiaya göre bu kavimlar 1000 yılın sonlarına doğru geriye dönmüşler.
Erken dönem tarihimizde Türk'e ait ne varsa bunların Hint
Avrupalı kavimlere ait olduğunu ispat için yıllardır uğraş vermektedirler.
Ari'lerin mevcudiyetinden bahsedilmediği devirlerde
Türkistan ve Asya'nın muhtelif yerleri Türk kültür ve medeniyetinin izleriyle
doludur.
Türkistan'dan tarihin muhtelif dönemlerinde Hindistan, Ön
Asya ve Anadolu'ya doğru bir göç olduğu tarihin bilinen gerçekleridir.
Avrupa'dan Yüksek kültür ve medeniyete sahip Ari (!) bir ırk
gelmiş de Asya'yı medenileştirmiş gibi faraziyelerin bilimsel bir tarafı yoktur.
Bu medeniyet hangi medeniyettir ? Hangi eserlere ve izlere
sahiptir. Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir ?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk
izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Tarihte hiçbir medeni vasfı bulunmayan bir millet nasıl bir
anda ortaya çıkıyor da Asya'ya medeniyet getiriyor?
İndoAvrupa diye özel bir dil olduğunu ilmi bir izaha
bağlamakta mümkün görülmemektedir.
Bir takım batılı dillerin temeli olduğu iddia edilen
kelimelerin ise Türkçe ile ilgili olduğu bilinen hususların başında
gelmektedir.
Batılı kaynaklarla kitap yazılan ülkemizde bizim
tarihçilerimiz Türk tarihi ve Medeniyetini Hint Avrupalı diyerek reddi miras
etmektedir.
Değerli Arkadaşlarım Avrupalı tarihçiler M.Ö.2000'lerle 1700'lerdeTürkistan
ve Asya'nın Muhtelif yörelerine göç eden bir kavimden bahsediyor.
Bu kavim Türklerin bulunduğu coğrafyaya yayılıyor ve bize
ait çoğu kavmin ön atası oluveriyor. Ben bunu çok inceledim.
İndo Germen Hint Avrupalı iddiası bir sömürge iddiasıdır. bu
iddia Türk tarihinin ilk defa 16 cilt halinde yazıldığı 1750 yılında yoktur.
Josep Digunes isimli Sinegog Çinde bir ömür geçiriyor ve Çin
Tarihini inceliyor sonunda bakıyor ki Çin tarihi diye bir şey yok TÜRK TARİHİ
var.
Fransaya dönüyor ve Çin kaynaklarından oldukça ciddi resmi
Saray günlüklerine ve resmi gezgin kayıtlarına dayalı Türk tarihi yazıyor.
Bu tarih tüm dünya da bir olay oluyor ve Türklerin gerçekten
böyle bir tarihleri olmuşmu olmamış mı düşüncesiyle Asya'ya akın başlıyor.
Çin Hükümetleri tarafından her yıl gönderilen gezginlerin
işaret ettikleri yerler kazılıyor ve muazzam bir Türk tarihi ortaya çıkıyor.
1904 yılında Türkistan'ın Aşkabat mıntıkasında Yapılan
kazılarda M.Ö.9000 yılına ait önemli şehir buluntuları ortaya çıkıyor.
Anau harabeleri denilen bu yerde üst katmanlarda
M.Ö.6000,M.Ö.400 ve M.Ö.3000 yılına ait şehirler bulunmaktadır.
Türklerin bu muhteşem tarihi1850'lerde Şark meselesi
kapsamında ele alınıyor ve Hint Avrupa nazariyesi üretiliyor ancak kimse itibar
etmiyor.
Hint Avrupa nazariyesine itibar edilmiyor çünkü 19. YY 'da
bilim Kültür San7at gibi konular daha politize edilmemiş bulunmaktadır.
Hint Avrupa nazariyesine Osmanlıyı bir hamlede yok etmek
için karar verildiği yıllarda 1910'larda bir anda itibar edilmeye başlanıyor.
Atatürk'ün
ebediyete intikalinden sonra Türkiye'de yazılan tarihler hint Avrupa nazariyesi
göz önüne alınarak yazılıyor.
Halbuki 1. ve 2. Türk tarih Kongelerinde Yabancı tarihçiler
Türk tarihinin derinliklerine iniyor ve Hint Avrupa dikkate alınmıyor.
Atatürk döneminde onun saykanlığında Türk tarih tezi
hazırlanıyor ve 80 civarında kıymetli bilim adamı Türk tarihini göz önüne
seriyor.
Çok bilmiş ve sömürge ideolojisinin savunuculuğunu yapan
sentezci tarihçiler Hint Avrupa iddiasıyla Türk tarihine zarar veriyorlar.
Asyaya gelen medeniyet hangi medeniyettir? Hangi izlere
sahiptir. Avrupa'da nasıl gelişmiş ve hangi izleri bırakarak Asya'ya gelmiştir?
Avrupa tarihinin karanlık çağları Türk tarihinin ve Türk
izleri taşıyan Ön Asya tarihinin altın çağlarıdır.
Avrupa buzul çağından yeni çıktığında insanlar mağaralardan çıkıp
mağara benzeri evler yapmaya başladığında Türkler Modern şehirlerde yaşıyordu.
Mağara insanları Asya'ya bir yolunu bulup gelse bile köle
olmanın dışında hangi işe yarayacaklar.
Bir toplumun kavimler göçü yapabilmesi için göç ettiği
yerlere nazaran çok daha yüksek bir medeniyet kormuş olması gerekir.
Türkler Modern hukuk yüksek kültür ve medeniyete sahip dev
ordular ile fetihler yaparken Mağara adamları ellerinde sopalarla mı fetih
yapacak.
Türkler her türlü kültür ve zanaat ürünlerini kervansaraylar
ve İpek yollarıyla sevk ederken İlkel Avrupa kavimleri hangi medeniyeti
getirmiş?
Sümer ve Elam Medeniyetini kuranların, Gutilerin Kassitlerin
ve Hindistan’daki muhtelif medeniyetleri kuranların Türkler olduğu zaten
bellidir.
Anau, Andnonov, Afresanov, Karasuk ve birçok öne mli
medeniyetin kurucularının Türkler olduğu zaten bellidir Bu Hint Avrupalılar
nerededir?
Kaynaklar
Prof. Ş. Günaltay, Türk Tarih tezi hakkındaki intikatların
mahiyeti ve tezin kat'i zaferi, Belleten, Temmuz 1938, cilt: 2, sayı: 7/8,
Kamuran Gürün, Türk ve Türk Devletleri Tarihi, S. 87 Doğan
Aksan, En Eski Türkçe'nin İzlerinde, s. 16.;
Prof Dr Vicihe Hatipoğlu bkz. 1937 yılı Tarih Kongresi
Zabıtları, TTK yayını, s. 105.-106;
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Türkoloji Dergisi, Türk
Tarihinin Başlangıcı, Cilt: VIII, Sayfa: 29- 33;
Ahmet Cevat, En Eski Türk Yazısı, Belgelerle Türk Tarihi
Dergisi Dün/Bugün/Yarın, Kasım-Aralık 1985, Sayı: 9-10, Sayfa: 6
Hüseyin Namık Orkun "Türk Tarihi" Cilt I s. 19;
Prof. Dr. Abdulhaluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, S. 50.;
Prof. Dr. Flövset Zakir Oğlu Abdullayev, Türk Kültürünü
Araştırma Enstitüsü, Temmuz 1993, TürkDilinin Yaşı, Cilt: XXXI, Sayı: 363, s.
423.
Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan Türkili Türkistan
Tarihi, s.92; Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan, Umumi Türk Tarihi'ne Giriş,
s32-33
Ord. Prof. M. Şemseddin Günaltay, Kadim Çin ve Hind,
İstanbul 1937, s. 179-182; Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihi,
İsmet Parmaksızoğlu Yaşar Çağlayan Genel Tarih I Eski Çağlar
Ve Türk Tarihinin İlk Dönemleri Sayfa: 303,
Cevat Hey'et, Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış, S. 2;
Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidi Togan Türk Tarihinde Medhal, S. 10-11-24;
Prof. Abdülkadir İnan, Hayat Tarih Mecmuası, Mart 1967, Orta
Asya'da Türk Kültürü, Sayı: 2, Sayfa: 16
Prof.Dr. Wilhelm Koppers Giriş Tarihi Etnoloji,
İndo-Germanistik İlmi ve Türkoloji Belleten I inci Teşrin 1941 Cilt: V Sayı 20
Sayfa:441
Ahmet Cevat Emre, III Türk Tarih Kongresi, 1943, Dil
Davamızın Morfolojik ispatı Üzerine:, Sayfa: 178;
Prof.Dr. Hamid Zübeyr Koşay, Belleten cilt 36 sayfa 71; Prof.Dr.
Hamid Zübeyr Koşay, Elam-Türk dil akrabalığı;
H.Z. Koşay bilahare Yurt içi ve dışında sunduğu tebliğlerle
Elam Medeniyetinin Türklere ait olduğunu delilleri ile otaya koymuştur.
Ord Prof. Şemseddin Günaltay, Yakın Şark, Elâm ve
Mezopotamya, s. 150-168
Prof. Dr. Arif Müfid Mansel, Eski Doğu ve Ege Tarihinin Ana
Hatları, s. 132.
Prof. Dr. Vecihe Hatiboğlu, Türkoloji Dergisi, Türk
Tarihinin Başlangıcı, Cilt: VIII, Sayfa: 29-31
Sargon Erdem X.Türk TK. M. Ö. II. Binyıla ait Çiviyazılı
Belgelerin ışığında Gutium/Ye'cuc-Me'cuc/Moğollar Turukkum/ Türkler; Sayfa: 898
Dr. Emel Esin Türk Kültür El Kitabı Cilt: II Kısım: Ia 1972
Türk San'atı "Doğu Türkistan ve Kansu'da" Sanat Merkezleri Sayfa: 371
Madeleıne Hallade Türk K. El Kit.Cilt:II Kısım:Ia 1972,Batı
Türklerinden Önce Amu - Derya ile Sind Nehirleri Arasında San'at Gelişmesi
s:135
Ord. Prof. Hikmet Bayur III. Türk Tarih Kongresi 1948
Kongreye Sunulan Tebliğler Orta Çağ'da Türkler ve Hindistan
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, İslamiyet'ten Önce Türk Kültür
Tarihi, Orta Asya Kaynak ve Buluntularına Göre, S. 16-120
Ord. Prof. M. Şemseddin Günaltay, Kadim Çin ve Hind,
İstanbul 1937, Hun Sanatı Prof.Dr Nejat Diyarbekirli s 4
Prof.Dr. M. Taner Tarhan, VIII. Türk Tarih Kongresi 1976,
Eskiçağ'da "Kimmerler Problemi"
Erdem Yücel, İslam Öncesi Türk Sanatı, s. 17;İ.Ü.E.F. Tarih
Dergisi, Sayı: 24, Mart 197
Prof.Dr. Taner Tarhan, Bozkır Medeniyetlerinin Kısa
Kronolojisi, Cevat Hey'et, Türklerin Tarih ve Kültürüne Bir Bakış,
Prof. Dr. Orhan Türkdoğan, Türk Tarihinin Sosyolojisi, ;
Abdülkadir İnan T.K.A.E. Tuva Türkleri Ağustos 1976 Sayı 166 Cilt XIV
Prof. G. Jacopı, II. Türk Tarih Kongresi 1937, Etrüsk
Meselesi ve Bunun Şarktaki Vaziyeti S. 1053;
Dr. Phil. Hâmit Zübeyir Koşay Etnoğrafya Folklor Dil Tarih.
vd. Konularda Makaleler ve İncelemeler
Prof. Abdülkadir İnan, II. Türk Tarih Kongresi 1937, Altayda Pazırık
Hafriyatında Çıkarılan Atların Defin Merasimi Bakımından İzahı
COMMENTS