Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı Bölüm 11 Damat Ferit Atatürk Görüşmesi Mustafa Kemâl, 13 Mayıs günü Damat Ferit P...
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
Bölüm
11
Damat
Ferit Atatürk Görüşmesi
Mustafa Kemâl,
13 Mayıs günü Damat Ferit Paşa'nın konağına davet edildi. Fevzi Paşa'nın
yerine, Genelkurmay Başkanı olan Cevad Paşa da yemekteydi. Bu yemek Mustafa
Kemal'e verilen görevin ehemmiyetini belirtmekle beraber, Damat Ferit,
İngilizlerin bu müfettişlik işinden pek memnun olmadıkları için gayrimemnun
görünüyordu. Ferit Paşa, İngilizlere herhangi bir terslik olmayacağı hususunda
gerekli teminâtı vermişti.
Ancak yine de huzursuzdu ve
Mustafa Kemâl'e, "Teftiş mıntıkanız
neresidir, haritada bana gösterebilir misiniz?" diye sordu. Mustafa
Kemâl, eliyle Samsun yöresinde küçük bir bölgeyi gösterdi ve; "Şöyle küçük bir yer olsa gerek
efendim" dedi. Bu arada Genelkurmay Başkanı Cevad Paşa'ya da belli
etmeden göz kırptı. Cevad Paşa, Mustafa Kemâl'i tastik etti ve;
"Mustafa Kemâl Paşa'nın bugün için yapacakları sadece vaziyeti tesbittir. Bundan sonraki teşebbüsat, ancak emri devletleriyle tebellür edecektir" dedi. [1]( Tek Adam Şevket Süreyya Aydemirs.407, Atatürk Lord Kinross s.194,F.Rıfkı Atay 2.S.115 Selahattin Tansel s.230 Bu konuda Uluğ'un yorumu biraz farklı. M.Kemal'i katına çağıran Başbakan D.Ferit Paşa, bir harita açtırarak M: Kemal'den müfettişlik bölgesi yetki alanları ve düşündüğü çözüm yolları hakkında açıklama ister. M. Kemal sıkışır. Cevat Paşa araya girer. M. Kemal'e göz ederek, geçiştirilmesini ister. "Bölge görülmeden bir şey söylenemez" der. Bunun üzerine Başbakan açıklama istemekten vaz geçer. M. Kemal de Cevat Paşa'nın kayırmasıyla açık vermekten ve zor durumdan kurtulur. Uluğ,s.30, 40)
Sadrazam hazretleri ferahlamışa
benziyordu. Damat Ferit, Mustafa Kemâl'e,
"Zatı Şahaneyi ziyaret ettiniz mi?"
diye sordu. Mustafa Kemâl,
"Hayır efendim iradei seniyye tebliğ buyurulmadı"
dedi. Damat Ferit, ciddi bir tavırla,
"O halde ben tebliğ ediyorum. Yarın kendilerini ziyaret ediniz. Paşa bir an önce gitmelisiniz"
dedi.
Yemekten sonra Cevad Paşa, Mustafa Kemâl'e,
"Birşey mi yapacaksın Kemâl?"
diye sordu. Mustafa Kemâl,
kararlı bir ifadeyle,
"Evet Paşam, birşeyler yapacağım" dedi. Cevad Paşa, tastik edercesine başını salladı; "Allah Muvaffak etsin"
dedi. [2]( Tek adam
S.407, L.Kinross s.194 , Uluğ, s. 41, 51; Bıyıkoğlu, I/102. (108) Y.Nadi, s.82.)
FEVZİ PAŞANIN ADINA SÖYLENEN YALANLAR!!!
Atatürk
düşmanlarının Vahdettin'in Mustafa Kemal'i Anadolu'ya Milli Mücadeleyi
başlatmak üzere gönderdiği ve Fevzi Çakmak'ın eşine "Padişah benden
Anadolu'ya Milli mücadele için gönderilecek bir paşa istedi. Mustafa Kemal
konusunda ısrar etti " veya benzeri şekillerde uydurulan iddialarda
hakikat trenine takılan yalan vagonlarına uygun bir örnektir.
Samsundaki
Pontusçu faaliyetler ile buna karşı meydana gelen direnişi ve Anadolu'da
meydana gelen Milli direnişi söndürmek için Samsun'a gönderilmek başkadır, Milli
Mücadele'yi başlatmak için gönderilmek başkadır.Hatta o kadar başkadır ki
Mustafa Kemal'i gönderenler niyetini öğrenince idamına karar vermişlerdir. Bu
hadiseden Fevzi Paşa'nın haberinin
olması da doğal bir durumdur. Vahdetinin isteği Milli bir mücadele ile ilgili
değil Samsundaki meydana gelen hadiselerle ilgilidir.
Ne padişahın ne
çevresinin aklının kıyısında köşesinde milli bir kurtuluş hareketi fikri
bulunmamaktadır.
Milli bir
cereyan oluşması hiçbir hükümet veya devlet görevlisinin hesabında olmadığı
gibi çıkan kargaşalarında İngilizler kızdırılmadan önlenmesi düşünülmektedir.
Bu sebeple
hükümet kuvvetlerinden ve bunların başına atanacak müfettiş yetkisi verilen
komutanlardan istifade edilmesinin düşünülmektedir.
Bir takım
yakınmalar vardır ancak çaresizlik hakimdir ve Anadolu da başlatılacak bir
mücadele akla değil hayale bile gelmemektedir. Bir takım adımlar ise adım adım
Mustafa Kemal’in iknasıyla oluşmaktadır.
Nitekim Erkanı
Harbiye reisliğinden o sıralarda çekilen Fevzi Paşa (Çakmak) da, memleketin
uğradığı felaketlerden dolayı üzgündür. Bu muhterem zat
"İstanbul'daki rahatımızı feda etmemek için koskoca memleketi veriyoruz, bu ne akıldır"
diye
yakınırken Son işlemlerini tamamlayan ve veda ziyaretleri yapan Mustafa Kemal
ile karşı karşıya gelir. Mustafa Kemal niyetini açıklar birlikte hareket etmeye
karar verirler. Tarih 16 Mayıs 1919'dur ve Mustafa Kemal'in Samsun’a hareketine
birkaç saat kalmıştır. Fevzi Çakmak Mustafa Kemal'in gerçek niyetini o sırada
öğrenir. Yani daha önce padişah kendisine
"Milli Mücadele için Mustafa Kemal'i razı et"
dememiştir. Milli bir mücadele
yapılması şeklinde bir faaliyetten de bu saatten sonra haberi olmuştur.
Mareşal Fevzi Çakmak hatıralarını
anlatırken :
"Mustafa Kemal Paşa'nın, Ahmet Rıza Beyle beraber Hükümeti ele almak ve Ferit Paşayı sadaretten uzaklaştırmak istediğinden, Ferit Paşa tarafından İstanbul'dan uzaklaştırılmak istediğini Harbiye nazırı Şakir Paşa, Erkanı Harbiye umumiye reisi olduğum cihetle bana bildirmişti. Sureti zahirede Pontusçuların faaliyetine mani olmak üzere Müslümanlarla Rumlar arasında bir kıtal zuhurunu bertaraf etmek vazifesiyle gidiyordu. Harbiye nezaretinde Cevat Paşa ve Mustafa Kemal Paşa ile görüştüğümüz sırada, Mustafa Kemal'in Anadolu'da bir mukavemet tesis etmesi ve bizim de her vecihle yardımda bulunmaklığımız, [3]( Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da 1919-1921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 35) lüzumuna karar vermiştik." [4] (20 Mayıs 1948 tarihinde Fevzi Paşa'nın Akın gazetesinde yayınlanan hatıraları) Diyor.
Mustafa Kemal
aynı hadiseyle ilgili şunları söylüyor:
"9 uncu Ordu Müfettişliğinin hareketini geciktirmek için artık bir sebep kalmamıştı. Bütün muameleler bitmiş, hazırlıklar tamamlanmıştı. Müfettişlik karargâhını Samsun'a nakledecek vapur 16 Mayıs günü Galata rıhtımında sabahtan akşama kadar hareket emri bekleyecekti. Mustafa Kemal veda etmek üzere Erkanı Harbiyei Umumiye Reisliğine gitti."
" Reislik bürosundayım, Fevzi Paşa'nın
yerine Cevat Paşa tayin olunmuştur. Tam o gün Fevzi Paşa'dan vazifesini teslim
alacakmış. Bu suretle her ikisi ile buluşmuş oluyorum. Cevat Paşa makamındadır,
biz Fevzi Paşa ile karşındayız. Bir vak'a daha anlatayım; Fevzi Paşa'yı niçin
çekip uzaklaştırmak istediklerini söylemiştim. Vazifesinden ayırmağa karar
vermek için daha sonra ciddi bir sebep olmuş. Sebep şu: İzmir'e çıkmağa
hazırlanan Yunanlılar adalara asker yığmağa
başlamışlar. Erkanı Harbiyeye raporlar geldikçe, Fevzi Paşa, böyle bir
tecavüze ateşle karşı koymak lazım geldiğini Harbiye Nazırı iması ile tebliğ
ediyormuş. Nihayet bir gün Harbiye Nazırı Şakir Paşa, İzmir kumandanı
tarafından telgrafhaneye çağrılmış. O zamana kadar bu gibi davetler Fevzi Paşa
ile birlikte giderken, o gün Erkanı Harbiyei Umumiye Reisine haber vermemiş.
Muhabere başlamış. Belki iyi hatırlayamam. Fakat Erkanı Harbiye dosyalarında
vesikalar olması lazım. Kumandan demiş ki:
"Amiral
Galtrop mütareke şartlarına göre İzmir'e çıkıp Kadifekale'yi işgal edeceğim,
diyor ne buyurursunuz." Şakir Paşa, imzası ile mütareke şartlarına uyulmak
icabettiğini yazmış. Kumandan şifreli bir telgrafla şunu ilave etmiş: "
Ondan sonra Yunanlılar İzmir'e çıkacakmış, buna ne dersiniz?" Harbiye
Nazırı :"Böyle şey olur mu hayal ediyorsun, vehmediyorsun!" cevabını
vermiş. Muhaberenin sonuna doğru Fevzi Paşa'yı telgrafhaneye çağırmışlar.
Kendisine bahsettiğim telgraflaşmaların dosyasını vermişler. Harbiye Nazırının
talimatı ile, Fevzi Paşa'nın ilk verdiği emirler tezat halinde idi. Fevzi Paşa'nın yerinde kalmasına ihtimal
yoktu. Fakat Reisliğe gelen Cevat Paşa da nihayet Fevzi Paşa'nın yolunda
yürüyecek bir şahsiyet idi.
"Masa üstünde bir harita vardı, Fevzi
Paşa'nın gözlerinde, yüzünden ve tavrından çok dolgun olduğun anlıyordum. Cevat
Paşa'nın ne düşündüğünü de bir gece evvelki sadaret konağındaki buluşmamızdan
biliyordum. Fevzi Paşaya dedim ki:
" Paşam vaziyeti nasıl mütalaa
ediyorsunuz?"
"Gök
gürler gibi bağırarak : "Anlamıyorum ki efendim.. dedi (ve sağ elinin
şahadet parmağı ile haritada İstanbul noktasını göstererek) buradaki rahatımızı
feda etmemek için koskoca memleketi veriyoruz, bu ne akıldır?"
"İçimden sevindim ve daha ferahladım.
Cevat Paşa da: "Öyle oluyor!" der gibi bakıyordu. Hatırımda iyi
kaldıysa arkadaşlara şunları söyledim:
"Hakikat
sizin dedikleriniz ve düşündüklerinizdir. Ben bunu ispat etmek için Anadolu'ya
gidiyorum. Aramızda uzun görüşmelere lüzum olmadığını da görüyorum. Yalnız
sizlerden bir şey bekliyorum.
Bana
yardım edeceksiniz.." "Tabii… evet.," Cevat Paşa'ya döndüm:
"Bilhassa siz Paşam… Asıl selahiyet makamında şimdi siz bulunuyorsunuz.
Beraber yürüyebilecekmiyiz?" "Elbette.."
"O halde ilk iş olarak Ulukışla
taraflarında bulunurken şimendiferle nakillerine müsaade olunmayan Yirminci
Kolordunun yürüyerek Ankara'ya hareket etmelerini emir buyurunuz!"
"Önündeki bloknota işaret etti.
"Emir vereceğim…"dedi.
"Sonra
sizinle şahsen muhabere edebilmek üzere hususi bir şifre isterim."
"Şimdi!" dedi, zile bastı, lazım
gelenlere söyleyerek bana bunu da temin etti.
"Burada ilave edeyim Aldatıcı vaatlerle
Anadolu'dan İstanbul'a çağrıldığım vakit, hakiki sebebi bu şifre ile Cevat
Paşadan sormuş ve işgal kuvvetleri kumandanlığı tarafından bunda ısrar
edilmekte olduğunu öğrenmiştim.
Arkadaşlara
veda ederek ayrıldım.
Başka
ziyaetlerde de bulunmak lazımdı. Harbiye Nazırını, Sadrazamı, Dahiliye Nazırını
aradım. Hiçbir makamında yoktu.
İçtima
halinde imişler. En kestirmesi Babıali'ye gidip kendilerine haber vermekti.
Beni
Sadaret bekleme salonuna aldılar. Benim geldiğimi duyan bazı Nazırların da
heyecanlı heyecanlı salona geldiklerini görerek, biraz şaşırdım. Mehmet ali Bey
beni meraktan kurtardı:
"Allah Allah ne küstahlık… işittiniz mi
efendim, Yunan'lılar İzmir'e çıkıyor…"
"bu
sözleri bahriye Nazırı teyidetti.
"Ya…
dedim, bu da mı oldu?"
"Evet…"
"Ben
memleketin başına neler geleceğini tahmin etmemiş değildim, fakat kimseye
anlatamamıştı. Nazırların telaşı karşısında ağlamak mı, gülmek mi lazımdı?
Kendimi tutuyordum.
Fakat
bu emrivaki karşısında ben "Allah Allah." Demekten başka bir şey
düşünemeyen bu Nazırlara ibretle bakıyordum. İtidalden ayrılmamağa pek dikkat
ederek:
"Ne yapmağı tasavvur ediyorsunuz?"
diye sordum
"Protesto
edeceğiz!" cevabın verdiler.
"Bu
lazımdır, doğrudur, ancak böyle bir protesto ile Yunanlıların İzmir'den geri
çekileceklerine veya İngilizlerin onları geri çekeceklerine ihtimal veriyor
musunuz?" yüzüme baktılar:
" Fakat başka ne yapabiliriz?"
"Belki
de daha kati tedbirler düşünülebilir."
"Mesela
ne gibi?"
"O
zaman bir ses, eğer yanlış hatırımdan kalmamışsa, Mehmet Ali Beyin sesi cevap
verdi:
"Öyle hareketlere kalkarsak bize ne yaparlar bilir misiniz?"
"tabii
"kalkar benim yanıma gelirsiniz!"
diyemezdim. Avni Paşa'nın elini
tuttum:
"Bizi
Anadolu'ya götürecek vapur hazırdır, değil mi?"
"Çoktan
tertibetmiştim. Bandırma vapuru emrinizdedir."
"Doğrudan
doğruya vapur kaptanına emir verebilir miyim?"
"Hay
hay.." dedi.
"Yaverime
seslendim. "Paşa Hazretlerinin bir emirleri var, not ediniz. Yaverim
kurşun kalemi ile Bandırma kaptanına bir emir
yazdı, imza edilmek üzere Avni Paşa'ya uzattı.
"Damat Ferit kabinesini bu perişanlık
içinde bırakarak Zatı Şahaneyi ziyaret etmek üzere Babıali'den ayrıldım." [5]( Atatürk'ün
hatıraları kitap şeklinde muhtelif olayları yayına Hazırlayan : Avni Altıner, Yayınlayan Bakış
Kütüphanesi, Her Yönüyle Atatürk, 2. Basım 1974, s. 99.)
[1] Tek Adam
Şevket Süreyya Aydemirs.407, Atatürk Lord Kinross s.194,F.Rıfkı Atay 2.S.115
Selahattin Tansel s.230 Bu konuda Uluğ'un yorumu biraz farklı. M.Kemal'i katına
çağıran Başbakan D.Ferit Paşa, bir harita açtırarak M: Kemal'den müfettişlik
bölgesi yetki alanları ve düşündüğü çözüm yolları hakkında açıklama ister. M.
Kemal sıkışır. Cevat Paşa araya girer. M. Kemal'e göz ederek, geçiştirilmesini
ister. "Bölge görülmeden bir şey söylenemez" der. Bunun üzerine
Başbakan açıklama istemekten vaz geçer. M. Kemal de Cevat Paşa'nın kayırmasıyla
açık vermekten ve zor durumdan kurtulur. Uluğ,s.30, 40
[2] Tek adam
S.407, L.Kinross s.194 , Uluğ, s. 41, 51; Bıyıkoğlu, I/102. (108) Y.Nadi, s.82.
[3] Tevfik Bıyıklıoğlu,
Atatürk Anadolu'da 1919-1921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 35
[4] 20 Mayıs 1948 tarihinde Fevzi Paşa'nın Akın
gazetesinde yayınlanan hatıraları
[5] Atatürk'ün hatıraları kitap şeklinde muhtelif
olayları yayına Hazırlayan : Avni
Altıner, Yayınlayan Bakış Kütüphanesi, Her Yönüyle Atatürk, 2. Basım 1974, s.
99.
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 01 - Hakikat Trenine Takılan Yalan Vagonları- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 02 - Atatürk Samsun'a Neden Gönderildi ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 03 - Mondros Türklerin Ölüm Fermanıydı !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 04 - Milletin Haklarını Kendisinin Araması
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 05 - İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 06 - İstiklal Savaşı Fikri Kazım Karabekir'den Mi Çıktı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 07 - İstiklal Savaşı'nda Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Bey
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 08 - Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Gönderilmesi Hazırlıkları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 09 - Mustafa Kemal'e Kimler Yardım Etti ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 10 - Verilen Talimatlar ve Alınan Yetkiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 11 - Damat Ferit Atatürk Görüşmesi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 12 - Ata Samsun'a Çıkıyor !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 13 - İstiklal Savaşı'nı Vahidettin'e Mal Etmek İstiyorlar ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 14 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 1
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 15 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 2
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 16 - Düzmece Nemrut Mustafa Paşa İdamları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 17 - İstiklal Savaşı'nda İstanbul Basını ve İşbirlikçiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 18 - Vahidettin'in Onayladığı İdamlar
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 19 - Fetvalar ve Vahidettin'in Sorumluluğu
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 20 - İstiklal Savaşı'nda Vahidettin İhaneti
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 21 - İstiklal Savaşı'ndaki Vahidettin Yalanları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 22 - İstiklal Savaşı'nda Vatan Haini Portresi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 23 - 25.000 Lira Verildiği İddiası
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 24 - Türk Milletine Olan Nefret
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 25 - Tarih Dergilerinin İddialarına Cevap
COMMENTS