Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı Bölüm 04 Milletin Kendi Haklarını Kendisinin Araması "MİLLETİN KENDİ HAKLARINI KEND...
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
Bölüm
04
Milletin
Kendi Haklarını Kendisinin Araması
"MİLLETİN KENDİ HAKLARINI KENDİSİNİN
ARAMASI”
Ateşkes
Antlaşması, Mustafa Kemal'i Suriye Cephesi'nde buldu. Mustafa Kemal, 7. ordu
komutanıydı. Öncelikle Ordu'daki Alman subaylar tasfiye edildiğinden Yıldırım
orduları Grup Komutanı Alman Liman Von Sanders'e daha Anlaşmanın imzalandığı
gün İstanbul'a dönmesi bildirilmiştir. Sanders, aldığı emir üzerine, ertesi gün
Adana'dan birliklerine yayınladığı emirde komutayı Mustafa Kemal'e devrettiğini
bildirmiş, aynı gün Adana'ya gelen Mustafa Kemal, komutayı devr almıştır. [1]( HTVD, sayı
27, ves. 690, s. 696, 697)
Yıldırım
orduları Grubu Komutanı Mustafa Kemal Paşa Adana'dan Sadrazam Ahmet İzzet
Paşa'ya bir telgraf çekerek Mondros Ateşkesi'nin bazı hükümlerinin açıklanmasını istemiş ve ne gibi önlemler
alınması gerektiğini sorar.
Ahmet İzzet
Paşa Mustafa Kemal'e "… Toros
tünellerinin İtilaf Devletlerince işgali yalnız bir muhafaza mahiyetini
haizdir… Kuvvei işgaliyenin nereden geleceği ve miktarı İngiliz Kumandanlığı
tarafından bildirilir" cevabını
verir [2]( Seha L. Meray
- Osman Olcay, Osmanlı İmparatorluğu'nun Çöküş Belgeleri, AÜSB Yayınları No:
409, Anara, 1977,s.2.)
Bu cevap
üzerine İstanbul hükümetinden ümidini kesen Mustafa Kemal, 5 Kasım'da, Adana'da
Ali Fuat (Cebesoy) Paşa ile yaptığı görüşmede "…
ARTIK MİLLETİN BUNDAN SONRA KENDİ HAKLARINI KENDİSİNİN ARAMASI VE MÜDAFAA ETMESİ, BİZLERİN DE MÜMKÜN OLDUĞU KADAR BU YOLU GÖSTERMEMİZ VE BÜTÜN ORDU İLE BERABER YARDIM ETMEMİZ LAZIMDIR." Diyordu. [3]( Age,s.3.)
Mondros
Ateşkesi'nden sonra Mustafa Kemal'in aldığı ilk tavır bu biçimde ifadesini
bulmuştu. Bu sözler Milli kurtuluş hareketinin başlangıç bildirisi sayılabilir.
Nitekim Mustafa Kemal, Adana'da bulunduğu sırada, Adana'nın ileri gelenlerinin
ve gençlerinin düşman işgaline karşı direniş göstermelerini ve aralarında bir
örgüt kurarak hazırlanmalarını sağlamaya çalışmıştır.[4](Damar
Arıkoğlu, Hatıralarım, İstanbul, 1961, s. 71'den aktaran Hazma Eroğlu, Türk
devrim Tarihi, 2. Baskı, Anara, 1970,s.54)
Mustafa Kemal,
Türk milletini kurtarmak yolundaki kararını Mondros Ateşkesi'nin
imzalanmasından sonra Adana'da Yıldırım orduları Grubu Komutanı iken verdiğini,
15.3.1923'te Adana Türk ocağındaki konuşmasında şöyle anlatmıştır:
"Bende bu vakayiin ilk teşebbüs hissi bu memlekette, bu güzel Adana'da vücud bulmuştur… O zaman memleket ve milletin nasıl bir âtiye sürüklenmekte olduğunu görmüştüm ve buna mümanaat için derhal teşebbüsatta bulunmuştum. Fakat o zaman için bu teşebbüsümü müsmir kılmak mümkün olamadı." [5]( Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, Derleyen nimet Unan, Türk İnkılâp tarihi Enstitüsü Yayınları: 1, 2. baskı, Ankara, 1959, s. 113)
Mondros
Ateşkesi'nden sonra Savunma Bakanlığı (Harbiye Nezareti), 18661896 doğumlu
askerlerin Salı verileceğini bildiren buyruğu yayınlamıştı. Bunun üzerine
Mustafa Kemal, Sadrazam İzzet Paşa'ya 5 Kasım'da bir telgraf çekerek gerekli önlemler
alınmadan ordular Salıverilir ve İngilizlerin her dediğine boyun eğilecek
olursa isteklerinin önüne geçilemeyeceğini bildirdi.
Aynı gün
Mustafa Kemal, komutası altındaki kuvvetlere, İskenderun'a asker çıkarılması durumunda gerekirse silah kullanarak
bu duruma engel olunması buyruğunu verdi.
6 Kasım 1918'de
Mustafa Kemal Sadrazam Ahmet İzzet Paşa'ya bir telgraf çekerek İskenderun'a
çıkacak İngilizlere karşı ateş buyruğu verdiğini bildirmişti. 7 Kasım'da
Padişah buyruğuyla Yıldırım Orduları Grubu ve 7. Ordu Karargâhı kaldırıldı.
Mustafa Kemal Savunma Bakanlığına bağlı olarak çalışmak üzere İstanbul'a
çağrıldı.
Sadrazam Ahmet
İzzet Paşa, 8 Kasım'da, İskenderun'u tehdit eden İngiliz işgali nedeniyle
Mustafa Kemal'e gönderdiği telgrafta:
"… Müracaat vukuunda şehrin tahliye ve teslim olunması zımnında icabedenlere tebligatı seriya ifası lazımdır… gevşeklik göstermemek şartıyla bu aczımızın dikkat nazarında bulundurulması ve söz ve hareketlerimizin buna uydurulması memleket selameti için elzemdir."
Diyerek davranış biçimini belirlemiş, buna karşılık Mustafa Kemal anı gün
gönderdiği telgrafta:
"… acz ve zaafımız derecesini pek âlâ bilirim, bununla beraber, devletin yapmaya mecbur olduğu fedakârlığın derecesini de tayin ve tahdit etmek lazım geleceği kanaatını muhafaza ederim…" demiştir. [6](Dr. Utkan Kocatürk, age,s.5. Ord. Prof. Yusuf Hikmet BAYUR, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 29 -35)
Nihayet İzzet
Paşa 10 Kasım da Mustafa Kemal'i makine başına çağırarak İstanbul'da
bulunmasının uygun olacağını bildirmiş, Mustafa Kemal’de elinde kalan 2.
Ordu'yu Nihat Paşa'ya devrederek aynı gün İstanbul'a hareket etmiştir.[7]( HTVD, sayı
29, ves, 760-761; TİH, c.1,s.63; TİH, c.IV,s.5.) Mustafa Kemal
hatıratında bu olayın neticesini "Ben
bu imadan İstanbul'da buhranlı vaziyetler geçirildiğini anlayarak zaten kumanda
ettiğim gurup lağvedilmiş olduğundan İstanbul'a hareket ettim." [8] (Bk. Uluğ
İğdemir, Atatürk'ün yaşamı, Ankara 1988,s.148) şeklinde açıklıyor.
MUSTAFA KEMAL
ÇIKIŞ YOLLARI ARIYOR
13 Kasım 1918'de, Itilaf
devletleri, savaş gemilerinden kurulan büyük bir filo Çanakkale Boğazı'nı
geçerek İstanbul'a girmiştir. Amiral Caltrope buraya çıkacak Itilaf Devletleri
Askeri Kuvvetlerinin Rusya'ya gönderileceğini bildirmiş ise de, İstanbul resmen
olmasa da fiilen işgal edilmiş bulunuyordu. Osmanlı Hükümeti'ne ait bir çok
resmi ve özel binalara el konulmuştu.
Mustafa Kemal'in Anadolu'ya
geçmeden önce İstanbul'da kaldığı altı aylık süre, Milli Mücadele Hareketi'nin
başlangıcını oluşturan hazırlık dönemidir. Bu dönem yakın tarihimizde, yeni
Türk devletinin yapılanmasında siyasi ve fikri temellerin oluştuğu fevkalade
önemi haiz tarihi hadiseler silsilesi ile doludur.[9]( Prof. Dr. E. Semih Yalçın Doç.Dr. Mustafa Turan, Yrd. Doç.Dr. Mustafa
Ekincikli Şarika Gedikli; Mili
Mücadele'nin Lideri : Mustafa Kemal Paşa, Türk Inkılap Tarihi ve Atatürk
ilkeleri, Siyasal Kitabevi, Ankara 2003 , s. 156.) Mustafa
Kemâl, 13 Kasım günü Adana treninden inip Haydar Paşa rıhtımına ayak basınca,
62 düşman gemisinin zafer bayraklarını açarak İstanbul limanına girdiğini
görür. Mustafa Kemâl büyük bir üzüntü içerisinde gemileri ve zafer çığlıklarını
izler.. Sonra kaşları çatılır... Yüzünde gergin ve kararlı bir ifade belirir.
Arkadaşlarına dönerek "Geldikleri
gibi giderler" der.
Yorgun ve üzgün bir halde sanki,
Bizans'ı yeniden fethediyormuşçasına çılgınlık yapan Rumların ve Levantenlerin
arasından geçerek Beyoğlu’naki Perapalas'a gelir.
Itilaf donanmasının İstanbul'a
geldiği gün başkente ulaşan Mustafa Kemal, iki gün önce Tevfik Paşa'nın hükümet
kurduğunu öğrenmiş, fakat yeni bir hükümet kurulması ve kendisinin de burada
yer alması yolunda mücadele etmeye başlamıştır. Ilk görüşmeyi 15 Kasım'da
Padişah'la yapmış, Tevfik Paşa hükümeti konusunda onu uyarmış. Padişah da
ordunun kendisine karşı tutumu konusunda Mustafa Kemal'in ağzını yoklamıştır. [10] (Ati, 16 Kasım 1918; Akşin ,age,s.87.)
Mustafa Kemal'in İstanbul'da
bulunduğu süre içerisinde düşüncesi, henüz Mebuslar Meclisi'nde güven oyu
almamış bulunan Tevfik Paşa kabinesine, mecliste güven oyu verilmesini
önleyerek, iş başına milli ülküye bağlı, azim ve kuvvet sahibi bir
kabinenin geçmesini sağlamaktı. Bu
fikrini tanıdığı ve güvendiği arkadaşlarına, bir kısım milletvekillerine de
kabul ettirmiştir. Bunu yeterli görmeyerek, mecliste toplanan milletvekillerine
de düşüncelerini açık olarak anlatmış ve o gün için alınacak tek tedbirin
kabineye güven oyu vermemek olduğunu izah etmiştir .Uzun tartışmalardan sonra
bu hususi toplantıda bulunan milletvekilleri kabineyi düşürmeye karar vermelerine
rağmen Sadrazam Tevfik Paşa, istediği güvenoyunu mecliste, tartışma bile
olmadan almıştır.
Dinleyici localarından birinde
meclisin çalışmalarını takip etmiş olan ve o günkü neticeden hiç memnun
kalmayan Mustafa Kemal bu durumu şöyle anlatır.
"Ne yalan söyleyeyim, şaştım. Benim teklifimi kabul ettiklerini söyleyen mebus sayısı küçümsenecek gibi değildi. Hem bunlar arasında sözlerinin ve mevkilerinin çok nafiz olduğu sanısını verenler vardır. Fakat ne var ki Meclis duygularının bir an önce bin renk alabileceğinden habersiz ve uzak kalan benim gibi bir askerin o andaki şaşkınlığına da taacüb edilmez. Bu acayip fikirler ve duygular toplamından çıkmak için çok beklemedim, Osmanlı Mebusan Sarayı'nı derhal terk ettim."
Evet! Bu ikinci bir hâyâl
kırıklığıdır. Ancak o yılmayarak muhakkak bir kapı aralamak azmindedir. Oteline
varır ve hiç tereddüt etmeden telefonu kaldırır (19. Kasım 1919) Saray'ı bulur,
Padişah'tan kendisini kabul buyurmasını talep eder. Hemen kabul edileceğine
inanır. Ortadaki durumun vehametini ve ülkenin gidişatını Padişah'la görüşerek
onu etkileyeceğinden emindir. Biraz geç de olsa Padişah'ın hafta sonunda Cuma selâmlığından sonra onu kabul edeceği
bildirilir. 22 Kasım 1919 günü Padişah ve Mustafa Kemâl Paşa, Cuma selâmlığı
sonrasında bir saate yakın görüşürler. Bu görüşmeden tatmin edici bir netice
çıkmaz. Padişah, Mustafa Kemal'in düşündüklerini anlatmasına imkân
bırakmayarak, ordunun, komutan ve subaylarının Mustafa Kemal'i çok sevmelerine
binaen kendisine bir fenalık gelmemesini temin etmesini istemişti.[11] (F.Rıfkı Atay, 19 Mayıs, Ankara, 1944, s. 6 vd.; F. Rıfkı
Atay, Atatürk'ün Bana Anlattıkları, Istanbul, 1955, s. 91 vd.; E.Semih Yalçın,
"Mütareke Döneminde Mustafa Kemal Paşa'nın Istanbul'daki
faaliyetleri", Tarih Araştırmaları Dergisi, 1995, s. 28,s.185. vd.) Buna
karşılık Mustafa Kemal'in kendisi aleyhine hazırlanan herhangi bir harekete
dair bilgisinin olup olmadığı sorusuna, Padişah kesin bir cevap vermemekle
beraber, o gün için değilse bile ilerisi için böyle bir ihtimali mümkün gördüğünü
istemeyerek ifade etmişti. [12] (Prof. Dr. E. Semih Yalçın Age s. 156157.)
Mustafa Kemâl, kurtuluş
yollarını anlatmaya çalışmakta, ancak Padişah sürekli olmadık bahislere
dalmakta ve emniyeti için bağlılık istemektedir.
Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya
geçmeden önce, İstanbul'daki davranışları üzerine Prof. Jaeschke şunları
anlatmaktadır.
Talat Paşa çekilmeden biraz
evvel, daha cephede iken Mustafa Kemal, Padişaha Ahmet Izzet Paşa'yı sadrazam
yapmasını tavsiye eder ve kendisinin de Harbiye Nazırlığına getirilmesini
ister. Aynı maksat için, İstanbul'a geldikten sona, belki de 1919 yılı Şubat
ayı sonlarına kadar, kendi tabirince "Vatana
ciddi hizmetler"de bulunmak amacıyla çalışır. Padişahı bu yola
getirmek için bütün gayretleri boşa gider. Tersine, Vahidettin, Mustafa
Kemal'i, kendisinin güttüğü "anlaşma
politikası"na çekmeye çalışır. Ona: "Sen akıllı bir kumandansın. Tecrübesiz arkadaşlarınızı
aydınlatacağınıza eminim" der. [13]( Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da
19191921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 3334. BTTD, sayı 2, s.5; Falih Rıfkı
Atay, Atatürk'ün Hatıraları 19141919, Tükiye Iş Bankası, Ankara, 1965,s.83.)
Mustafa Kemal'in İstanbul'da
geçirdiği dönem, bir takım arayışlarla doludur. Bunun en önemli kısmı herhalde
Tevfik Paşa hükümetleri aleyhindeki kulis çalışmalarıdır. Eski dahiliye Nazırı
Fethi Bey'in çıkardığı Minber gazetesine ortak olmuştur. Bu gazete, Tevfik Paşa
aleyhine, siyasi tarihimizde az rastlanabilecek şiddetli bir muhalefet
yürütmüştür. [14]( Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı'na Ikili
Iktidar, Kaynak Yayınları, s.7778.)
Mustafa
Kemal Paşa, İstanbul'daki faaliyetlerinde esas olarak hükümet kurmak, olmazsa
kurulacak hükümete Harbiye Nazırı olmak ya da mebus olarak meclise girmek
arzusunda idi. Önce duruma tepeden müdahale edecek bir çare bulmaya
çalışıyordu. O, bu faaliyetleri
sırasında ayrıca Ittihat ve Terakki Cemiyeti yetkilileri ile yakınlaşmayı,
Meclisi Mebusan Eski Reisi Ahmet Rıza Bey'le [15] (Ahmet Rıza Bey (18591930), II.
Meşrutiyeti hazırlayan siyasi önderlerdendir. Gazeteci ve politikacı olarak
tanınmıştır. Jön Türklerin lideri olarak tanınır. II. Abdülhamit idaresinin takibi üzerine Paris'e gitti. 1889 yılında Paris'de Osmanlı Ittihat ve Terakki
cemiyetini kurdu. Ahmet Rıza Bey, Paris'te Meşveret gazetesini yayınladı.
Fransız sosyologlarından Augusto Comte'un etkisinde kalarak Positivizmi benimsedi.
II. Meşrutiyetin ilanından sonra oluşturulan Mebusan Meclisinin başkanlığına
seçildi. 1912 yılında Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. Mütareke döneminde
sadrazam olmak için çaba sarf etiyse de başarılı olmadı. Vahidettin tarafından
Ayan meclisi başkanlığına getirildi. 1919 yılında Paris'e yerleşti. Kurtuluş
Savaşından sonra Türkiye'ye döndü. )
temas
kurmayı düşündüğü gibi, dönemin önde gelen asker devlet adamlarından Ahmet
Izzet Paşa ile de temasa geçmek niyetinde idi.[16] (Sina Akşin, Istanbul Hükümetleri ve
Milli Mücadele, Istanbul 1983,s.125133. )
Ne yazık ki, Mustafa Kemal'in bu düşüncelerini uygulamaya
koyması mümkün olmadı. Mustafa Kemal Paşa'nın İstanbul'da bulunduğu sırada
yapmayı düşündüğü bir diğer faaliyeti ise Itilaf Devletleri temsilcileri ile
görüşmelerde bulunarak çözüm yoları aramaktı.[17]
(Minber gazetesi, 1918 sonu 1919 başı
50 sayı olarak yayımlanan günlük siyasi gazetedir. Sahipliğini Ali Fethi
(Okyar) Bey'in, sorumlu müdürlüğünü, dr. Rasim Ferit (Talay) Bey'in yaptığı
gazetenin kuruluş sermayesine Mustafa Kemal Paşa'nın da katkısı bulunmuştur.
Mütareke döneminde milliyetçi, dinamik bir hükümet kurulması, meclisin fesh
edilmemesini ve Mustafa Kemal Paşanın Harbiye Nazırı olmasını öneren, Tevfik
Paşa kabinesinin düşürülmesini savunan yayınlar yaptı. Gazete Ittihatçı
liderlerden Cavit Bey tarafından da desteklendi. Gazete ayrıca Mustafa Kemal
Paşanın kamuoyunda tanıtılmasına yönelik yayınlar da yaptı.)
Bütün bunlar Atatürk'ün bir macera adamı olmadığının İstiklal savaşı yapmak için harekete geçmeden önce bütün yolları denemek ve işi mevcut yasalar
ve görünür yolları deneyerek halletmek arzusundan kaynaklanıyordu.
Mustafa
Kemal'in Minber gazetesini yayınlaması da [18] (Dr. Zekeriya Türkmen, 19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal Paşanın Samsuna Çıkışı, Türkler Ansiklopedisi 15. cilt, s.905.) dahi
mütaree Dönemi İstanbul'unda gerçekleştirmeye çalıştığı bir dizi faaliyetler,
işgal güçlerinin baskı ve tazyikleri nedeniyle istenilen sonuca ulaşamadı.
Mustafa Kemal Paşa, Nutuk adlı eserinde asıl amacını, Osmanlı Devleti'nin o
sırada içinde bulunduğu şartları kısaca açıkladıktan sonra, "tek karar vardı o da milli egemenliğe
dayalı, tam bağımsız bir Türk devleti kurmaktı" diye belirtir. O, yine
Nutuk'ta İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğü ve Samsun'a ayak basar basmaz
uygulamaya başladıkları kararı şöyle açıklar: "Temel ilke, Türk milletinin onurlu, saygın bir millet olarak
yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir." [19] (Kemal Atatürk,
Nutuk, c.I, Ankara 1987, Meb Yay., s.8)
[1] HTVD, sayı 27, ves. 690, s. 696, 697.
[2] Seha L. Meray - Osman Olcay, Osmanlı
İmparatorluğu'nun Çöküş Belgeleri, AÜSB Yayınları No: 409, Anara, 1977,s.2.
[3] Age,s.3.
[4] Damar
Arıkoğlu, Hatıralarım, İstanbul, 1961, s. 71'den aktaran Hazma Eroğlu, Türk
devrim Tarihi, 2. Baskı, Anara, 1970,s.54.
[5] Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri II, Derleyen
nimet Unan, Türk İnkılâp tarihi Enstitüsü Yayınları: 1, 2. baskı, Ankara, 1959,
s. 113.
[6] Dr. Utkan Kocatürk, age,s.5. Ord. Prof. Yusuf
Hikmet BAYUR, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 29
-35
[7] HTVD, sayı
29, ves, 760-761; TİH, c.1,s.63; TİH, c.IV,s.5.
[8] Bk. Uluğ
İğdemir, Atatürk'ün yaşamı, Ankara 1988,s.148
[9] Prof. Dr. E. Semih Yalçın Doç.Dr. Mustafa Turan, Yrd. Doç.Dr. Mustafa
Ekincikli Şarika Gedikli; Mili
Mücadele'nin Lideri : Mustafa Kemal Paşa, Türk Inkılap Tarihi ve Atatürk ilkeleri,
Siyasal Kitabevi, Ankara 2003 , s. 156.
[10] Ati, 16 Kasım 1918; Akşin ,age,s.87.
[11] F.Rıfkı Atay, 19 Mayıs, Ankara, 1944,
s. 6 vd.; F. Rıfkı Atay, Atatürk'ün Bana Anlattıkları, Istanbul, 1955, s. 91
vd.; E.Semih Yalçın, "Mütareke Döneminde Mustafa Kemal Paşa'nın
Istanbul'daki faaliyetleri", Tarih Araştırmaları Dergisi, 1995, s.
28,s.185. vd.
[12] Prof. Dr. E. Semih Yalçın Age s. 156157.
[13] Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da
19191921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 3334. BTTD, sayı 2, s.5; Falih Rıfkı
Atay, Atatürk'ün Hatıraları 19141919, Tükiye Iş Bankası, Ankara, 1965,s.83.
[14] Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı'na Ikili
Iktidar, Kaynak Yayınları, s.7778.
[15] Ahmet Rıza Bey (18591930), II.
Meşrutiyeti hazırlayan siyasi önderlerdendir. Gazeteci ve politikacı olarak
tanınmıştır. Jön Türklerin lideri olarak tanınır. II. Abdülhamit idaresinin
takibi üzerine Paris'e gitti. 1889 yılında Paris'de Osmanlı Ittihat ve Terakki
cemiyetini kurdu. Ahmet Rıza Bey, Paris'te Meşveret gazetesini yayınladı.
Fransız sosyologlarından Augusto Comte'un etkisinde kalarak Positivizmi
benimsedi. II. Meşrutiyetin ilanından sonra oluşturulan Mebusan Meclisinin
başkanlığına seçildi. 1912 yılında Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. Mütareke
döneminde sadrazam olmak için çaba sarf etiyse de başarılı olmadı. Vahidettin
tarafından Ayan meclisi başkanlığına getirildi. 1919 yılında Paris'e yerleşti.
Kurtuluş Savaşından sonra Türkiye'ye döndü.
[16] Sina Akşin, Istanbul Hükümetleri ve
Milli Mücadele, Istanbul 1983,s.125133.
[17]Minber gazetesi, 1918 sonu 1919 başı 50
sayı olarak yayımlanan günlük siyasi gazetedir. Sahipliğini Ali Fethi (Okyar)
Bey'in, sorumlu müdürlüğünü, dr. Rasim Ferit (Talay) Bey'in yaptığı gazetenin
kuruluş sermayesine Mustafa Kemal Paşa'nın da katkısı bulunmuştur. Mütareke
döneminde milliyetçi, dinamik bir hükümet kurulması, meclisin fesh edilmemesini
ve Mustafa Kemal Paşanın Harbiye Nazırı olmasını öneren, Tevfik Paşa
kabinesinin düşürülmesini savunan yayınlar yaptı. Gazete Ittihatçı liderlerden
Cavit Bey tarafından da desteklendi. Gazete ayrıca Mustafa Kemal Paşanın
kamuoyunda tanıtılmasına yönelik yayınlar da yaptı.
[18] Dr. Zekeriya Türkmen, 19 Mayıs 1919
Mustafa Kemal Paşanın Samsuna Çıkışı, Türkler Ansiklopedisi 15. cilt, s.905.
[19] Kemal Atatürk, Nutuk, c.I, Ankara 1987, Meb Yay., s.8
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 01 - Hakikat Trenine Takılan Yalan Vagonları- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 02 - Atatürk Samsun'a Neden Gönderildi ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 03 - Mondros Türklerin Ölüm Fermanıydı !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 04 - Milletin Haklarını Kendisinin Araması
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 05 - İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 06 - İstiklal Savaşı Fikri Kazım Karabekir'den Mi Çıktı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 07 - İstiklal Savaşı'nda Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Bey
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 08 - Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Gönderilmesi Hazırlıkları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 09 - Mustafa Kemal'e Kimler Yardım Etti ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 10 - Verilen Talimatlar ve Alınan Yetkiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 11 - Damat Ferit Atatürk Görüşmesi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 12 - Ata Samsun'a Çıkıyor !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 13 - İstiklal Savaşı'nı Vahidettin'e Mal Etmek İstiyorlar ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 14 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 1
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 15 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 2
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 16 - Düzmece Nemrut Mustafa Paşa İdamları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 17 - İstiklal Savaşı'nda İstanbul Basını ve İşbirlikçiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 18 - Vahidettin'in Onayladığı İdamlar
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 19 - Fetvalar ve Vahidettin'in Sorumluluğu
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 20 - İstiklal Savaşı'nda Vahidettin İhaneti
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 21 - İstiklal Savaşı'ndaki Vahidettin Yalanları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 22 - İstiklal Savaşı'nda Vatan Haini Portresi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 23 - 25.000 Lira Verildiği İddiası
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 24 - Türk Milletine Olan Nefret
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 25 - Tarih Dergilerinin İddialarına Cevap
COMMENTS