MUSTAFA KEMAL DAHA 25 YAŞINDAYKEN 'DAVA YIKILMAK ÜZERE BULUNAN BIR IMPARATORLUKTAN, ÖNCE BIR TÜRK DEVLETI ÇIKARMAKTIR" DE...
MUSTAFA KEMAL DAHA 25 YAŞINDAYKEN
'DAVA YIKILMAK ÜZERE BULUNAN BIR IMPARATORLUKTAN, ÖNCE BIR TÜRK DEVLETI ÇIKARMAKTIR"
DEMIŞTI.
ATATÜRK’ÜN SAMSUN’A ÇIKIŞI İLE İLGİLİ BÜTÜN
GERÇEKLERİ AÇIKLIYORUZ
YAZAN :
TANER ÜNAL
Atatürk'ün
Samsun'a Çıkışı
Bölüm 05
İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
Ali
Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk isimli kitabında Mustafa Kemal'in
üzerlerinde yaptığı etkiyi bakınız nasıl dile getiriyor :
"Mustafa Kemal, topçu stajını yapmak üzere Şam'a gitmeden önce, Beyrut'ta arkadaş çevresi içinde yaptığı toplantılarda 'Dava yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan, önce bir Türk Devleti çıkarmaktır" demişti.Bu sözlerin taşıdığı anlamı Selanik'e gelince daha iyi anladım. Bu davanın yüreklilikle ortaya atılması kanısına vardım.Ancak bu tezi savunacak kimseyi bulamadım." [1]( Ali Fuat Cebesoy Sınıf Arkadaşım Atatürk Inkılap Aka yay. S.129)
II.
Meşrutiyet öncesi yapılan toplantılarda çarenin Meşrutiyet olmadığını acilen
bir takım düzenlemelere gidilerek şimdiki ile kıyaslanamayacak kadar geniş bir
Misakı milli projesinin hayata
geçirilmesinin gerekliliğinden söz eder. [2]( Ali Fuat Cebesoy
Sınıf Arkadaşım Atatürk Inkılap Aka yay. S.135-139)
Yine
aynı günlerde Yonyo gazinosunun üstündeki küçük salonda Ali Fethi, Ali Fuat ve
Mustafa Kemal birlikte konuşurlarken Mustafa Kemal "Bir Türk devrimin gerekliliğinden ve önderinin de kendisi olduğundan"
söz eder.[3]( Ali Fuat Cebesoy
Sınıf Arkadaşım Atatürk Inkılap Aka yay. S.142-144) Hatta bütün
gece bu konuyu konuşurlar. Mustafa Kemal'in yaşantısı incelendiğinde etrafının
saygı duyduğu, çözüm için danışılan ve etkisinde kalınan dahi bir komutan ve
fikir adamı ile karşı karşıya olduğunuzu görürsünüz. Onun bu meziyet ve
yaratılışındaki üstün kudretini gören arkadaşları onu dinlemişler, ona saygı
duymuşlar, her zaman onun etrafında birleşmişlerdir. O başkalarının
göremediklerini gören en ufak bir hadisede bile ileriye yönelik dahiyane
fikirler ortaya koyabilen bir önderdir.
ATATÜRK’TE
İSTİKLAL SAVAŞI FIKRI NE ZAMAN BAŞLADI?
Her
hareket, bilhassa ihtilal, önceden yalnız bir fikir hazırlığıyla değil, ancak
bir fikir savaşının sonucu olarak yapılabilir. Bunun için Milli mücadelemizde,
Mustafa Kemal'in uzun yıllardan beri uğrunda savaştığı bir fikrin, bir idealin
etkisi çok büyüktür. Mücadelemizde "Fikri
düşünenle uygulayanın aynı büyük adamda birleşmiş" olduğunu
görmekteyiz. O, gençliğinden beri, "Vatanına
büyük faydaları dokunacak" büyük bir fikir taşıyordu. Onun için,
Mustafa Kemal Paşanın birinci dünya harbi sonunda, Türk İstiklal ini ve Türk
milletini kurtarmak için mücadeleye atılmasını, yalnız mütarekeden sonra
uğradığımız haksızlıkların bir sonucu olarak kabul etmek pek sathi bir
görüştür. Birinci dünya harbi felaketinden sonra, bir çok liyakatli ordu
kumandanları arasından, Mustafa Kemal Paşa'nın, 9. ordu müfettişi olarak
Anadolu'ya gönderilmesinin ve kendisinin de bu vazifeyi yüklenmesinin gerçek
sebepleri üzerinde ne kadar durulsa yerindedir. Bunu, yukarıda da işaret
ettiğim gibi, gençliğinden beri memleket ve millete, büyük hizmetlerde bulunmak
için taşıdığı "büyük fikir"de
ve onun "inkılapçı"
karakterinde aramalıdır.
Mustafa
Kemal'in en yakın tanığı sınıf arkadaşı Ali Fuat Cebesoy'dur. Atatürk'le ilgili
en objektif değerlendirmeler de Ali Fuat Cebesoy tarafından yapılmış olmakla
birlikte onun hatıralarını önemli kılan sade ve açık bir şekilde bütün olayları
olduğu biçimde aktarmasıdır. Ali Fuat
Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk isimli kitabında Mustafa Kemal'in üzerlerinde
yaptığı etkiyi bakınız nasıl dile getiriyor :
"Mustafa Kemal, topçu stajını yapmak üzere Şam'a gitmeden önce, Beyrut'ta arkadaş çevresi içinde yaptığı toplantılarda 'Dava yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan, önce bir Türk Devleti çıkarmaktır"
demişti. Bu sözlerin taşıdığı anlamı Selanik'e gelince daha iyi anladım. Bu
davanın yüreklilikle ortaya atılması kanısına vardım.Ancak bu tezi savunacak
kimseyi bulamadım." [4]( Ali Fuat Cebesoy
Sınıf Arkadaşım Atatürk Inkılap Aka yay. S.129)
II.
Meşrutiyet öncesi yapılan toplantılarda çarenin Meşrutiyet olmadığını acilen
bir takım düzenlemelere gidilerek şimdiki ile kıyaslanamayacak kadar geniş bir
Misakı milli projesinin hayata
geçirilmesinin gerekliliğinden söz eder. [5]( Ali Fuat Cebesoy
Sınıf Arkadaşım Atatürk Inkılap Aka yay. S.135-139)
Yine
aynı günlerde Yonyo gazinosunun üstündeki küçük salonda Ali Fethi, Ali Fuat ve
Mustafa Kemal birlikte konuşurlarken Mustafa Kemal
"Bir Türk devrimin gerekliliğinden ve önderinin de kendisi olduğundan"
söz eder.[6]
(Ali Fuat Cebesoy
Sınıf Arkadaşım Atatürk Inkılap Aka yay. S.142-144) Hatta bütün gece bu konuyu konuşurlar. Mustafa
Kemal'in yaşantısı incelendiğinde etrafının saygı duyduğu, çözüm için danışılan
ve etkisinde kalınan dahi bir komutan ve fikir adamı ile karşı karşıya
olduğunuzu görürsünüz. Onun bu meziyet ve yaratılışındaki üstün kudretini gören
arkadaşları onu dinlemişler, ona saygı duymuşlar, her zaman onun etrafında
birleşmişlerdir. O başkalarının göremediklerini gören en ufak bir hadisede bile
ileriye yönelik dahiyane fikirler ortaya koyabilen bir önderdir.
Mustafa
Kemal, ikinci meşrutiyetle birlikte rütbe ve vazifesi ne olursa olsun, iç
ayaklanmalar ve harpler gibi devletin tümünü ilgilendiren meseleler üzerinde
durmadan fikir yürütüyordu. Ikinci Meşrutiyet inkılabının (1908) daha ilk
aylarında Genç Kurmay Mustafa Kemal, yapılan inkılabı yeter görmemekte ve
"inkılabı tamamlamak gerektiği"
tezini açıkça savunmaktadır.[7] (Afet inan, Gerilla hakkında iki hatıra,
Belleten sayı 1, 1937 ve Atatürk'ü Anarken, inkılabı ikma! Etmek lazımdır. S.
130-135.)
Daha genç subaylığında "gelecekte
büyük işler başında bulunmak fikri ve istidadı cemiyet içinde yaşamak ve
toplayıcı, tesir edici" vasıflarının ortaya çıkması arkadaşlarının
dikkatini çekiyordu.[8]( Ismet Inönü,
Istibdattan demokrasiye Akis sayı 242, 21 şubat 1959) O, küçük ve büyük
rütbeli ordu mensupları arasında fikirlerin açıklamaktan çekinmezdi.
1910
yılında, Selanik civarında, topçu 15. alay subaylarının yaptıkları bir atlı
tatbikat sonunda, Makedonya'nın bir garnizonunda, tertip edilen bir akşam
yemeğinde konuşan kolağası Mustafa Kemal'in inkılapçı fikirleri oradakileri çok
düşündürmüştü. Bu toplantıda, Arnavutluk ayaklanmasını bastıran Türk ordusunu
tebrik eden bir Alman albayına, Mustafa Kemal şunları söylemişti:
"Türk ordusu vatanı dış tecavüz ve istiladan, milleti taassup ve fiil esaretinden kurtardığı gün vazifesini yapmış olacaktır." [9]( Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da 19191921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 91-93.)
Akşamdan
ortalık ağarıncaya kadar süren bu karşılıklı tartışma, Mustafa Kemal'in fikir
üstünlüğü altında geçmişti. Oradakiler onun sözlerinde, büyülenmiş gibiydiler.
Gecenin sona erip ortalık ağardığına herkes üzülmüştü. Mustafa Kemal neler
söylememişti! Oradakilerin hepsi, meşrutiyeti Abdülhamid'in kanlı ellerinden kurtarmakla milletin kurtulmuş olduğunu,
her işin yoluna girdiğini sanmıştı. Daha yapılacak çok şeyler olduğunu ve
düzeltilecek içtimai hastalıklarımızı onun ağzından işitmekle oradakilerin
gözleri açılır gibi olmuştu. Mustafa Kemal, anlaşılıyordu ki, milletin
dertlerini kendine dert edinmişti. O içini yakan memleket dertlerinin ateşiyle
durman konuşmuştu. Genç Mustafa Kemal'in asıl ıstırabı Türk milletinin Batı
dünyasından çok geri kalmış olmasından ileri geliyordu. Ona göre, asıl dava,
Türkleri muasır medeniyetin üzerine çıkarmaktı. Türk milleti diğer milletlerden
ilimde teknikte üstün ve tam bağımsız olmalıydı. Mustafa Kemal, o
toplantıdakilerin ne kumandan, ne de eş yaşlısı idi. Sofra sonunda, herkeste
beliren kanaat şu idi:
"Mustafa Kemal, millet mukadderatı hakkındaki düşüncelerini, etrafındakilere, zorla, rütbe ve mevkiine dayanarak değil, fikir kuvvetiyle kabul ettirebilecek ileriyi görebilen bir vatanseverdir."[10]( Tevfik Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da 19191921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 93)
İlk
zamanlarda, çoğu Türk idealistleri gibi, Ittihad ve Terakki ile birlikte
yürüyen Mustafa Kemal, biraz sonra, idaresini beğenmediği cemiyetten ayrılmış,
bu cemiyeti halk arasında itibardan düşüren hareketlerden uzak kalmış ve
bunları ilerisi için bir ibret dersi olarak göz önünde tutmuştur. Kendini
mesleğine vermekle beraber, idare başındakilerden daha çok vatanın
mukadderatıyla yakından ilgileniyordu. O, Osmanlı Imparatorluğu'nu çökerten iç
ayaklanmalar ve birbirine eklenen Italyan (1911-1912), Balkan (1912-1913) ve
birinci dünya harbinde (1914-1918) vatana, rütbesi ve nüfuz sahası genişledikçe
büyük hizmetler yapmıştır. Enver'le Sofya Ataşe militeri iken başlayan
mücadelesi, birinci dünya harbinin sonuna kadar gittikçe genişleyerek devam
etmiştir. Sofya Ataşemiliteri Yarbay Mustafa Kemal Bey, Alman askeri ıslahat
heyetinin Osmanlı ordusunda, görevlendirilmesi ve Osmanlı devletinin birinci
dünya harbine girmesi aleyhinde idi.[11] (Büyük Gazi'nin
hatırat sahifeleri. Millet, Milliyet gazeteleri, Mart, Nisan 1926) Bununla beraber, Gelibolu yarım adasındaki Arıburnu
ve Anafartalar muharebelerinde Albay Mustafa Kemal Bey (Albaylığa, yükselişi 1
Haziran 1915), Boğazları ve İstanbul'u kurtarmıştı. [12]( Belleten, Sayı 56,
1950. Prof. Jaschke: Büyük Inkılapçı v e diplomat Atatürk 1956. H.Bayur, 80.
Belleten s. 619632; FahlkenhainMustafa Kemal çatışması, Türk Inkılabı tarihi C.
III, III. Kısım, s. 395416.) Biraz
sonra Mustafa Kemal Paşa (Generalliğe yükselişi 1 Nisan 1916), Hicaz seferi
kuvveti, Yıldırım orduları grubu ve genel olarak Osmanlı ordularının sevk ve
idaresi işlerinden dolayı Osmanlı umumi karargâhı, Osmanlı hükümeti ve bilhassa
başkumandan vekili Enver Paşa ile mücadeleye girişmişti.[13]( Büyük Gazi'(nin
Hatırat sahifeleri : Millet ve Milliyet, 1926. H.H.E. Erkilet: Yıldırım, 1921.
F.R.Atay: Atatürk'ün bana anlattıkları, Sel Yayınları, 1956. H. Bayur: 80.
Belleten S. 619632; FalkenhainMustafa Kemal çatışması, Türk Inkılabı tarihi C.
III, III. Kısım, s. 395416.) Bütün
Ittihat ve Terakki devrinde cemiyet, bilhassa Enver, Mustafa Kemal'e daima
"Muarız ve rakip" gözüyle
bakmıştır. Gerçekte, o Ittihat ve Terakkinin anladığı gibi bir komiteci ve
"günlük politikacı"
olmamıştır. "Suikastları"
ve "Hükümet darbe"lerini
hiçbir suretle hoş görmemiştir.[14]( Afet Inan: Vatan
ve Hürriyet, Belleten, sayı 2, 1937. Mukaddes tabanca, Belleten sayı 34. 1937.
Trablusgarp'te hürriyete karşı isyan, Belleten sayı 31, 1944. Atatürk'te vatan
ve millet sevgisi. Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi dergisi, VII. C. No 4. 1949.) Umumi harpte, Osmanlı devletinin müttefiki
Almanya'nın, Türkiye içinde nüfuz elde etmeye çalışması ve bu harpten sonrası
için yerleşme hazırlıkları yapması gizlenemeyecek bir hal almıştı. Her cephede,
silahla Itilaf tecavüzlerine yurdu koruyan Mustafa Kemal, müttefik de olsa bir
yabancı devletin memleket içinde nüfuz elde etmesine seyirci kalamazdı. Umumi
harp tecrübesi, Mustafa Kemal'e, her yabancı nüfuz ve kontrolüne mukavemet
zaruret ve imkânları vermişti. [15] (Roderic H. Davison "Turkish
Diplomacy from Mudros to Lausanne" The Diplomats dergisinden ayrı basım,
1953,s.173)
Mondros mütarekesiyle Yıldırım Ordular
Grubu Kumandanı (31 Ekim 1918) olarak ırk ve coğrafya bakımından gelecekteki
Türkiye'ye ait olması gereken toprakların elimizde kalması için mücadele etti.
Iskenderun ve Antakya dolaylarının elimizde kalmasına çalıştı. O, bu
faaliyetleriyle, çoğu subay olmak üzere, aydın Türkler arasında o vakit için,
pek alışılamamış olan bir Mili şuur geliştirmiştir. Henüz kırk yaşında bile
olmayan Mustafa Kemal Paşa, üstün bir kumandan ve teşkilatçı olarak temayüz
etmişti. Bundan başka bozulan Osmanlı devleti ile yakın işbirliğinde bulunmamış
ve Enver'le mücadele etmiş olmasının onu, yeni milli hareketin başına getirmesi
mukadderdi.[16]( Aynı yaz., aynı kay., s. 173 ve F.R. Atay, Atatürk'ün bana
anlattıkları, s. 6468.)
Arkadaşları ve büyük bir subay kitlesi, ona memleketi kurtararak lider gözüyle
bakıyorlardı. [17]( Tevfik Bıyıklıoğlu, Age s. 9496)
Türk
milletini, tarih boyunca olduğu gibi, bu kere de, ancak ordu kurtaracaktı.
Gerçekte de, eğer Mustafa Kemal olmasaydı, milli mücadele hareketi
olmayacak [18]( Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri C.I.,s.207. "Ahlâfımız
ve bütün cihan… Türk Inkılabını yapan bu günkü Türk ordusunu ve o orduyu
sinesinden çıkaran bu günkü Türk milletini elbette tâzimle yâd edecektir.") ve başarıyla sonuçlanmayacaktı. [19]( Prof. D. Rustow "Ordu ve Türkiye Cumhuriyetinin
Kuruluşu" "Warld Politics" dergisi Temmuz 1959 ve dünya gazetesi
29 Ocak 1959)
Birinci dünya harbi sonunda, Mustafa Kemal Paşa, sükun ve huzur içinde yetişmiş
müstesna bir "istidat ve liyakat"in
üstünde, dünyayı ve Osmanlı
imparatorluğu'nu alt üst eden büyük olaylar ve fırtınalar içinde sertleşmiş ve
yoğurulmuş kuvvetli bir "karakter"
olarak da dikkati çekiyordu.[20]( Tevfik Bıyıklıoğlu, Age, s. 97)
Birinci
dünya harbi içinde, Itilaf devletlerinin yalnız Osmanlı Imparatorluğu'nu
parçalamakla yetinmeyerek bin yıllık Türk vatanı Anadolu'yu da aralarında
paylaştıklarının herkesçe ve Türklerce öğrenilmesi ve bunun fiili tatbikatı
olan Mondros mütareke olayları, Mustafa Kemal Paşa'nın mücadeleye atılması için
en elverişli şartları hazırlamış bulunuyordu.
Türk
vatanının parçalanmasını önlemek için, 1919 yılı başlarında mücadeleye
girişilmediği takdirde, son fırsat da kaçırılmış olacaktı.
1919
yılı mayıs başlarında "Anadolu'da
asayişin korunmasını düzenlemek ve mütareke şartlarının uygulanmasını sağlamak"
için, 9. ordu müfettişi olarak görevlendiğini haber alan dostları ve onun
ihtilalci fikirlerini bilen yakınları, Anadolu'da hiç kimsenin yapamayacağı bir
mücadeleye atılacağını bekliyorlardı. [21]( Tevfik Bıyıklıoğlu, s. 9798.)
[7] Afet inan, Gerilla hakkında iki hatıra,
Belleten sayı 1, 1937 ve Atatürk'ü Anarken, inkılabı ikma! Etmek lazımdır. S.
130-135.
[12]Belleten, Sayı 56,
1950. Prof. Jaschke: Büyük Inkılapçı v e diplomat Atatürk 1956. H.Bayur, 80.
Belleten s. 619632; FahlkenhainMustafa Kemal çatışması, Türk Inkılabı tarihi C.
III, III. Kısım, s. 395416.
[13] Büyük Gazi'(nin Hatırat sahifeleri :
Millet ve Milliyet, 1926. H.H.E. Erkilet: Yıldırım, 1921. F.R.Atay: Atatürk'ün
bana anlattıkları, Sel Yayınları, 1956. H. Bayur: 80. Belleten S. 619632;
FalkenhainMustafa Kemal çatışması, Türk Inkılabı tarihi C. III, III. Kısım, s.
395416.
[14] Afet Inan: Vatan ve Hürriyet, Belleten,
sayı 2, 1937. Mukaddes tabanca, Belleten sayı 34. 1937. Trablusgarp'te
hürriyete karşı isyan, Belleten sayı 31, 1944. Atatürk'te vatan ve millet
sevgisi. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi
dergisi, VII. C. No 4. 1949.
[15] Roderic H. Davison "Turkish
Diplomacy from Mudros to Lausanne" The Diplomats dergisinden ayrı baım,
1953,s.173.
[16] Aynı yaz., aynı kay., s. 173 ve F.R.
Atay, Atatürk'ün bana anlattıkları, s. 6468.
[18] Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri
C.I.,s.207. "Ahlâfımız ve bütün cihan… Türk Inkılabını yapan bu günkü Türk
ordusunu ve o orduyu sinesinden çıkaran bu günkü Türk milletini elbette tâzimle
yâd edecektir."
[19] Prof. D. Rustow "Ordu ve Türkiye
Cumhuriyetinin Kuruluşu" "Warld Politics" dergisi Temmuz 1959 ve
dünya gazetesi 29 Ocak 1959.
[20] Tevfik Bıyıklıoğlu, Age, s. 97.
[21]Tevfik Bıyıklıoğlu, s. 9798.
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 01 - Hakikat Trenine Takılan Yalan Vagonları- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 02 - Atatürk Samsun'a Neden Gönderildi ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 03 - Mondros Türklerin Ölüm Fermanıydı !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 04 - Milletin Haklarını Kendisinin Araması
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 05 - İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 06 - İstiklal Savaşı Fikri Kazım Karabekir'den Mi Çıktı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 07 - İstiklal Savaşı'nda Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Bey
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 08 - Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Gönderilmesi Hazırlıkları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 09 - Mustafa Kemal'e Kimler Yardım Etti ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 10 - Verilen Talimatlar ve Alınan Yetkiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 11 - Damat Ferit Atatürk Görüşmesi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 12 - Ata Samsun'a Çıkıyor !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 13 - İstiklal Savaşı'nı Vahidettin'e Mal Etmek İstiyorlar ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 14 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 1
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 15 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 2
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 16 - Düzmece Nemrut Mustafa Paşa İdamları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 17 - İstiklal Savaşı'nda İstanbul Basını ve İşbirlikçiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 18 - Vahidettin'in Onayladığı İdamlar
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 19 - Fetvalar ve Vahidettin'in Sorumluluğu
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 20 - İstiklal Savaşı'nda Vahidettin İhaneti
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 21 - İstiklal Savaşı'ndaki Vahidettin Yalanları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 22 - İstiklal Savaşı'nda Vatan Haini Portresi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 23 - 25.000 Lira Verildiği İddiası
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 24 - Türk Milletine Olan Nefret
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 25 - Tarih Dergilerinin İddialarına Cevap
COMMENTS