MONDROS MÜTAREKESİNİN İMZALANMASI TÜRKLERİN YOK EDİLMESİNİN KABULÜ DEMEKTİ. TÜRKLERİN ÖLÜM FERMANI, PAYİTAHTI KURTARMAK İÇİN ÇEKİNİLMEDEN İ...
MONDROS MÜTAREKESİNİN İMZALANMASI TÜRKLERİN YOK
EDİLMESİNİN KABULÜ DEMEKTİ. TÜRKLERİN ÖLÜM FERMANI, PAYİTAHTI KURTARMAK İÇİN
ÇEKİNİLMEDEN İMZLANDI
İSTANBUL HÜKÜMETİNDEN ÜMİDİNİ KESEN MUSTAFA KEMAL, 5 KASIM'DA, ADANA'DA ALİ FUAT (CEBESOY) PAŞA İLE YAPTIĞI GÖRÜŞMEDE "…
ARTIK
MİLLETİN BUNDAN SONRA KENDİ HAKLARINI KENDİSİNİN ARAMASI VE MÜDAFAA ETMESİ,
BİZLERİN DE MÜMKÜN OLDUĞU KADAR BU YOLU GÖSTERMEMİZ VE BÜTÜN ORDU İLE BERABER
YARDIM ETMEMİZ LAZIMDIR."
DİYORDU. [1](
AGE,S.3.)
MONDROS
ATEŞKESİ'NDEN SONRA MUSTAFA KEMAL'İN ALDIĞI İLK TAVIR BU BİÇİMDE İFADESİNİ
BULMUŞTU. BU SÖZLER MİLLİ KURTULUŞ HAREKETİNİN BAŞLANGIÇ BİLDİRİSİ SAYILABİLİR.
Bölüm
03
Mondros
Türklerin Ölüm Fermanıydı
Türk delegeleri, "Peykişevket"
savaş gemisi ile 1918 Ekim ayının 24.Günü Galata rıhtımından hareket ettiler.
26 Ekim Günü Midilli'nin Mondros Limanına vardılar. 27 Ekim sabahı toplantılar
başladı. İlk toplantıda İtilaf devletlerince hazırlanan mütareke metni
okunmaya başladı. Oturumun devamında
İngilizlerin tehdit içeren baskıları ve hakarete hamiz sözleri neticesinde
metin üzerinde herhangi bir değişiklik yapılamayacağı ortaya çıkmış oldu. Sanki
Mondros'a anlaşma yapmaya değil, azarlanmaya ve emirleri kabule gitmiştik.
Hükümetle yapılan bir kaç haberleşme iyi netice vermedi. Son telsiz cevabı da
gecikince heyet mensupları, kendi yetkilerini kullanarak mütareke metnini
imzalamaya karar verdiler. 30 Ekim 1918 tarihinde, İngilizlerin önümüze koyduğu
mütareke metni maddelerdeki ufak rötuşlarla aynen kabul edildi.
MONDROS’LA İLGİLİ BİR DEĞERLENDİRME
Mütareke
metnine göre Çanakkale ve Karadeniz Boğazları ve bu bölgeye serbestçe
girilebileceği gibi, buralardaki askeri istihkâmlar işgal edilecektir. Osmanlı
deniz kıyılarındaki torpil, torpido, kovan yerleri gösterilecek ve bunların
taranmasına ve kaldırılmasına yardım edilecektir. Aynı şekilde
Karadeniz'dekiler hakkında da bilgi verilecektir. İtilâf devletlerinden savaş
esnasında alınan esirler, hiç bir şart öne sürmeden İstanbul'da teslim
edilecektir.
Sınırların ve
asayişin korunması için gerekli olan kuvvetten gayri, bütün Osmanlı ordusu
terhis edilecektir. Savaş gemileri, teslim edilerek Osmanlı limanlarında
tutuklu bulunacaklardır. Evet, ilk altı madde böyledir. Yedinci madde ise idam
hükmü mahiyetindedir: "İtilâf devletleri,
emniyetlerini tehdit edecek bir durum karşısında herhangi bir stratejik noktayı
işgal hakkına sahiptir." Dokuzuncu madde de, "Osmanlı demiryolları ve ticaret gemileri,
itilaf devletlerinin hizmetinde olacaktır. Osmanlı tersane ve limanlarındaki
vasıtalardan yararlanacaklardır. Toros Tünelleri işgal edilecektir. İran ve
Kafkasya'daki Osmanlı kuvvetleri geri çekilecektir" Diğer maddelerde
de, ilk maddeleri pekiştiren hükümlerin yanında "Hicaz, Asir, Suriye, Irak ve Yemen'deki birlikler en yakın İtilâf
kumandanlıklarına teslim edilecektir." denilmektedir. Osmanlı savaş
esirleri, itilâf devletlerinde kalacaktır. Doğudaki altı vilayette bir
kargaşalık çıkarsa İtilâf devletleri, istediği zaman işgâl hakkına sahiptir,
gibi maddeler bulunmaktaydı.
Mütareke şartları
çok ağırdı, böyle bir mütarekenin imzalanması Türklerin yok edilmesinin kabulü
demekti. Ancak Osmanlı heyeti, İngilizlerin İstanbul'u işgal ederek (saltanat
şehrini işgali suretiyle) kendilerine çok daha ağır şartlar dayatacakları
düşüncesindeydiler. Türklerin ölüm fermanı, yerine getirilmeyecek bir kaç vaat
uğruna imzalandı.
Aslında bu
hadise, millî yapısı bulunmayan bir devletin hazin sonu idi. Sonun yaklaştığı
belli olduğu andan itibaren, millî bir kurtuluş hareketi düşünmek yerine
saltanatın kurtarılması ve devamının sağlanması düşünülmüştü. Neticede bunun
bedeli ödeniyor, Türk yurdu feda ediliyordu. Zaten mazlum bir millet olan
Türklerin kaderi bu idi. Tarih boyunca devletler ve imparatorluklar kurmuşlar;
ancak o imparatorluklar da güçlerine yaraşır bir yetkiye sahip olamamışlar, en
sonunda da bütün bedeli onlar ödemişlerdi.
Mütarekeyi
imzalatmakla görevli memur olan İngiliz Amirali Caltrope, Rauf Bey vasıtasıyla
Padişah'a bir belge yolluyordu. Bu belgede Sadece Boğaz istihkâmlarının İngiliz
ve Fransızlarca işgâl edileceği, İşgâl Kuvvetleri yanında Türk Kuvvetlerinin de
bulunması isteğini İngiliz Hükümeti'nin kabûl ettiğini, İstanbul ve İzmir'e
Yunanlıların çıkarılmaması hususunu kendi hükümetine bildirdiğini Osmanlı
Hükümeti, güvenliğini koruyabildiği sürece İstanbul'un işgâl edilmeyeceğini
taahhüt ediyordu.[2] (Mütareke istenmesi Avusturya imparatorluğu'nun
sonu oldu. Çekoslavaklar, Macarlar, Polonya'lılar istiklâllerini ilân ettiler)
Müttefikler ilk
hamlelerini Irak ve Suriye'de göstermişler ve mütarekenin 7 nci maddesine
dayanarak yürürlüğe girmesinden bir gün sonra yani 1 Kasım 1918 de Musul'un
işgaline kalkışmışlardı. Ondan iki gün sonra 3 Kasımda İskenderun için aynı
talepte bulunmuşlardır.
1900'lerde Musul Vilayeti
Müttefiklerin
bu talebi karşısında İstanbul bu durumu normal kabul ederek, Sadrâzam ve
başkumandanlık erkânıharbiye reisi olan zat ordu ve grup kumandanlarına o yolda
emirler vermiştir.
Bunu takiben
bir ikinci hamle ile İngilizler Irak'taki 6 ıncı ordu ile Suriye'deki Yıldırım
orduları grubunu esir etmeğe çalışmışlar ve 2 ve 3 Kasımda 6 ıncı ve biraz
sonra da Yıldırım ordularının mütarekenin 16 ıncı maddesine istinaden kâmilen
kendilerine teslim olmalarını istemişlerdir. Pek aykırı olan ve daha doğrusu
sırf Osmanlı hükümetinin acizliğine güvenilerek ileri sürülen bu talep
neticesiz kalmıştır.
İngilizlerin
böyle bir tasavvuru olduğu daha 3 Kasımda fark edilebilirdi. Çünkü Musul'a gelmiş olan İngiliz generali Kassel,
6 ıncı ordu kumandanından Dicle'nin şarkındaki kıtaatın yerlerinden
oynatılmamalarını talep etmiş ve bu bapta ondan vaat almıştı.[3]( Ord. Prof. Yusuf Hikmet BAYUR,
Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 25)
İkinci hamlenin
neticesiz kalması üzerine İngilizler üçüncü bir hamle ile mütarekenin 5 inci
maddesine dayanarak Irak ve Suriye'deki ordularımızın silahlarını ele geçirmeğe
çalışmışlardı. Bu talep Irak ordusu için 7 ve Yıldırım orduları için 12 Kasımda
ileri sürülmüştür. İngilizler bu işte Irak'ta nisbeten daha ziyade muvaffak
olmuşlardır. Suriye'de ise ordular grup kumandanı Mustafa Kemal Paşanın işi
daha ilk günden kavraması sayesinde büyük mikyasta silah, cephane ve levazım
kurtulmuştur. Zira o bunları mütareke akabinde derhal Toros şimaline taşıtmağa
başlamıştı. [4]( Ord. Prof. Yusuf Hikmet BAYUR,
Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 25)
Irak ve
Suriye’de müttefikler, esasen kendilerine sonsuz haklar veren mütarekenin
maddelerini te'vil ve zoraki surette tefsir ederek Osmanlı ordularını bu tarzda
sıkıştırır ve imhamızı çabuklaştırmak için her saat yeni bir şey icat ederken,
başlıca gayesi Boğazları açtırmak ve istihkâmlarını ele almak olan Mondros'taki
donanma kumandanı amiral Galtrop “Osmanlı
hükümeti bir canlılık eseri gösterip mütarekenin Irak ve Suriye'de bu kadar
suiniyetle tatbikinden” kuşkulanmak suretiyle işin nereye varacağını
anlayarak “Boğazların açılması ve
teslimi” ameliyesini durdurur korkusu ile Babı aliyi aldatmaya ve oyalamaya
koyulmuştur. [5] (Ord. Prof. Yusuf Hikmet BAYUR, Türkiye Devletinin
Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 25)
[1] Ord. Prof.
Yusuf Hikmet BAYUR, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995,
s. 25
[1] Age,s.3.
[2] Mütareke
istenmesi Avusturya imparatorluğu'nun sonu oldu. Çekoslavaklar, Macarlar,
Polonya'lılar istiklâllerini ilân ettiler
[3] Ord. Prof. Yusuf Hikmet BAYUR, Türkiye
Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 25
[4] Ord. Prof. Yusuf Hikmet BAYUR, Türkiye
Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu, 1995, s. 25
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 01 - Hakikat Trenine Takılan Yalan Vagonları- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 02 - Atatürk Samsun'a Neden Gönderildi ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 03 - Mondros Türklerin Ölüm Fermanıydı !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 04 - Milletin Haklarını Kendisinin Araması
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 05 - İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 06 - İstiklal Savaşı Fikri Kazım Karabekir'den Mi Çıktı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 07 - İstiklal Savaşı'nda Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Bey
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 08 - Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Gönderilmesi Hazırlıkları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 09 - Mustafa Kemal'e Kimler Yardım Etti ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 10 - Verilen Talimatlar ve Alınan Yetkiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 11 - Damat Ferit Atatürk Görüşmesi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 12 - Ata Samsun'a Çıkıyor !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 13 - İstiklal Savaşı'nı Vahidettin'e Mal Etmek İstiyorlar ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 14 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 1
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 15 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 2
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 16 - Düzmece Nemrut Mustafa Paşa İdamları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 17 - İstiklal Savaşı'nda İstanbul Basını ve İşbirlikçiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 18 - Vahidettin'in Onayladığı İdamlar
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 19 - Fetvalar ve Vahidettin'in Sorumluluğu
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 20 - İstiklal Savaşı'nda Vahidettin İhaneti
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 21 - İstiklal Savaşı'ndaki Vahidettin Yalanları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 22 - İstiklal Savaşı'nda Vatan Haini Portresi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 23 - 25.000 Lira Verildiği İddiası
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 24 - Türk Milletine Olan Nefret
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 25 - Tarih Dergilerinin İddialarına Cevap
COMMENTS