Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı Bölüm 02 Atatürk Samsun'a Doğru BİR AN ÖNCE SAMSUNDAKİ TÜRK DİRENİŞİNİ KIRMAK ...
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
Bölüm
02
Atatürk Samsun'a Doğru
BİR AN ÖNCE
SAMSUNDAKİ TÜRK DİRENİŞİNİ KIRMAK GEREKİYORDU. BUNUN İÇİN TEK ÇIKAR YOL,
OLAĞANÜSTÜ YETKİLERLE, MUKTEDİR VE GÜVENİLİR BİR KUMANDANI SAMSUN'A
GÖNDERMEKTİ.
GİZLİCE
SİLAHLANDIRILMIŞ OLAN RUM EŞKIYASI İTİLAF DONANMASININ GELMESİYLE TAŞKINLIĞA BAŞLAMIŞLAR
ANCAK OLAYLAR TAM TERSİ BİR ŞEKİLDE ANLATILMAKTA TÜRKLERİN RUMLARA SALDIRDIĞI
SÖYLENMEKTEDİR.
İNGİLİZLER 9
MART'TA SAMSUN'A 200 ASKER, BİR MÜFREZE DE MERZİFON'A GÖNDERDİLER. ARTIK
OLAYLAR, BİRİ BİRİNİN SEBEBİ VE SONUCU OLARAK AKIP GİDECEKTİ. NİTEKİM SAMSUN'A
İNGİLİZ ASKERİNİN GELMESİ İLK TEPKİSİNİ ÇOK ÇABUK GÖSTERDİ. 17/18 MART GECESİ
ORADAKİ TÜRK BİRLİKLERİNDEN MAKİNELİ TÜFEK BÖLÜĞÜNE BAĞLI HAMDİ ADINDA BİR
TEĞMEN ASKERLERİNİ ALARAK DAĞA ÇIKTI.
TÜRK HALKININ
RUMLARA KARŞI SİLAHLANDIRILDIĞI HAKKINDA İNGİLİZ YÜKSEK KOMİSERLİĞİNİN VE
KARADENİZ ORDUSU BAŞKUMANDANLIĞININ BİTİP TÜKENMEYEN VE SON GÜNLERDE ARTAN
ŞİKÂYETLERİNİ TÜRK GENEL KURMAYININ ÖNLEMESİ GEREKİYORDU.
AKSİ TAKTİRDE
İNGİLİZLER SAMSUNA DAHA GÜÇLÜ BİR ORDU İLE ÇIKABİLİR ANADOLU İÇLERİNE
AKABİLİRDİ.
BİR AN ÖNCE
SAMSUNDAKİ TÜRK DİRENİŞİNİ KIRMAK GEREKİYORDU. BUNUN İÇİN TEK ÇIKAR YOL,
OLAĞANÜSTÜ YETKİLERLE, MUKTEDİR VE GÜVENİLİR BİR KUMANDANI SAMSUN'A
GÖNDERMEKTİ.
İŞTE MUSTAFA
KEMAL’İN SAMSUNA ÇIKIŞI İLE İLGİLİ OLAYLAR ZİNCİRİ BÖYLE BAŞLADI
ATATÜRK’ÜN SAMSUN’A ÇIKIŞI
ATATÜRK SAMSUNA
NEDEN GÖNDERİLDİ ? Bölüm 1
Fatih'in
İstanbul'u almasından sonra kıyıda bir miktar Rum azınlık kalmıştı. Etnik yapı,
savaş döneminde yaşanılan olaylar, Rum ve Ermenilerin nakledilmesi ve Pontusçu
eylemler bölgede büyük huzursuzluklara neden oluyorlardı. Dağa çıkmış ellinin
üzerinde çete vardı. Bunların çoğu Rum'du. [1] (Selek s. 205.)
Özellikle Bafra'daki on iki Rum köyünün 1500 genci bu amaçla silahlanmış
ve eşkıyalığa başlamışlardı. Çeteye katılanların sayısı 25.000'e ulaşmıştı. [2] (Tansel, I/96; M. Goloğlu - Erzurum Kongresi
(1966), s.10.) Bunlar, İstanbul'un işgâli ile birlikte Türk köylerine
saldırılar düzenlemişlerdi.
I. Ordu
Komutanı Nurettin Paşa'nın gözlemlerine göre Pontus örgütünün amacı, Yunanistan'ın
ikiz kardeşi olan Pontus Devletini kurmaktı. Çalışmalar Sivas ve Akdağmadeni'ne
dek genişletilmişti. Askersel olarak örgütlemiş bir "ordu"
kurulmuştu. Öğretmenler ve papazlar bu ordunun etkin elemanlarıydı. Örgütün
başına Trabzonlu Vasiliso Yuvanidis diye biri getirilmişti. Böylece Rum nüfus
arttırılmaya çalışılıyordu. Bu işler
Samsun Metropolit yardımcısı Eftimos Zilos'un yönetimindeydi. Büyük devletlerin
desteği sağlanmaya çalışılıyor, Vezirköprü ile Samsun arasındaki dağlarda
korunaklar oluşturuluyordu. Genel Savaşın bitiminde Yunan gemileri İstanbul'dan
Karadeniz'e açılınca destek olarak zamanın geldiğini sanıp Türk köylerine
saldırdılar. Böylece Anlaşık Devletlerin saldırıları kasıtlı olarak Rum
çetelerince Türk köylerine oluyordu.[3] (Aydemir
(1969), I/388; Dr. Selahi R.Sonyel - Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika
(1973),I/39.) Fakat aciz durumda
olan dönemin Osmanlı yönetimi olayın bu gerçek yüzünü açıklayamıyor ve
direnemiyordu. [4]( Baki Öz, Atatürk'ün Anadolu'ya
Gönderiliş Olayının İçyüz, Can Yayınları, 2. Baskı, s. 31-32.)
Bölgede bulunan
yabancı sermaye kuruluşları dahi Pontusçu Rumların art düşüncelerine katılıyor,
Rum çetelerinin kötülüklerini Türkler
yapmış gibi yayıyorlardı. Amerikan Tobacco Company (Tütün ortaklığı)'nin
11.01.1919'da Samsun yöresinde Türk köylerinin silahlandırıldığını duyurarak bu
karalama yarışına katılışı en bariz örneklerden biridir.[5]( Jaeschke, s.
103; Sarıhan (1982),I/91. Akt. Baki Öz, Age s. 32.)
Emperyalizmden gücünü alan
Pontusçu Rumlar ayrı bir devlet olma gayreti içerisinde Türk köylerine
saldırıyorlar yakıp yıkıyorlar ve eşkıyalık yapıyorlardı. Karadeniz Bölgesinde
toplanan Rum ileri gelenleri 23.2.1919'da Rum Karadeniz Cumhuriyeti'ni kurma
düşüncesiyle ve Binyatoğlu, Kolossi,
Theodis imzalarıyla bu isteklerini İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiserliği'ne
bildirdiler. [6] (Akşin, s. 310; Sarıhan
(1982),I/91.) Osmanlı devletinin çöküşü bu kesimlere ayrılma gücü
veriyordu. [7] (23 Temmuzda Trabzon Rum
Metropoliti Hrisantos, destek sağlayabilmek için Avrupa gezisine çıktı.
Trabzon'a İngiliz askerleri gönderilmesini, İngilizler'in yönetiminde yerli
jandarma birlikleri kurulmasını istiyordu. Parsi Barış Görüşmelerine Pontus
Devleti için birer muhtıra sundu. 18 Ekimde Batum'da Pontus Cumhuriyeti ilan
edildi. Avrupa'da yüz bulamayınca Hrisantos, uzlaşma önerdi. Ötede bir takım Pontus öncüleri Barış
görüşmelerine başvurup, Türk çetelerinin kıyımından söz ediyor, Avrupa'yı
kendilerine acındırmaya çalışıyorlardı. Bir yandan da Sovyetlerle ilişki
içerisine giriyor, yardımlarını sağlamaya çalışıyorlardı. Tarih boyunca
Osmanlılarca bakımsızlaştırıldıklarını ileri sürüyor, Kafkasya'dan Sinop'a dek
uzanan bölgede resmi dili Türkçe ve Rumca olan bağımsız bir Pontus Devleti
tasarlıyorlardı. Bu tasarıları onları
bölgenin sürekli huzursuzluk kaynağı yapmıştı. Avrupa desteğini sağlama peşinde
olan Pontusçular, Avrupa'da kurultaylar düzenliyorlardı. Amaç dünya kamuoyunu
yanlarına çekmekti. Marsilya toplantısında 1.500.000 Ortodoks Pontuslu Rum'un
korunması Anlaşık devletlerden istendi. Sonunda, bölgede "Türk kıyımının
sonunun geldiği" savunuluyor, muhtıralar veriliyordu. Helenizm dostu ünlü
İngiliz tarihçisi Arnold J. Toynbee dahi bu ileri sürülen istatistik ve
sınırları "Hayal ürünü" olarak görüyordu. Bu aşırı istekler bölgede huzursuzluklara
kaynaklık ettiğinden M. Kemal'in Anadolu'ya gönderilişine önemli ölçüde neden
olmuştu. )
(23 Temmuzda Trabzon Rum Metropoliti
Hrisantos, destek sağlayabilmek için Avrupa gezisine çıktı. Trabzon'a İngiliz
askerleri gönderilmesini, İngilizler'in yönetiminde yerli jandarma birlikleri
kurulmasını istiyordu. Parsi Barış Görüşmelerine Pontus Devleti için birer
muhtıra sundu. 18 Ekimde Batum'da Pontus Cumhuriyeti ilan edildi. Avrupa'da yüz
bulamayınca Hrisantos, uzlaşma önerdi.
Ötede bir takım Pontus öncüleri Barış görüşmelerine başvurup, Türk
çetelerinin kıyımından söz ediyor, Avrupa'yı kendilerine acındırmaya
çalışıyorlardı. Bir yandan da Sovyetlerle ilişki içerisine giriyor,
yardımlarını sağlamaya çalışıyorlardı. Tarih boyunca Osmanlılarca
bakımsızlaştırıldıklarını ileri sürüyor, Kafkasya'dan Sinop'a dek uzanan
bölgede resmi dili Türkçe ve Rumca olan bağımsız bir Pontus Devleti
tasarlıyorlardı. Bu tasarıları onları
bölgenin sürekli huzursuzluk kaynağı yapmıştı. Avrupa desteğini sağlama peşinde
olan Pontusçular, Avrupa'da kurultaylar düzenliyorlardı. Amaç dünya kamuoyunu
yanlarına çekmekti. Marsilya toplantısında 1.500.000 Ortodoks Pontuslu Rum'un
korunması Anlaşık devletlerden istendi. Sonunda, bölgede "Türk kıyımının
sonunun geldiği" savunuluyor, muhtıralar veriliyordu. Helenizm dostu ünlü
İngiliz tarihçisi Arnold J. Toynbee dahi bu ileri sürülen istatistik ve
sınırları "Hayal ürünü" olarak görüyordu. Bu aşırı istekler bölgede
huzursuzluklara kaynaklık ettiğinden M. Kemal'in Anadolu'ya gönderilişine
önemli ölçüde neden olmuştu.)
SAMSUN VE ÇEVRESİNDE YAŞANANLAR 1
Mondros Ateşkes
Antlaşması, Osmanlı Devleti'nde sıkıntılı bir dönemin de başlangıcı oldu.
Ateşkes hükümleri, işgalciler tarafından sık sık çiğnendiği gibi, uzun yıllar
Türklerin egemenliğinde kalmış bulunan azınlıklar da işgalcilerden cesaret
bularak kanunsuz eylemlerde bulunmaktan geri durmuyorlardı. Bu yüzden
azınlıkların yaşadıkları bölgelerde sık sık Türklere yönelik saldırgan
tutumların sergilendiği görülüyordu. Bu gelişmeler olurken İngilizler,
Anadolu'nun bazı bölgelerinde Türklerin, Rum ve Ermenilere yönelik saldırılarda bulundukları iddiasını
yürütmekteydiler.
Aynı sıkıntı
Samsun ve çevresinde bazı küçük bölgelerde yaşanmakta ancak yapay olarak
oluşturulan bu sorunlar kamuoyuna ve müttefiklere büyütülerek yansıtılmaktaydı.
Samsun,
strateji bakımından da büyük önem taşıyordu. Karadeniz'in güney kıyılarında,
orta Anadolu'ya açılan en rahat kapı şüphesiz Samsun limanı idi. Kuzeyden
Anadolu içerilerine sarkmak isteyenler için bu kapı elde bulundurulmalı veya en
azından güvenliği sağlanmalıydı. Henüz ne yapacağı bilinmeyen Enver Paşanın,
eğer Anadolu'ya geçmeye yeltenirse Samsun yolunu seçmesi ihtimali de
İngilizlerce gözden uzak tutulamazdı. [8]( Sabahattin
Selek, Age s. 206)
Osmanlı Harbiye
nezaretinin 30 Kasım 1918 tarihli şifre telgrafına göre, "Anadolu Kuzey
Kıyılarındaki Türk limanlarını ziyaret eden İngiliz ve Fransız harp gemileri,
Samsun'da mütareke hükümlerinin henüz uygulanmamış olduğunu ve Hıristiyanları
toptan öldürmek için Müslüman ahalinin silahlandırıldığını" bildirmeleri
üzerine, İngiliz ve Fransız fevkalade komiserleri şikâyette bulunmuşlardır.
Sinop'ta çıkan karışıklık dolayısıyla buraya da iki gemi gönderilmiştir. [9](9. ordunun 28
Aralık 1918 tarihli telgrafı, aynı kaynak.) 9. Ordu kumandanının kanaatince "İtilaf
subayları Rum ahalinin sözlerine kapılmaktadırlar. Samsun'da ve Batum'da vapur
bekleyen çok sayıda terhis erleri vardır.[10]( Tevfik
Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da 1919-1921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 88-90.) Ahalinin silahlandırılmış olduğu iddiası, Rum
çeteleri tarafından şikâyetlerini daha serbest yapabilmek için uydurulmuş bir
haberdir. Gizlice silahlandırılmış olan Rum eşkıyası itilaf donanmasının
gelmesiyle taşkınlığa başlamışlardır. Musul ve Irak bölgelerinden gelerek
Samsun'da toplanan Alman ve Avusturya askerleri de gitmek için gemi
beklemektedirler. [11] (İstanbul'da
kaydettiği Rumları, Trakya'ya, İzmir'e ve Karadeniz kıyılarına göndermektedir.
Fener patrikhanesi merkez komitesi de,
bu cemiyete yardım etmektedir." Tevfik Bıyıklıoğlu, Age s. 90.)
( 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa
da hükümete yolladığı 22 Mayıs 1919 tarihli raporunda, samsun'a çıktığı
günlerde bölgenin asayiş durumunu şu suretle tasvir etmektedir:
"Umumi harp seferberliğinin başlarında
Samsun livası içinde asker kaçaklarından ve Müslüman, ermeni ve rum
unsurlarından bir takım çeteler adi hırsızlık ve katl yaparlardı. Rum ve Ermeni
tehciri sırasında bu unsurlardan azılı çeteler siyasi bir mahiyet almış, Rus
istilası başlayınca Ruslar tarafından teşvik ve denizden takviye edilmiş, fakat
sık kovalama karşında tehlikeli bir hal almamıştı. Rus bozgunundan sonra
mütarekeye kadar şakavet devam etmiştir.
Mütarekeden sona, Yunanlılık emeli güden bütün Rumlar her yerde şımardılar.
Samsun havalisinde de Pontos hükümetini kurmak için birleştiler. Bütün rum
çeteleri bu maksat uğrunda, siyasi bir şekil aldı. Son zamanlarda Samsun
havalisindeki Rum nüfusunu arttırmak için Rusya'da ne adar Rum var ise buraya
getirilmesine çalışılmıştır. Bugün, Samsun havalisinde 40 kadar Rum çetesi
vardır. Buna karşılık Türk ahali, hükümet tarafından korunamadığından bazı Laz
çetelerini Trabzon havalisinden getirterek mal ve namuslarını muhafaza zorunda
kalmışlardır bu suretle 13 müslüman çetesi faaliyettedir. Hakiki durum budur.
Samsun'da nüfus ekseriyeti Rumlardadır. Bunlar hükümete arşı soğukturlar. Fakat
liva içinde ezici çoğunluk Türklerdedir". Yine Mustafa Keaml Paşanın 25
Haziran 1919 tarihli raporuna göre: "İstanbul'da, Galata'da, Minerva
hanının üçüncü ve dördüncü katlarında, Rum muhacir komisyonu gibi aldatıcı bir
ad altındaki Kordas yahut Etniki Eterya cemiyetinin bir şuebis de
çalışmaktadır. Bu vaziyet Yunanistandan gönderilen çeteleri ve İstanbul'da
kaydettiği Rumları, Trakya'ya, İzmir'e ve Karadeniz kıyılarına göndermektedir.
Fener patrikhanesi merkez komitesi de, bu
cemiyete yardım etmektedir”.)
İngilizler 9
Mart'ta Samsun'a 200 Asker, bir müfreze de Merzifon'a gönderdiler. Artık
olaylar, biri birinin sebebi ve sonucu olarak akıp gidecekti. Nitekim Samsun'a
İngiliz askerinin gelmesi ilk tepkisini çok çabuk gösterdi. 17/18 Mart gecesi
oradaki Türk birliklerinden makineli tüfek bölüğüne bağlı Hamdi adında bir
teğmen askerlerini alarak dağa çıktı.
Teğmen Hamdi
olayı, gerçekten Türkiye'nin geleceği açısından dikkate değer bir hadisedir. Bu
olay, milliyetçi, memleketçi Türk subay kadrosunun hazır olduğu bir davranışı
ifade ediyordu. İttihatçı bir hareketin başlamasından zaten kuşkulu bulunan
İngilizler ve hükümet bu küçük olaydan dolayı daha çok endişeye kapıldılar.
Zamanın Genel Kurmay Başkanı Fevzi Paşa'nın aşağıdaki sözleri bu endişeyi
belirtmektedir.
"Samsun’daki birliklerden bir makineli tüfek bölüğüne mensup Mülazim Hamdi Bey'in bir makineli tüfek ve bir miktar askerle dağa çıkarak Türk çetelere zahir olması işgal kuvvetleri kumandanını büsbütün şüpheye düşürmüştür. Erkânı Harbiyei Umumiye'ye memur olan İtilaf kuvvetlerinin irtibat zabitleri sık sık yanıma gelerek benden bu hususta tafsilat istiyorlardı." [12] (24 Aralık 1918'den 14 Mayıs 1919'a kadar Genel Kurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak'ın, bu günlere ait hatıraları 1948 Mayıs ayında Akın gazetesinde yayınlanmıştır.)
Bölgedeki
asayişsizlik ve Türk halkın Rumlara karşı silahlandırıldığı hakkında İngiliz
Yüksek Komiserliğinin ve Karadeniz Ordusu Başkumandanlığının bitip tükenmeyen
ve son günlerde artan şikayetlerini önlemek gerekiyordu.
Bunun için tek
çıkar yol, olağanüstü yetkilerle, muktedir ve güvenilir bir kumandanı Samsun'a
göndermekti. [13]( Sabahattin Selek, Age s. 206)
Bu sıralarda
Türk Genelkurmayı, muhtemel tehlikelere karşı orduyu hazır hale getirmek için
plân hazırlamakta ve bu maksatla Ordu Müfettişlikleri kurulmasını düşünmekte
idi.
Kaldırılan Ordu
Kumandanlıklarının yerini dolduracak olan bu Müfettişlikler, normal olarak
talim ve terbiye ile uğraşmaktan başka, ötede beride dağınık bulunan silah ve
cephaneyi depolarda toplayacak ve bölgelerinde asayiş ve inzibat
sağlayacaklardı.
İngiliz Kumandanlığı Kurmayı ile
bu hususta anlaşmaya varılmıştı.[14] (Fevzi Paşa
Akın Gazetesinde çıkan ve yukarıda sözü edilen hatıralarında bu hususa işaret
etmektedir. Üç ordu Müfettişliğinin kurulması, M. Kemal Paşanın 9. ordu Kıtaatı
Müfettişliğine tayininden sonra ve İngilizlerin bu tayinden kuşkulanması
üzerine hemen tahakkuk ettirilmiştir.)
O halde Samsun'a gönderilecek
kumandan bir ordu müfettişi olabilirdi. Hükümetin, İngiliz şikayetlerini önleme
çabası ile Genel Kurmayın Ordu Müfettişlikleri kurma yolundaki çalışmaları
böylece, şekil ve zaman bakımından birbirine uygun düşmüştü.
Mustafa Kemal'e
verilen görev Necip Fazıl'ın, Abdurrahman Dilipak'ın, Semiha Ayverdi'nin, Kadir
Mısırlıoğlu'nun Vehbi Vakkasoğlu'nun, Mevlanazade Rıfat'ın dediği gibi Milli
Mücadeleyi başlatması için değil, O'nun katkılarıyla Anadolu da Saltanatı ve
İstanbul Hükümetini İngilizlere karşı zor duruma sokacak bir kargaşanın veya
milli bir faaliyetin başlamasına engel olmaktı.
Mustafa
Kemâl'in Anadolu'ya atına atlayıp dağları aşarak değil de, 9.Ordu Müfettişi
olarak gidişinin hikayesi Samsun ve çevresinde meydana gelen olaylar sonucunda
akla gelmiş bir çözümdür.
Ancak bu
çözümde Mustafa Kemal adının ortaya atılmasının sebebi Ali Fuat Cebesoy, İsmail
Fazıl Paşa, Mehmet Ali Bey'dir. Mustafa
Kemal'in kendi çabaları da dikkate değer.
[1] Selek s. 205.
[2] Tansel, I/96;
M. Goloğlu - Erzurum Kongresi (1966), s.10.
[3] Aydemir
(1969), I/388; Dr. Selahi R.Sonyel - Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika
(1973),I/39.
[4] Baki Öz,
Atatürk'ün Anadolu'ya Gönderiliş Olayının İçyüz, Can Yayınları, 2. Baskı, s.
31-32.
[5] Jaeschke, s.
103; Sarıhan (1982),I/91. Akt. Baki Öz, Age s. 32.
[6] Akşin, s.
310; Sarıhan (1982),I/91.
[7] 23 Temmuzda Trabzon Rum Metropoliti
Hrisantos, destek sağlayabilmek için Avrupa gezisine çıktı. Trabzon'a İngiliz
askerleri gönderilmesini, İngilizler'in yönetiminde yerli jandarma birlikleri
kurulmasını istiyordu. Parsi Barış Görüşmelerine Pontus Devleti için birer
muhtıra sundu. 18 Ekimde Batum'da Pontus Cumhuriyeti ilan edildi. Avrupa'da yüz
bulamayınca Hrisantos, uzlaşma önerdi.
Ötede bir takım Pontus öncüleri Barış görüşmelerine başvurup, Türk
çetelerinin kıyımından söz ediyor, Avrupa'yı kendilerine acındırmaya çalışıyorlardı.
Bir yandan da Sovyetlerle ilişki içerisine giriyor, yardımlarını sağlamaya
çalışıyorlardı. Tarih boyunca Osmanlılarca bakımsızlaştırıldıklarını ileri
sürüyor, Kafkasya'dan Sinop'a dek uzanan bölgede resmi dili Türkçe ve Rumca
olan bağımsız bir Pontus Devleti tasarlıyorlardı. Bu tasarıları onları bölgenin sürekli
huzursuzluk kaynağı yapmıştı. Avrupa desteğini sağlama peşinde olan
Pontusçular, Avrupa'da kurultaylar düzenliyorlardı. Amaç dünya kamuoyunu
yanlarına çekmekti. Marsilya toplantısında 1.500.000 Ortodoks Pontuslu Rum'un
korunması Anlaşık devletlerden istendi. Sonunda, bölgede "Türk kıyımının
sonunun geldiği" savunuluyor, muhtıralar veriliyordu. Helenizm dostu ünlü
İngiliz tarihçisi Arnold J. Toynbee dahi bu ileri sürülen istatistik ve
sınırları "Hayal ürünü" olarak görüyordu. Bu aşırı istekler bölgede
huzursuzluklara kaynaklık ettiğinden M. Kemal'in Anadolu'ya gönderilişine
önemli ölçüde neden olmuştu.
[8] Sabahattin
Selek, Age s. 206
[9] 9. ordunun 28
Aralık 1918 tarihli telgrafı, aynı kaynak.
[10] Tevfik
Bıyıklıoğlu, Atatürk Anadolu'da 1919-1921, Kent Basımevi, Ekim 1981, s. 88-90.
[12] 24 Aralık
1918'den 14 Mayıs 1919'a kadar Genel Kurmay Başkanı olan Fevzi Çakmak'ın, bu
günlere ait hatıraları 1948 Mayıs ayında Akın gazetesinde yayınlanmıştır.
[13] Sabahattin Selek, Age s. 206
[14] Fevzi Paşa
Akın Gazetesinde çıkan ve yukarıda sözü edilen hatıralarında bu hususa işaret
etmektedir. Üç ordu Müfettişliğinin kurulması, M. Kemal Paşanın 9. ordu Kıtaatı
Müfettişliğine tayininden sonra ve İngilizlerin bu tayinden kuşkulanması
üzerine hemen tahakkuk ettirilmiştir.
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 01 - Hakikat Trenine Takılan Yalan Vagonları- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 02 - Atatürk Samsun'a Neden Gönderildi ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 03 - Mondros Türklerin Ölüm Fermanıydı !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 04 - Milletin Haklarını Kendisinin Araması
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 05 - İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 06 - İstiklal Savaşı Fikri Kazım Karabekir'den Mi Çıktı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 07 - İstiklal Savaşı'nda Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Bey
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 08 - Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Gönderilmesi Hazırlıkları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 09 - Mustafa Kemal'e Kimler Yardım Etti ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 10 - Verilen Talimatlar ve Alınan Yetkiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 11 - Damat Ferit Atatürk Görüşmesi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 12 - Ata Samsun'a Çıkıyor !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 13 - İstiklal Savaşı'nı Vahidettin'e Mal Etmek İstiyorlar ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 14 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 1
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 15 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 2
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 16 - Düzmece Nemrut Mustafa Paşa İdamları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 17 - İstiklal Savaşı'nda İstanbul Basını ve İşbirlikçiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 18 - Vahidettin'in Onayladığı İdamlar
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 19 - Fetvalar ve Vahidettin'in Sorumluluğu
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 20 - İstiklal Savaşı'nda Vahidettin İhaneti
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 21 - İstiklal Savaşı'ndaki Vahidettin Yalanları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 22 - İstiklal Savaşı'nda Vatan Haini Portresi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 23 - 25.000 Lira Verildiği İddiası
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 24 - Türk Milletine Olan Nefret
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 25 - Tarih Dergilerinin İddialarına Cevap
COMMENTS