ATATÜRK BÜYÜK BRİTANYA İMPARATORLUĞU'NU VE İNGİLİZ HÜKÜMETİNİ DİZE GETİRDİ. İNGİLİZ POLİTİKACILARININ SİYASİ HAYATLARINIDA BİTİRDİ. ...
ATATÜRK
BÜYÜK BRİTANYA İMPARATORLUĞU'NU VE İNGİLİZ HÜKÜMETİNİ DİZE GETİRDİ. İNGİLİZ
POLİTİKACILARININ SİYASİ HAYATLARINIDA BİTİRDİ.
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı
Önsöz
TÜRK MİLLETİ YÜZYILIN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK BİR SAVAŞ YAPMIŞTIR. BU ÖYLESİNE BİR SAVAŞTIR Kİ BAŞTAN SONA DESTANDIR VE TÜRK ÇOCUKLARININ MİLLİYETÇİLİK DUYGULARINI DORUĞA ÇIKARACAK BİR HADİSEDİR. BU NEDTÜRK MİLLETİ YÜZYILIN KADERİNİ DEĞİŞTİRECEK BİR SAVAŞ YAPMIŞTIR. BU ÖYLESİNE BİR SAVAŞTIR Kİ BAŞTAN SONA DESTANDIR VE TÜRK ÇOCUKLARININ MİLLİYETÇİLİK DUYGULARINI DORUĞA ÇIKARACAK BİR HADİSEDİR. BU NEDENLE …ENLE İÇİMİZDEKİ VATAN HAİNLERİ BU MUAZZAM ABİDEYİ KARA VE YALAN BİR TARİHMİŞ GİBİ GÖSTERMEYE ÇALIŞMIŞLARDIR. NİTEKİM BUNDA BAŞARILI OLUNMUŞ VE BU MİLLETİN AZİZ EVLATLARININ KAFASINA "ATATÜRK ASLINDA DANIŞIKLI BİR DÖVÜŞ YAPTI. BU İŞ BAŞINDAN İTİBAREN OYUNDU. ATATÜRK HALİFELİĞİ KALDIRMA KARŞILIĞI İNGİLİZLERLE ANLAŞIVERDİ DE BU İŞ ÖYLE BİTTİ" YALANI YERLEŞTİRİLMİŞTİR. TARİHİ BİLMEZSEK BÖYLE SAÇMA SAPAN ŞEYLERE İNANIRIZ.
Taner Ünal
Atatürk'ün
Samsun'a Çıkışı
Bölüm
01
Hakikat
Trenine Takılan Yalan Vagonları
Kadir Mısıroğlu
"Lozan Zafer mi Hezimet mi?"
ismini verdiği gerçek dışı hadiseler ve çoğu gerçeklerle bağdaşmayan olay ve
şahıslarla hazırladığı kitabında İstanbul'un işgali sırasında istihbarat
subaylığı yapan Armstrong isimli İngiliz yüzbaşının "Bozkurt" Kitabından faydalanmıştır.
Bu kitap baştan
sona bir yalanlar dizisidir. Ancak kitabın çevirisini yapan Peyami Safa'nın
Grey Wolf (Bozkurt) isimli kitabın 1. Cildinin önsözü yıllardır Türk
çocuklarının nasıl aldatıldığına en güzel örnektir.
Bakınız Peyami
Safa önsözde ne demiş:
"Bu eserde Atatürk'ün karakterine, hususi hayat ve davranışlarına ait oldukça doğru hükümler, başarılı tahlil ve tasvirler yok değildir. Bir bakıma kitabı değerlendiren, fakat hakikat aleyhine tehlikeli bir eser haline getiren de budur. Tehlikeli çünkü hakikat lokomotifinin peşine takılan bir sürü yalan ve iftira vagonu da, hakikat istikametinde yol almakta, aynı derecede doğru görünmek şansını kazanmaktadır. Kısacası tamamını doğru sanıp ciddiye alanı, yanlışlara sürükleyen, tuzaklarla dolu bir kitap."
Ne güzel bir
anlatım. "Hakikat trenine takılan
yalan vagonları" işte bugünkü sıkıntıların temelinde bu var. Düşman
öylesine programlı ve uyanık ki Türk çocuklarının bir bölümü milliyetsizlik
fikirleriyle milliyetçilik yaptığını sanırken diğer kısmı da emperyalistlerin
oyuncağı olarak ABD'nin müsaade ettiği ölçüde hareketle "Millicilik" yaptıklarını sanıyorlar. Bir kısım
gençliğimiz İslam maskesi takanların elinde milli benliğini kaybetmiş bir
vaziyette kendine sağlanan bir takım imkânlarla yuvarlanıp gidiyor!
Şevket
Süreyya'nın "Tek Adam"
isimli eserinde muğlâk bir şekilde bırakılan "Atatürk'ün Samsun'a gönderiliş" hadisesi, Atatürk'ün
hatıralarında da geçer. Ancak herhangi bir hatıratın veya tarihsel bir anlatımın
içerisinden bir bölümünü seçerek yayınlar bundan bir mana çıkarmaya yeltenirsek
Hakikat treninin peşine takılan yalan vagonlarıyla Atatürk'ü Samsun'a gönderen Vahdettin’miş
gibi bir mana çıkarılır.
Hatta Vatan
hainlerince tarih ters yüz edilerek Vahdettin ile Mustafa Kemal sürekli kıyas
konusu yapılır ve başarılar Vahdettin’e günahlar ise Atatürk'e mal edilir.
Türk düşmanları
elinden geleni yapacak, Türk çocuklarının beynini yıkayacak, Atatürk düşmanlığı
yapıyormuş gibi görünerek Türk milletine olan düşmanlıklarını ve kinlerini
kusacaklar üstelik bu kinlerine Türk çocuklarını da ortak edecekler, onlar her
şeyi söyleyecekler biz konuştuk mu ortalık karışmış olacak? Biz konuştuk mu
ortalık ayağa kalkacak “Aman hocam nasıl Osmanlı aleyhinde konuşursun”
denecek!!
Vahidettin’de
keşke en azından bir 2 Mahmut Olsaydı da bizde göklere çıkarsaydık..
Sevgili
arkadaşlarım düşman tüm Kaleleri teslim almış olanca hızıyla giderken biz halen
onların oyunlarına mı geleceğiz. Biz vatan hainlerine öldüğümüzde mi cevap
vereceğiz?
Bu memlekette binlerce insan sabahtan akşama
kadar televizyonlarda gazetelerde boy gösteriyor. Konuşulanların % 90'ı
Türkiye'nin aleyhinde!
Bu milleti, bu
vatanı dilim dilim satıyorlar. Türkiye ayaklarımızın altından kayıyor.
Teslimiyetçiliğini,
işbirlikçiliğini hatta bizzat teşvik ettiği Kutsal Fetva ve isyanlarla Türk'ün
varoluş kavgasını engellemek için Türk düşmanlarıyla iş birliği yapan hatta İngiliz'den
fazla İngilizcilik yaparak bir sürü masumun kanına giren Vahdettin’e İstiklal
Savaşını mal edenlerin Atatürk'e ve Türk Milletine yaptığı ihanetin boyutunu
düşünebiliyor musunuz?
Emperyalizmin
fikirlerini Türk milletine empozede araç olarak kullanan Basın ve yayın
kuruluşları televizyonlar vasıtasıyla
Manipülasyona tabi tutuluyor, hatta hipnotize ediliyoruz. Hatta
mankurtlaştırılmış (1) bir vaziyetteyiz.
Milletçe milli
şuurla ayağa kalkmalıyız. Tarihimizi en iyi bir şekilde öğrenerek buna
başlayabiliriz.
İNGİLİZLERLE
İŞBİRLİĞİ YAPANLARIN ATÜTÜRK İNGİLİZLERLE ANLAŞILIVERDİ” ŞEKLİNDEKİ AŞAĞILIK
YALANLARINA CEVAP
Türk milleti yüzyılın kaderini
değiştirecek bir savaş yapmıştır. Bu öylesine bir savaştır ki baştan sona
destandır ve Türk çocuklarının milliyetçilik duygularını doruğa çıkaracak bir
hadisedir. Bu nedenle içimizdeki vatan hainleri bu muazzam abideyi kara ve
yalan bir tarihmiş gibi göstermeye çalışmışlardır. Nitekim bunda başarılı
olunmuş ve bu milletin aziz evlatlarının kafasına "Atatürk aslında
danışıklı bir dövüş yaptı. Bu iş başından itibaren oyundu. Atatürk Halifeliği
kaldırma karşılığı İngilizlerle anlaşıverdi de bu iş öyle bitti" yalanı yerleştirilmiştir. Tarihi bilmezsek
böyle saçma sapan şeylere inanırız.
Atatürk
düşmanlarının Vahdettin’i korumak maksadıyla yaptıkları bütün faaliyetlerin
asıl sebebi Kurtuluş Savaşı'nı yok farz etmek, hatta utanmadan Vahidettin'e mâl
etmektir. Vatan'a ihanet edenler, işbirlikçiler, korkak ve meczuplar yalanla,
dolanla tarih ters yüz edilerek kahraman ilan edilir vatansever kahramanlar ise
hain olarak gösterilirse yarın bu ülkede milli faaliyet yapacak adam kalmaz.
Atatürk İzmir'i
aldıktan sonra bile İngiliz Parlamentosunda Bizans tahtına Yunan Kralının
getirilmesi görüşülüyordu. Mustafa Kemal Paşa Mudanya'da restleşirken İngiliz
hükümeti tehdit üzerine tehdit gönderiyordu ancak restleşmenin galibi Mustafa
Kemal oldu. İngiliz Parlamentosu gece gündüz çalıştı, ancak bir türlü tehdit
konusu yaptığı 450.000 askeri gemilere yükleyip tekrar Anadolu yollarına
çıkarmaya cesaret edemedi.
Neticede
Atatürk bileğinin hakkıyla Büyük Britanya İmparatorluğu'nu dize getirdi. Bu
dize geliş İngiliz emperyalizminin de sonu olduğu gibi İngiliz Hükümetinin ve politikacılarının da
siyasi hayatlarını bitirdi. Churchill 25 Yıl sonra İkinci dünya savaşı
sırasında politikaya dönebilirken, başbakan ve bütün bakanların siyasi hayatları
bir daha geri gelmemecesine bitti. Türklerin zaferi Büyük Britanya
İmparatorluğu'nun sonu oldu. İngiltere'nin en büyük sömürgesi Hindistan, yeni
bir uyanış dönemine girdi. Gandi halkına "bakınız işte İngilizler yenilmez
değil" dedi ve daha aktif eylemler
sergilediler. Neticede İngilizlerin bütün sömürgeleri birer birer
ayrıldılar.
İngiliz Hükümet
temsilcileri siyasi hayatlarını bitirmek için, Birleşik Krallık kendini imha
için mi Mustafa Kemal'le anlaştı? Kaldı ki 1916 yılında bütün Müslümanları
İngilizlere karşı savaşmaya davet eden Kutsal Fetva'ya Türklerin dışında icabet
eden olmamış bunun üzerine "Halifelik" konusu bir daha düşmanlar
tarafından dikkate bile alınmamıştı.
İngiliz
kaynaklarından o günlerde parlamentolarında cereyan eden hadiseleri, İngiliz
hükümetinin Mustafa Kemal gibi bir kahraman ve dâhinin önünde nasıl acze
düştüğünü, son kozlarına kadar oynadıktan sonra nasıl çekilmek mecburiyetinde
kaldıklarını (gönderilirken bile nasıl aşağılandıklarını kahkaha marşıyla nasıl
uğurlandıklarını) sonraki yazılarımızda detayları ile anlatarak Büyük Britanya
İmparatorluğunun başını çektiği emperyalizme karşı verilmiş destansı bir savaş
olan Kurtuluş Savaşımızın önemini bir defa daha hep birlikte idrak edeceğiz.
Kurtuluş
savaşını bu milletin yiğit evlatları kazandı. Bileğinin hakkıyla kazandı. Nasıl
Çanakkale'de düşmanı yendiysek Kurtuluş Savaşı'nda da Türk Milletinin azim ve
kararlılığı inancı, imanı dünyayı dize getirdi. Bunu hazmedemeyen Türk'e karşı
ırkçılık yapan vatan hainleri alt kimliklerini öne çıkarmayarak din maskesi
takmak suretiyle Kurtuluş Savaşı'nı yok farz eden saçma, sapan, yalanlarla
milletimizi aldattılar ve içerisinde petrol bulunmayan(!) etrafında petrol olan
bir sınırın bize verildiği iddiasını uydurdular. Bize ayrılan köşelerde ve
yazmakta olduğumuz kitaplarda bu iddiaların hepsinin cevabını birer birer
vereceğiz.
Atatürk'ün
kurtuluş savaşını başlatmasında bir basamak teşkil eden Samsuna çıkış
hadisesinde de muhtelif senaryolar uyduruldu ve tarih ters yüz edilerek:
"Atatürk'ü Vahidettin göndermiş, o göndermeseymiş Atatürk vatanı
kurtaramazmış!" denildi. Hatta utanmadan sanki Atatürk'ü keşfeden ve
İstiklal Savaşı yapması için Anadolu'ya gönderenin Vahidettin olduğu bu nedenle kazanılan
zaferin aslında Vahidettin'in eseri olduğu söylendi.
Mesela Nihal Atsız Mustafa Kemal'in "Teşkilat yapması için"
gönderildiğini, [1]( Türk Ülküsü s.86 ) Mevlanazede Rıfat Vahidettin'in
Atatürk'e "İhtiyati Kuvvet hazırlama" görevini gizli bir şekilde verdiğini [2] (Mevlanazade Rıfat Türkiye İnılabının
iç yüzü S.209) Semiha Ayverdi "Müdafaa mihraklarını kendi
etrafında toplaması ve bu hareketlerin İstanbul tarafından oluşturulacak
güçlerle destekleneceğini" [3] (Semiha Ayverdi Türk
tarihinde Osmanlı asırları) iddia eder. A. Dilipak ise
"Vahidettin'in Anadolu'daki Halk hareketini örgütlemek istediğini" [4]( A. Dilipak Cumhuriyete
Giden Yol s.34-35) H. Hüseyin Ceylan “Anadolu'nun kurtuluşu için
gönderdiğini[5] (Büyü Oyun 1. Cilt s.24) Kadir Mısıroğlu Sevr'i düzeltmesini temin edecek bir takım protesto hareketleri
için gönderildiğini,[6] (Lozan 1.c. s.106) Necip Fazıl ise Milletten gelen ayarlı göz korkutma planına
[1] Türk Ülküsü
s.86
[2] Mevlanazade
Rıfat Türkiye İnılabının iç yüzü S.209
[3] Semiha
Ayverdi Türk tarihinde Osmanlı asırları
[4] A. Dilipak Cumhuriyete
Giden Yol s.34-35
[5] Büyü Oyun 1.
Cilt s.24
[6] Lozan 1.c.
s.106
direnme[1] (Milletten
gelen ayarlı göz korkutma planına direnme ne demek?Böyle ayarlı bir direş le
galip devletler nasıl haziya gelecek acaba?) için.."[2] (Vahidüddin
s.161-162) söylüyorlar. Halbuki Samsun’a gönderiliş sebebi bu değildir.
Hakikat trenine
takılan yalan vagonlarını ortaya çıkarmak için derinlemesine ve bütün
incelikleriyle meseleyi ortaya koyuyoruz
.
.
Amacımız bu
konuda ortaya atılan bütün iddiaları ayrıntılarıyla cevaplamaktır. Önce Samsun’da neler olmuş onu inceleyelim.
UFUKTA PARLAYAN GÜNEŞ
19 Mayıs 1919 tarihi, Türk milleti için önemli bir
dönüm noktası, aynı zamanda yeni bir devrin de başlangıcı olmuştur. Mustafa
Kemal Atatürk, bu tarihte IX. (III) Ordu Kıtaları Müfettişliği görev ve
yetkileriyle Samsun'a çıkmış; Türk Milletinin içinde bulunduğu büyük sıkıntı ve
yoksulluklara rağmen, azimle Türk İstiklal Mücadelesini başlatmıştır.Bu
mücadele, aynı zamanda yeni devletin doğum sancılarını da beraberinde
getirmiştir. Nasıl ki gecenin en karanlık olduğu zaman şafak vaktinin, şafak
vakti ise her zaman aydınlığın müjdecisi olmuşsa, 1919 yılında Mustafa Kemal
Paşa'nın liderliğinde başlatılan Mili Mücadele hareketi de yeni devletin, yani
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin şafağı olmuştur.[3] (Zekeriya Türkmen, Mütareke Döneminde ordunun
Durumu ve Yeniden Yapılanması (1918-20), Ankara 2001, TTK Yay.,s.121 vd.)
Mustafa
Kemal'in görevi; ümidi sönmüş ve birliği parçalanmış bir millete evvela "Milli Birlik" şuurunu
vermek, Türk gençliğine iyi örnek olmayı millete aşılamaktı. İçerde sarayın
köhne yönetiminden, dışarıda yabancıların ordu ve donanmalarıyla yaptıkları
tazyikten kurtarılmış, bugün artık gerçek dost komşularla çevrili Türkiye ve
1923 Lozan Konferansının güler yüzlü manzarası ile o parçalanarak büyük küçük
herkes tarafından taksim edilmeye hazır ve galiplerin ayaklarında secdeye varan
eski Türkiye'sini kıyaslayabilen herkes, Mustafa Kemal Paşa'nın hedefine
varmakta ne derece başarılı olduğunu kolayca anlayacaktır. [4]( Charles H
Sherrıll, Bir Elçiden Gazi Mustafa Kemal, Tercüman 1001 Temel eser, s. 88-89)
Şimdi Mustafa
Kemal'in batıya doğru ilerlemesine gelelim: Mustafa Kemal ilerde sadece "Hakimiyet kayıtsız şartsız
milletindir" cümlesinden ibaret ve meydan okuyan bir hedefle ve buna
ek olarak da Yunanlıların İzmir'e çıkmış bulunmalarının yarattığı heyecanla,
milleti uyarmak ve Milli Birliği güçlendirmek için işe sarılıyordu.
Maddi eksikleri
ve yokluklar bir yana, yaygın hale gelmiş bulunan uyuşukluk ve ilgisizlik elem
vericiydi. Bu konuları burada teferruatıyla anlatacak değiliz. Ancak, bu
uyuşukluk ve ilgisizliğe karşı gelmek, en çetin mücadele adamlarının bile
cesaretini kıracak mahiyetteydi.
Mustafa Kemal,
hiç telaş göstermeksizin yavaş yavaş işe başlamış, her güne, geçen günün
sonuçlarını ekleyerek mücadelesini sürdürmüştü. Bu mücadeleyi sürdürürken, kâh
büyük gayenin yarım gönüllü ve inançsız taraftarlarına yapılacak işleri
anlatarak, kâh her geçen gün biraz daha artan taraftarlar arasında zaman zaman
ortaya çıkan kıskançlıkları uzlaştırarak, hiç dinlenmeksizin ve yorulmaksızın,
hep ilerlemişti…[5]( Charles H Sherrıll, Age s.
89-90.)
19 Mayıs’ta
Samsun'a çıkış Atatürk ve arkadaşlarının İstanbul'da verdiği mücadelenin bir
neticesidir. Bu mücadeleyi anlatmadan önce Mondros'un getirdiği neticeleri,
Atatürk'te istiklal fikrinin ne zaman doğduğunu özet olarak sunmakta yarar
görüyoruz.
(1) MANKURT
NEDİR
Binlerce
yıl önce Ortaasya'da kabileler arası savaşlarda esir düşenlerin ellerini kollarını
bağlayıp saçlarını bir güzel kazıtarak usturayla, saç diplerini çizip
kanatıyorlar, sonra bir deve kesip oldukça kalın olan boyun derisini çıkararak
esirlerin saçı kazınmış ve yarılmış başlarına sımsıkı geçiriyorlar: boyunlarına
da başlarını sağa sola oynatıp oraya buraya sürterek o deriyi başlarından
sıyıramasınlar diye tahta kalıplar geçirerek çöle bırakıyorlardı. Başlarına
geçirilmiş yaş deri yaralarla kaynaşıyor kızgın güneş altında kuruyup büzülen deri, başı mengene gibi öyle
bir sıkıştırıyor ki, esirin çıkmaya başlayan saçları dönüp yeniden başına
batıyor, beyin bu basınç altında değişime uğruyor, esirlerden çoğu sıcaktan ve
meydana gelen bu değişimden ölüyor, oracıkta gömülüyor, sağ kalıp belleklerini
yitirenler "Mankurt" adını alıyor, yedirilip, içirilip günlerce
bakılarak güçlendiriliyor ve yeterince güçlendirildikten sonra köle pazarlarına
götürüp satılıyorlar. Bunlara - belleği silinmiş olmayan diğer kölelerden ayırt
etmek için - "Mankurt" diyorlar. Köle pazarında belleksiz bir Mankurt,
belleği yerinde olan bir köleden on kat daha pahalıya alıcı bulurmuş. Çünkü
diğer köleler bellekleri yerinde olduğu için kendilerinin geçmişte köle
olmadıklarını, bir yurtları, bir yuvaları olduğunu, bir zamanlar özgür
olduklarını anımsıyor, özgürlüğün tadını unutamadıklarından ilk fırsata kaçıp
kurtulmaya kalkıyor. Bu Mankurt denilen kölelerse, bellekleri silindiği için,
geçmişlerini, bir zamanlar özgür olduklarını, bir yurtları, yuvaları, ana,
baba, çocukları olduğunu anımsamıyor, yitirdikleri bellekleriyle birlikte
özgürlüğün tadını unutmuş olduklarından kaçıp kurtulmaya hiç kalkışmıyor.
Köleyle Mankurt arasındaki ayrım, yani bellekli köle - belleksiz köle ayırımı,
bu yüzden çok önemli."Ama belleğimiz zorla silinmedi ki, işgale uğramadık,
esir düşmedik, kimse bizi saçlarımızı kazıyıp başımıza deriler geçirerek
çöllere sürmedi ki; 1980'den sonra nasıl Mankurtlaştırdılar bizi?"
Diyebilirsiniz? Orhon Yazıtları'nda
Mankurtlaştırmanın işkenceden başka bir yöntemi yazılı, Binbeşyüz yıl önce,
Çinliler, bol bol ipek, altın, gümüş vererek Mankurtlaştırıyorlarmış Türk
Beylerini. Kültigin taşa kazılı bildirisinde anlatıyor; Çin'liler ilk adımda
tatlı sözlerle vaadlere, parayla yaklaşıp öncelikle Türk beylerini tavlamış;
Çin'in pohpohladığı Türk Beyleri kendilerini Çin'li gibi görüp Türkçe olan
adlarını bile değiştirerek Çin Beylerinin Çince adlarını almaya başlamışlar;
Türkler, iş birlikçi Beylerin buyruğuyla elli yıl Çin boyunduruğunda
yaşamışlar. Sonra da Çin, Türk boylarını birbirine karşı kışkırtıp kendi
aralarında savaştırmaya başlamış. Halk bakmış ki, Çin'in sözüne uyan
Mankurtlaşmış beyleri yüzünden kırılmaktalar; ayılıp kendilerine gelmişler;
benim kendi ülkem vardı, ülkem hani; benim kendi devletim vardı, devletim hani,
diye homurdanıp baş kaldırmışlar; örgütlenip savaşarak kurtulmuşlar Çin
boyunduruğundan. Orhon yazılarında aynen böyle yazılı. "Beyler Mankurt
olmuş, halk köle."
[1] Milletten
gelen ayarlı göz korkutma planına direnme ne demek?Böyle ayarlı bir direş le
galip devletler nasıl haziya gelecek acaba?
[2] Vahidüddin
s.161-162
[3] Zekeriya
Türkmen, Mütareke Döneminde ordunun Durumu ve Yeniden Yapılanması (1918-20),
Ankara 2001, TTK Yay.,s.121 vd.
[4] Charles H
Sherrıll, Bir Elçiden Gazi Mustafa Kemal, Tercüman 1001 Temel eser, s. 88-89
[5] Charles H Sherrıll, Age s. 89-90.
Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 01 - Hakikat Trenine Takılan Yalan Vagonları- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 02 - Atatürk Samsun'a Neden Gönderildi ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 03 - Mondros Türklerin Ölüm Fermanıydı !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 04 - Milletin Haklarını Kendisinin Araması
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 05 - İstiklal Savaşı Fikri Atatürk'te Ne Zaman Başladı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 06 - İstiklal Savaşı Fikri Kazım Karabekir'den Mi Çıktı ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 07 - İstiklal Savaşı'nda Ali Fuat Cebesoy ve Mehmet Ali Bey
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 08 - Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'ya Gönderilmesi Hazırlıkları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 09 - Mustafa Kemal'e Kimler Yardım Etti ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 10 - Verilen Talimatlar ve Alınan Yetkiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 11 - Damat Ferit Atatürk Görüşmesi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 12 - Ata Samsun'a Çıkıyor !
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 13 - İstiklal Savaşı'nı Vahidettin'e Mal Etmek İstiyorlar ?
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 14 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 1
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 15 - Samsun'a Çıkış ile İlgili Gerçek Dışı İddialar 2
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 16 - Düzmece Nemrut Mustafa Paşa İdamları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 17 - İstiklal Savaşı'nda İstanbul Basını ve İşbirlikçiler
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 18 - Vahidettin'in Onayladığı İdamlar
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 19 - Fetvalar ve Vahidettin'in Sorumluluğu
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 20 - İstiklal Savaşı'nda Vahidettin İhaneti
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 21 - İstiklal Savaşı'ndaki Vahidettin Yalanları
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 22 - İstiklal Savaşı'nda Vatan Haini Portresi
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 23 - 25.000 Lira Verildiği İddiası
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 24 - Türk Milletine Olan Nefret
- Atatürk'ün Samsun'a Çıkışı 25 - Tarih Dergilerinin İddialarına Cevap
COMMENTS