Türkler Anadolu’da Türkler Anadolu'ya geldiklerinde Ne Alevi nede sünni idi. Halen Orta Asya inancını sürdüren Oğuz boyları dahi ...
Türkler Anadolu’da
Türkler Anadolu'ya geldiklerinde Ne Alevi nede sünni idi.
Halen Orta Asya inancını sürdüren Oğuz boyları dahi bulunmaktaydı.
Orta Asya gibi çok geniş bir alanda çok değişik siyasal ve
sosyo-ekonomik şartlarda yaşayan muhtelif Türk zümrelerinin İslâm’dan önce
kabul ettikleri dinler Fuad Köprülü ve V.V. Barthold ile Jean-Paul Roux
tarafından çok iyi incelenmiştir.
Türk İnancı
İslâm’ın ilk yüzyıllarda Türkler arasında kazandığı tarz ve
yorumların bu günkü algılanış biçimleri ile alakası yoktur.
Türkler tek tanrılı bir inanca sahiptir ve bu inanç sistemi
Türk Milletinin hücrelerine kadar işlemiştirBu sebeple İslam anlayışı
farklıdır.
2. “Tanrı” anlamını veren "Tengri" sözcüğü Oğuz
Kağan Destanı'nda ve Orhun Abidelerindeki metinlerde sadece teklik olarak
kullanılmıştır.
Eski metinlerin hiçbir yerinde “tanrılar” anlamında bir
kelime yoktur. Bu Türklerin tek tanrılı bir dine inandıklarına işaret
etmektedir.
Eski metinlerin hiçbir yerinde iptida
inançlardan, töslerden
veya putlardan bahsedilmediği gibi,Tengri sözcüğü Yüce veya Tanrı anlamındadır.
“Türk, Oğuz beyleri, milleti, işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti, ilini töreni kim bozabilecektir ?”
ifadesi
önemlidir.
Tengri kelimesi bu cümlelerde yaratıcı değil, bilkis gök (sema) anlamında kullanılarak
yaratılan (kılınan) özelliği göstermiştir
Oğuz Kağan Destanı'nda görülen kök tengri “yüce Tanrı”
ifadesinin değiştirilerek Gök Tanrı şeklinde kalıplaşmış olması ihtimali
kuvvetlidir.
Ayrıca “Gök Türk, Gök Oğuz” gibi ifadelerin de ses
özelliğiyle, bu kalıplaşmada rol oynadığı düşünülebilir.
Türklerin İslamiyet'ten önceki dini inançları hakkında, bugünkü inanç, gelenek göreneklerle ilgili yorumlara bakarak hüküm
vermek yanlıştır.
Konunun Derinliği
Bu konuda çok sayıda bilim adamı çok sayıda kitap
yazmıştır. Ancak hiç birisinde derinlik ve gerçeklik göremedik.
Gök Tengri dönemine ait inanç sistemi hakkında en
doğru bilgileri yine o dönemlerde Türkler tarafından yazılan eserlerden
alabiliriz.
Ancak bu eserleri bir bütün olarak ele almak, kelime
kelime incelemek ve ifadelerdeki manalara çok iyi nüfuz etmek gerekir.
Aksi taktirde yapılan iş metinlerin gramer olarak
günümüz Türkçesine aktarılmasından öteye gitmez.
Bu durumda kendi mazimizle ilgili böyle önemli
konularda yabancıların ileri sürdükleri senaryolar bizler için mihenk taşı
olmaya devam eder.
Değerli Arkadaşlarım Konuyu açıklayarak gidelim ki bu kadar
önemli bir konuda anlattıklarımızın bilimselliği olsun bu sebeple biraz sabır.
Tek Tanrı İnancı
Tek tanrı inancından, iman, ibadet, ahlak müesseseleriyle birlikte son din olan İslamiyet'i
anlamamalıyız Öncesi de vardır
Eğer Tek tanrı inancı sadece İslamiyet Hristiyanlık ve
Musevilikte vardır dersek İslamiyet'in
son din ve mükemmel din olma özelliği kalmaz.
Kitaber ve Yazıtlardaki Türk İnancı
Oğuz Kağan destanı ve Orhun Abideleri'ndeki metinlerde
görülen Türklerdeki tek tanrı inanca göre Tanrı mutlak yaratıcıdır:
“Üze kök tengri asra yagız yir kılındukda ikin ara kişi oglı kılınmış.”
“Üste gök (renk) (veya yüce/yüksek) sema, altta yağız yer yaratıldığında, ikisi arasında insan oğlu yaratılmış.”
Gerek Oğuz Kağan Destanı'ndan ve gerekse Orhun
Abidelerindeki metinlerde Allah inancının gerçekten mükemmel ifade edilişlerini
görüyoruz:
Ay kaganum, senge çaşgu bolsungıl tüzün, ay kaganum senge; türlük bolsungıl tüzün: negü kök tengri birdi tüşümde kiltürsün; tala turur yirni urugungga birtürsün.
"Ey kağanım, senin ömrün hoş olsun, .....Yüce Tanrı düşümde verdiğini hakikate çıkarsın Tanrı bütün dünyayı senin uruğuna bağışlasın.”
Tanrı sana yer vermek lûtfunda bulunmuş; ben sana başımı ve devletimi veriyorum; sana vergi veririm ve dostluktan çıkmam. dedi.”
Burada gördüğümüz bütün metinlerde Yerin, göğün ve evrenin
yaratıcısı tek bir Tanrı bulunmakta dualar dilekler o Yüce Tanrıya ait
olmaktadır.
Mesela
"Tengri küç birtük üçün kangım kagan süsi böri teg ermiş, yagısı koyn teg ermiş"
ifadesinde:
“Tanrı kuvvet verdiği için babam kağanın askeri kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş.”
denilmekte Yüce ve tek Tanrı'dan bahsedilmektedir.
"Tengri yarlıkaduk üçün illigig ilsiretmiş, kaganlıgıg kagansıratmış, yagıg baz kılmış, tizligig sökürmiş, başlıgıg yükündürmiş"
ifadesinde:
“Tanrı lütfettiği için illiyi ilsizletmiş, kağanlıyı kağansızlatmış, düşmanı tâbi kılmış, dizliye diz çöktürmüş, başlıya baş eğdirmiş.”
*-*
"Tengri yarlıkaduk üçün özüm olurtukuma tört bulungdakı budunug itdim, yaratdım i. kıldım"
ifadesindeki Tanrı inancı bu günden
farksızdır.
"TANRI BUYURDUĞU İÇİN KENDİM OTURDUĞUMDA DÖRT TARAFTAKİ MİLLETİ DÜZENE SOKTUM VE TERTİPLEDİM KILDIM"
işte Türk inancı budur..
Süsi üç bing ermiş. Biz iki bing ertimiz. Süngüşdümüz. Tengri yarlıkadı, yanydımız.
Bu ifade yüksek bir inancın ve nezaketin ifadesidir.
ASKERİ ÜÇ BİN İMİŞ. BİZ İKİ BİN İDİK. SAVAŞTIK. TANRI LÛTFETTİ, DAĞITTIK.
Türkler İslamiyet öncesi işte böyle yüksek bir inanca malikti.
"Tengri yarlıkaduk üçün öküş tiyin korkmadımız, süngüşdümüz.
TANRI LÛTFETTİĞİ İÇİN, ÇOK DİYE KORKMADIK, SAVAŞTIK."
"İnim Kül Tigin kergek boldı. Özüm sakındım. Körür közüm körmez teg, bilir biligim bilmez teg boldı”
"Özüm sakındım. Öd tengri yaşar. Kişi oglı kop ölgeli törümiş. Ança sakındım. Közde yaş kelser tıda köngülte sıgıt kelser yanduru sakındım"
“Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti. Kendim düşünceye daldım. Görür gözüm görmez gibi, bilir aklım bilmez gibi oldu"
Kendim düşünceye daldım. Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş. Öyle düşünceye daldım.
"Gözden yaş gelse mani olarak, gönülden ağlamak gelse geri çevirerek düşünceye daldım. Müthiş düşünceye daldım"
Değerli Arkadaşlarım, Bu ifadedeki
“Zamanı Tanrı yaşar. İnsanoğlu hep ölmek için türemiş”
sözü
Allah'ın Yüceliğini o kadar güzel anlatıyor.
Oğuz Kağan da çocuklarına vasiyetinde;
"Ay oğullar, köp men aşdum, uruşgular köp men kördüm; çıda bile ok köp atdum, aygır birle köp yürüdüm, düşmanlarını ıglagurdum, dostlarumnı men kültürdüm, kök tengrige men ötedim; senlerge bire men yurdum."
derken anlayış bu günden farklı değil.
Oğuz Kağan:
"Ey oğullarım, ben çok aştım; çok vuruşmalar gördüm; çok kargı ve çok ok attım; atla çok yürüdüm; düşmanları ağlattım; dostlarımı güldürdüm. BEN YÜCE TANRI'YA (BORCUMU) ÖDEDİM. Şimdi yurdumu size veriyorum.”
diyor. Bu deyiş çok önemlidir.
BURADA GÖRDÜĞÜMÜZ TANRI'YA ÖDENMESİ GEREKEN BORÇ TELAKKİSİ,
İSLMİYET'TEN ÖNCEKİ TÜRKLERDE
AHİRET İNANCI
BULUNDUĞUNUN BİR
İŞARETİDİR.
Türkler de sanki diğer milletler gibi puta tapan bir
milletmiş gibi gösteriliyor bunların hepsi yanlıştır.
Türkler Yüksek kültürlü bir millettir bunda en önemli
faktörlerden biriside Tek Tanrılı yüksek bir inanca sahip olmalarıdır.
Çoğu deyişleri incelediğinizde hayretler içerisinde
kalıyorsunuz Acaba Türklerinde bir Peygamberi mi vardı diyorsunuz.
Kangım kagan uçdukda özüm sekiz yaşında kaltım
“Babam kağan uçtuğunda kendim sekiz yaşında kaldm"
Bu deyiş Türklerin Cennet inancı ile
ilgili.
Divanü Lügati't Türk'te “uçmak” ve “cennet” anlamları Divanı
Hikmet'te, Dede Korkut'ta ve Yunus Emre'de birlikte kullanılmıştır.
Türk edebiyatına ait birçok eserde Uçmak “cennet” anlamında
kullanılmıştır , bu tabirin bu gün bile kullanılması milli hafıza ile
ilgilidir.
Uçmak kelimesinin Cennet anlamında kullanıldığı
Orhun Abidelerinin yazıldığı dönemlerde, Türklerde ahiret inancı olduğunu
göstermektedir.
Yer - Su
"Türk Tengrisi ıduk yiri subı ança itmiş erinç. Türk budun yok bolmazun tiyin budun bolçun tiyin kangım "İltiriş Kaganıg ögüm İlbilge Katunug tengri töpüsinde tutup yügerü kötürti erinç"
ifadesi de bu güne
kadar öne sürülen tezleri çürütmektedir.
Yukarıda:
"TÜRK TANRISI, MUKADDES YERİ, SUYU ÖYLE TANZİM ETMİŞTİR. TÜRK MİLLETİ YOK OLMASIN DİYE, MİLLET OLSUN DİYE BABAM İLTİRİŞ KAĞANI, ANNEM İLBİLGE HATUNU, TANRI, TEPESİNDEN TUTUP YUKARI KALDIRMIŞTIR."
Görüldüğü gibi yer ve su kelimeleri ruh veya Tanrı ismi
olarak kullanılmamştır. Bilakis her
ikisininde yaratılmış
olduğundan bahsedilmiştir.
Peki metinlerde yer ve su kelimelerine bu kadar önem
verilmesinin sebebi nedir? Yer ve su insanın yaşayablmesi için vazgeçilmez iki
unsurdur
Oğuzlar
Türkler gerek Oğuz Kağan döneminde ve gerekse Orhun
Abideleri döneminde tek tanrıya, yüce Tanrı'ya inanıyorlardı.
Çocuklarına Gün, Ay, Yıldız; Gök, Dağ, Deniz isimlerini
koyarak hedefini belirleyen, güneş bayrak, gök kurıkan diyen daha sonra da bu
hedefi gerçekleştrmek üzere dünyayı fethe çıkan,Tanrı'ya karşı ödenmesi gereken
borç telakki eden zihniyetten söz ediyoruz.
Bu zihniyet Avrupayı ezerek geçen Atilla'nın Çin seferinde
ölen Timur'un,Bizans'ı alarak Roma'ya yürümeye hazırlanan Fatih'in zihniyetidir
Türk Tanrısı
Değerli Arkadaşlarım Madem konuya girdik bu konuda daha çok
şeyler söyleriz anlatırız ancak bunları blogda yazıp anlatalım.
Gerek Anadolu'da gerekse Maveraünnehir Horasan Mezapotamya
Suriye Irak Harzem Kaşgar Kafkaslar balkanlar Doğu Avrupa Güney Rusya 'da
Türklerin kurduğu sayısız devlette asıl inanç sistemi her zaman Türk Tanrısı
Kök Tengri "Yerin göğün yereticisi Yüce Allah' inancı hakimdir.
Türkler disiplinli bir hayat ve toplum düzenleri sebebiyle
“Tek Tanrı” düşüncesine çok erken çağlarda erişmişlerdir.
Türkün başı gökteydi. Onun zihnini yoran ve kalbini dolduran
tek şey, üzerini kaplayan sonsuz mavilikti.
Sonsuz göğün tek rengi ve tek kubbesi onun düşüncelerini
birleştiren ve tek amaca yönelten önemli bir sebepti. Alemin bir yaratıcısı
vardı.
Tek tanrılı dinler, ancak yüksek içtimai seviyeye erişmiş
milletlerde görülmektedir. İnanç ve düşüncelerdeki birlik toplumda dirlik
getirmiştir.
Bir Milletin yüksek kültür seviyesine ulaşmasında geçen
süreçte Tek tanrı inancı insan düşüncesinin erişebileceği en son merhaledir.
Türkler, tarih sahnesine çıkmalarını müteakiben tefekkür ve
inancın,varlıkların idamesinde hayati bir
faktör olduğunun idrakinde olmuşlardır.
Hun imparatorlarına özellikle Mete'ye “ Kök Tengri'nin tahta
çıkardığı Tanrı Kut'u Tanhu” denmiştir.
Kitabelerde bütün kainatı yaratan, bütün varlıkların üstünde
bir güç olan bütün kainatın yaratıcısı ve sahibi tek bir Tanrı'dan bahsedilir.
Bu kitabeler'de Tanrılardan değil, sadece Tanrı'dan söz
eder. Bu Tanrı Türk Tanrısı olarak belirlenir.
Türk Tanrı anlayışında kutsal evliliğe rastlanmaz. Türk
Tanrısı, Asur, Babil, Yunan, Roma Tanrıları gibi Tanrıçalarla evlenmezler.
Gökte bir güneş olduğu gibi yerde de bir kağan olmalıydı
Tanrı tarafından gönderilmiş Büyük Göktürklerin Kağanı” ifadesi bu inancı
gösterir.
Eski Türklerde kurt saygı duyulmasına rağmen tapılmamıştır.
Ayrıca kurdun totemizmle ilgisi olsaydı avlama yasağının olması gerekirdi.
Eski Türklerde su hava ağaç hayvan ve diğer totemist
karakterlere bağlanan putperest bir dinin varlığını da kabul etmek hiç mümkün
değildir.
Eski Türklerde mezarlara dikilen balballar, atalara saygıyı
esas olan bir inançtan kaynaklanmaktadır.
Ayrıca eski Türk inancında puta tapıcılık olmadığı için
putları, muhafaza ve tazim maksadı ile yapılan tapınak adeti de yoktur.
İbni Fadlan‟ın Oğuzlar arasında yaptığı müşahadelerinde
Oğuzlar başlarını göğe kaldırarak: bir Tengri demektedirler, der.
İslamiyet‟te Tanrı anlayışı zamandan ve mekandan münezzeh
olmasına rağmen bugün de Tanrı mekanının gök yüzüymüş gibi göğe bakmamız
geçmişten günümüze kadar devam eden Milli hafızamızda yer alan inanç ve ibadet
uygulamaları olarak hepimizce yaşanmaktadır.
Kültür Öğeleri
Değerli Arkadaşlarım Türklerin binlerce yıl öncesinden gelen
Tek Tanrı inancı diğer bütün milletlere karşı daha yüksek bir kültür ögesidir.
Türklerin bir diğer üstünlüğü ise bütün toplumlara göre
kıyas kabil etmeyecek derecede Yüksek bir ahlaka sahip bulunmalarıdır.
Türklerde yalancılık iftira hile ve akla gelebilecek tüm
kötü haslet ve davranışlar kesinlikle bulunmazdı.
Türklerde Kadın saygı görür evin temel diğeri olarak kabul
edilir Erkek kadınına danışmadan karar veremezdi.
Her Türk'ün bilmesi gerekenlein bir bölümü çok güzel bir anlatımla sunulmuş. Sağolun!
Ercüment Rakap