Toplum Mühendisliği Değerli Arkadaşlarım Türk kültürünün pek çok etnik azınlığın kültürlerinin bir toplamı olduğu ilginç bir toplum m...
Toplum Mühendisliği
Değerli Arkadaşlarım Türk kültürünün pek çok etnik azınlığın
kültürlerinin bir toplamı olduğu ilginç bir toplum mühendisliğiyle yayılıyor.
Cumhuriyetin“Türk Milleti”ne dayanan kuruluş felsefesi ve
anlayışı- üniter yapısı sözde bir demokrasinin pençesinde yok olmak üzeredir.
Türkiye Cumhuriyeti üzerinde etnik parçalarına ayrılıp
bölünme planları yapılıyor. Etnik terör Etnik bölücülük ve ayrılıkçılık
zirvededir.
Biraz önce onaylanan yasayla Devletin üniter yapısından vazgeçiliyor.
Cumhuriyet devleti yıkıcılığı merhale kazanıyor.
Türklük kimliği etnik unsurlarına bölünerek Türk Kimliği
etnik unsur seviyesine indirilerek Türk 'e dayalı devlet sonlandırılmak
isteniyor.
Batının Türkiye üzerindeki emelleri basit bir
böl-parçala-yönet anlayışı değildir. Batı Türkiye’yi “bölmek” değil, “yok
etmek” istemektedir.
Türkiye’de uygulanmak istenen plan örneğin Araplar’da
uygulanandan farklıdır. Tek bir Arap milleti 22 farklı devlete “bölünmüştür.
Anadolu’da Yapılmak İstenenler
Marmara Bölgesi’nde Büyük Yunanistan, Karadeniz’de Pontus,
Güneydoğu’da Kürdistan, Doğu Anadolu ve Doğu Akdeniz’de Ermenistan kurulacaktır.
İç Anadolu’da Kapadokya Devleti adı altında bir Rum
Cumhuriyeti kurulması bile planlanmaktadır. Bütün bu planlarda Türk'e yer
yoktur.
Türkler’i soy kırıma uğratmadan kovmadan ne Ermenistan veya
Kürdistan kurulabilir, ne de Yunanistan Ege Bölgesi’ni ele geçirebilir.
Anadolu 1000 yıllık süreçte tamamen Türkleşmiştir.
Anadolu’da Ermeni ve Rumların çoğunlukta olduğu tek bir belde bile
bulunmamaktadır.
İddialar Çürük
Azınlık olarak belirtilen etnik unsurların iddiaları
çürüktür Anadolu’da bir Ermeni Krallığı Bir Pontus ya da Bizans İmparatorluğu
olmuştur.
Ancak diğer etnik unsurlara - dayanan bir krallık, hatta uç
beyliği veya dört beş evden oluşan bir muhtariyet bile bulamazsınız.
Batının Türkleri Anadolu’dan atma planı, Mustafa Kemal’le
birlikte kesintiye uğramıştı. Ancak Türksüz Anadolu BB ile yeniden ön plana
çıktı.
Bu planın bir kaç aşaması bulunuyor. İlk aşama devletin
üniter yapısını bozmak oluşturuyor. Türk kimliği etnik unsurlarına
ayrıştırılıyor.
Uydurulan Unsurlar
Emperyalistler 1840’larden itibaren Anadoluyu kolejlerle
donattılar Kürtleşme ve yeni bir Ermeni ve Kürt kimliği oluşturma çabasına
girdiler.
Yapılan tüm çalışmalara rağmen Kürt kimliği oluşturamadılar
çünkü Kürt kimliğine ait bir edebiyat, yazılı bir kültür kalıntısı
bulunamamıştı.
Kürt kimliğine ait bir tarih yoktur. Kürt tarih yalancıları
tarihten silinmiş milletlerin Kürtlerin ön atası olabileceğini uydurmuşlardır.
Kürtçülük silahı Sevr’de tutmadı. Ancak son 40 yıldır yine
emperyalizmin himayesinde, emperyalizmin teşvikiyle bir “Kürt Sorunu”
yaratıldı.
Batı, Sevr Haritası’nı hayata geçirememişti. Kurtuluş Savaşı
ve ardından gelen milletleşme süreci, Sevr’i yırtıp tarihin çöplüğüne attı.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Tam Bağımsız Milli devlet
özelliğini kaybettiği ölçüde Batı, Sevr’i yeniden gündemine getiriyor ve
dayatıyor.
Sevr Dayatmaları
Ermenistan da Türkiye’nin doğusunda kurulmak istenen bir
diğer Hıristiyan devlettir. Ermeniler, 1850’lerden beri Batının taşeronudur.
Sevr, Osmanlı Devletinin bir devlet olarak yaşamasına ve
devamına imkân bırakmıyor, Türkleri esarete mahkûm ediyordu.
Lozan Barış Antlaşması ise, Türk milletine hürriyet ve
yükselme imkânları sağlamakla beraber onu şerefli bir mevki temin ediyordu.
Sevr'i imzalayanların Sevr'in gerçekleşmesi için İngilizlerle
iş birliği yapanların daha sonra Lozan aleyhinde konuşması inandırıcı değildir.
Kerkük ve Türkmenler
Irak'ın kuzeyinde sadece Banzani ve Yahudi Kürtler yaşamıyor.
Oğuzların hiç bozulmamış boylarından 4 Milyona yakın Türk kardeşimiz yaşıyor.
Türk Milletine defalarca ihanet etmiş binlerce Türk'ü
acımasızca katletmiş Türkiyeyi parçalamak için uğraşan bir haini misafir
etmektedir !!!
Türkiye’nin bir karış ötedeki Türkmenler’le ilgilenmeyişi,
Kafkaslar’da, Türkistan’da ve Avrupa da yaşadığımız bozgunun en mühim sebebidir.
1918 yılından sonra Irak'ta yaşayan Türklerin, bizimle kan
ve kültür bağlarını unutturmak için 'Türkmen' olarak isimlendirilmişledir.
1924, 1926, 1934 ve 1946’da katliama uğrayan Irak
Türkmenleri,1959 Temmuz’unda ise üç gün üç gece boyunca Türk oldukları için yok
edildiler!
14 Temmuz 1958'de General Abdülkerim Kasım ve Yarbay
Abdüsselâm Arif ihtilal yaparak krallık idaresine son verdiler.
General Kasım ve iAbdüsselâm Ârif, Irak Türklerinin, Irak'ı
meydana getiren üç aslî unsurdan biri olarak kabul ettiklerini açıkladılar.
Fakat bu gerçek, yeni Irak Anayasası'na intikal ettirilmedi.
Yeni anayasada; 'Araplar ve Kürtler, Irak'ın aslî unsurlarıdır.' Deniliyordu.
Kürtler, Kerkük'te plânlı taşkınlıklar düzenliyorlardı.
Türklere ait Beşir Gazetesi kapatıldı. Yazı işleri müdürü,ve başyazarı
tutuklandı.
Türkler arasında sevilen-sivrilen pek çok kişi tutuklandı.
Daha sonra Türkçe konuşmak bile tutuklama sebebi hâline getirildi.
14 Temmuz 1959 Katliamı
14 Temmuz 1959:günü ihtilâlin birinci yıldönümü kutlama
şenlikleri yapılmaktaydı birden Türkler aleyhine slogan vae protestolar başladı.
Kısa bir süre sonra da miting, silahsız Türk erkeklerinin,
çocuk ve kadınlarının katliamına dönüştü. Katliam, 3 gün 3 gece sürdü.
Evlerine kapanan Türkler, silâhlı askerler marifetiyle
toplanarak Kerkük Garnizonu'na götürüldü Sözde yargılanacaklardı.
Garnizondaki sözde halk mahkemeleri, beş-on dakika süren
yargılamalardan sonra idam kararı veriyor; karar, anında infaz ediliyordu.
Evlerinden çıkmak istemeyenler, azıcık direnenler ise hemen
oracıkta, süngü ve dipçik darbeleriyle öldürülüyorlardı.
Türklere ait insansız evler ve dükkanlar önce yağmalanıyor,
sonra da ateşe veriliyordu.Türkler günlerce tam bir dehşet ortamında kaldılar.
İnsanlık tarihinin yaşadığı en büyük ve en feci katliam
olayı; Ankara, Londra, Şam, Kahire ve Beyrut radyolarında bildirilerle kınandı.
İngiliz Dönemindeki Direniş - 4 Mayıs 1924 Katliamları
Bu katliam Türklerin yaşadığı ilk katliam değildi İlk
Katliamı İngilizler yapmışlardı İngiliz İşgalinde Türklere uygulanan baskılar
artmıştı.
Türkler direnişe geçtiler Haziran 1920'de Rumeyse şehrinde
başlayan protesto hareketleri, 4 Temmuz 1920'de bir ayaklanma hareketine
dönüştü.
Ağustos sonlarına gelindiğinde İngiliz askerî birlikleri,
eğitimsiz ve silâhsız direnişçileri kontrol altına almıştı.
Halk, Karaçuk Dağı eteklerine sığındı. Üç ay devam eden
pasif savunma sırasında çok kişi öldü. Telafer şehri bombalandı,.
Teslim olan halkın pek çoğu tutuklandı.Birçoğuna işkence
yapıldı,bir kısmı öldürüldü Sürgün edileli.Türkmenler bu olayda 8420 şehit
verdiler.
Bu olay, Irak tarihine Kaça Kaç Yılı olarak geçti. Kaça Kaç
Yılı, Telafer Türklerinin şanlı bir kahramanlık destanıdır.
4 Mayıs 1924 Günü Kerkük'te Asuri askerler,Sivil halkın
üzerine rast gele ateş açarak 200 Türk'ü öldürdüler Yaralı sayısı ise 54'tür. ,
Bu öldürmeler keyfi olarak çeşitli şekillerde devam etti
1925 yılından itibaren Türklere Araplık şuuru aşılanma gayretine girildi.
12 Temmuz 1946 Kerkük'te petrol şirketinde çalışan Türk
işçiler çalışma şartlarının iyileştirilmesi için şirket yöneticilerine
başvurdular.
Türkler İstekleri kabul edilmeyince Gâvurbağı denilen yerde,
protesto toplantısı düzenlediler. 4 Temmuz günü polis, göstericileri tutukladı.
Tutuklamalar ve gösteriler devam ediyordu. 12 Temmuz günü
Halka ateş açıldı. İçlerinde bir kadın ve bir çocuğun bulunduğu 20 kişi
öldürüldü.
Irak Türklerine yapılan zulüm ve katliamları geniş bir
şekilde yarın analatacağız özetlersek Birçok Türkmen genci kurşuna dizildi. Birçok
Türkmen zindanlarda Yıllarca Türk olmadığını söylemesi için işkence ile iskelet
haline getirildi. Türkmen köyleri yakılıp yıkıldı.
1971 Mart Göçü
1971 Mart’ındaki göç sırasında ise özellikle Altınköprü ve Kerkük’te
yüzlerce Türkmen bir soruşturmaya dahi tabi tutulmadan katledildi!
Acıdır ama hafızalarımızı tazelemek için yazalım Türkiye’yi
yönetenler özetleye geldiğimiz bütün katliamlar karşısında sadece susmuşlardır!
Kerkük Davası
Bu konuda birlikte geniş çalışmalarımız olan Dr Nefi Demirci(solda)(sağda Taner Ünal) kendinini Kerkük davasına adamış bir büyüğümüzdür.
1959 Katliamı Sırasında Yaşananlar
1959 katliamında Barzani’nin adamları Türkmenleri; boyunlarına
geçirdikleri ilmiğin ucunu katır terkisine bağlayıp, yerde
sürüklemişlerdir
Barzaninin adamları Türkmenleri, kurşunlamak, satırla doğramak, kazma
ile kafasını parçalamak ve ipe çekmek suretiyle katletmişlerdir.
Bu kanlı cinayetler sürerken Ankara Radyosu Kerkük petrollerindeki
İngiliz işçi ve teknisyenlerinin emniyet altında olduklarını söylüyordu.
Daha sonra da Erbakan, bile Saddam’ın astırıp kurşuna dizdirdiği Kardeşlerimizin “terörist” olduğunu söyleyecekti.
Arkadaşımız Sadun Köprülü de sayın Süleyman Demirel’in
Kerkük’eteşriflerinde“Ağam Süleyman, paşam türküsünü söylediği
içinmahkum edilecektir.
Müebbete mahkum edilen Sadun Köprülü 17 yıl işkence altında kalacak yine de "Ben Türk değilim"demeyecektir.
Müebbete mahkum edilen Sadun Köprülü (sağda) 17 yıl işkence altında kalacak yine de "Ben Türk değilim"demeyecektir.
Kerkük Türkiye için bir kanayan yaradır. Bu olanlar, Türkiye’yi yönetenlerin 75 yıldır duyarsız olmasının neticesidir.
Sadun Köprülü anlatıyor (İzletide).
Kerkük Davası'nda Seyirci Kaldığımız Durumlar
Atatürk'ün ölümünden sonra orada yaşayan Türkmenler hep tecavüzün hep zulmün altında kalmıştır.
Araplar "Sen Osmanlının devamısın, sen Türksün, Türkçe konuşuyorsun"
Bunu kabul etmeyiz diyerek Kerküklü kardeşlerimize zulüm yaptılar.
Barzani ve Talabani Yahudi Kürtlerinin Güneydoğu ile soy bağı yoktur.
Bunlar Kerküklü kardeşlerimizin can düşmanlarıdır ve çok zalimdirler.
Irakta ki kardeşlerimiz bu zalimlerin zulmüne uğrarken Türkiye zalimleri
taltif ediyor birinci sınıf ağırlıyor Az zulüm yaptın der gibi !
Amerika daha Irak'a ayak bastığı gün Musul ve Kerkük'te Türk nüfus ve
tapu dairelerini Kürtlere talan ettirdi. Türkiye bunu seyretti.
Amerika Irak ordusunun dağılırken bıraktığı silahları Kürtlere verdi.
Bununla da yetinmedi, Türkmenlerin elindeki silahları da topladı!!
MOSSAD ajanları Barzani Kürtlerini eğitti. Türkiye seyretti. Süleymaniye
de Türk askerinin başına çuval geçirildi Türkiye seyretti.
Kerkükte başta güvenlik olmak üzere Kerkük''teki resmi bütün kurumlar
bir bir Kürtlere devredildi Türkiye ise sadece seyrediyordu.
Hem İsrail'den, hem de Irak''ın kuzeyinden 380 bin Kürt bölgeye taşınarak seçmen olarak kaydedildi. Türkiye yine seyretti !
Kerkük''teki ancak "insanlık suçu" olarak tanımlayabileceğimiz bu gelişmeler karşısında dünya bile tedirgin olmaya başladı.
Uluslararası Kriz Grubu"Kerkük''teki seçimler de Kürtlerin zaferinin
Türkiye’ninde katılacağı bir etnik çatışmaya dönüşeceği"endişesindeydi.
Ancak, hâlâ değişik noktalardan Kerkük'e Kürtler taşınıyordu.hâlâ
Barzani ve Talabani "Kerkük''te Kürt güneşi doğacak"açıklamaları
yapıyordu.
Kerkük''te taşlar bağlanmış köpekler de sokağa salınmıştı. Türkiye
Seyrediyordu BELKİ TÜRK DEĞİL GAZZELİ OLSALARDI İLGİLENEN ÇIKARDI!!!
ABD Kerkük''ün sokaklarını tanklarla tutuyor Rehberliğini Kürt peşmergelerin yaptığı Amerikan Askerleri Türklere saldırıyorlardı.
Milliyetçi Türk Partilerinin merkezlerini ve Türk Talebe Birliğini
bastılar.Durum vahimdi çok acıydı Ancak Türkiye sadece seyretti.
ABD Saddam''ın bıraktığı silahları Kürtlere vermiş,Irak''ın değişik bölgelerinden gelen Kürtleri Kerkük''te polis yapmıştı.
Barzani Kürtlerini belediyede memur yapmış ve devlet dairelerinin
tamamını Kürtlere teslim etmişti. Türkmenlerin de silahlarını toplamıştı.
Arkadaşlar bizim için Kerkük Musul telafer çok önemlidir. Buralar bizim
misak-ı milli sınırlarımız içerisindedir. Burası bizim yurdumuzdur.
80 yıl önce Türkiye Irak Türklerini terk edip gitti. Ancak Hiçbir Türkmen bizi neden terk edip gittiniz diye küsmedi.
Türkiye'den gelecek bir yardımın umuduyla hasret ve acılar içinde bekledi. Daha büyük bir aşkla Türklük sevgisine sarıldı.
Türkmenler gördükleri zulüme ve katlanılmayacak bir baskıya rağmen umudunu kaybetmedi. Sevgisi ve aşkı artarak devam etti.
Ancak biz yıllarca onlara ne bir ihtimam ne bir sevgi göstermedik. Irak’ın iç işleri dedik çıktık işin içinden.
Bizim gibi Kerkük meselesini dile getirenlere“Irkçı- Faşist”
denildi.Halbuki Irak’ın sınırları cetvelle çizilmiştir.Irak millet
olamamıştır
Kerkük çok değil daha 95 yıl önce Osmanlı’nın bir vilayetidir. Üstelik
kapanmamış hesaplar vardır. Yaklaşık 4 Milyon kardeşimiz vardır
Tabii ki bizim bu bölgelerde söz hakkımız vardır.Ancak bu konuda hiçbir
şey yapılmadı.Bu nedenle Türkler Irakta eziyet ve zulüm gördüler.
Türkiye kendilerini sahip çıkmadığı ve Türklüklerini inkar etmedikleri
için Türkmenlerin on binlercesisürgüne gitmiş cezaevlerinde kalmıştır.
Türkler doksan yıl sonra halen Türklüğüne bağlı Türklük şuuruyla yanıp tutuşuyorlar. Türk'üz derken yürekleriyle haykırıyorlar.
Türkiye’nin kendi parçası Kerkük. Kolu kanadı gibi bir parçası. Ancak
Türkiye illa ki kendi kolumu keseceğim diyor. İnsan kolunu keser mi ?
Bir millet az ilerisinde yaşayan 4 milyon kardeşini çaresiz ve kendi
kaderine terk eder mi? Türkmenler Türkiye'nin arka bahçesinin duvarıdır.
Türkmenler bin yıldır bu toprakların gerçek veresmi sahipleri iken yeri
yurdu belirsiz tarihte varlıkları meçhul Kürtler vatan sahibi oluyor.
Irakta Kürtler ne zaman var olmuşlar? . Tarihin hangi safhasında Kürdistan diye bir yer olmuştur?Neden Türk Yurdu Kerkük'ü işgal ediyorlar ?
Türkiye her türlü imkanlara sahipken Irak Türklerine imkan sağlamadı. Onlara susun oturun denildi. Siyasi başarı için bekleyin susun denildi.
Irak Türkmen’i aynı bölgede yüzyıllardır yaşıyor. Kültürü ile medeniyetiyle kalesiyle yaşıyor. Kerkük kalesini Saddam yıktı.
Irak Türklerine ait yer adları değiştirildi Kerkük'ün adını "Temim" olarak değiştirildi. Uzunköprü ismi bile değiştirildi.
Yani sistemli bir şekilde Türk eserlerinin ortadan kaldırılması bir kültürel soykırım olmuştur. İhmal edilen yanı budur.
Kerkük Kışlası 1910-fotoğrafta
Bir yandan binlerce Türkmen öldürülmüş diğer yandan. Türk Eserleri yıkılarak kültürel soykırım yapılmıştır.
Irak'ta yer adlarıyla tarihi eserleriyle bir soykırım vardır.Türkmen gerçeğinin mührü vatanlaştırılmış coğrafyadan silinmeye çalışılmaktadır.
Kerkük ve Talafer Antalya veya Konya’dan farksızdır. Hükümetler Afrika’nın herhangi bir ülkesininsorunlarından bahseder gibi konuşmaktadır.
Mesela Kerkük’te %1 Kürt mezarı yokken%68 Kürt nüfus çıkıyor Ben 70'lerde Kerkük'e hatta mezarlıklarına bile gittim Kerkük tamamıyla Türktür.
Nereli olduğumuzun delili atalarımızın mezarlarıdır. Kerkükte Kürt mezarı yokken %68 nüfus nasıl çıkıyor ve Türkiye nasıl sesini çıkarmıyor ?
Türkiye yıllarca Peşmergeleri eğitti maaş verdi sözde PKK’ya karşı mücadele edeceklerdi? Hangi saat hangi PKK’lıya bir peşmerge ateş etmiş ?
İsrail Barzani ailesi vasıtasıyla Arz-ı mevud Yani Güney Doğu ve Doğu Anadoluyu alma peşinde !!
Barzani ve Talabani’nin yıllarca hayatını Türkiye korudu. Onlara kırmızı pasaport verildi. İki çete başkanına adam muamelesi yapıldı.
Barzani ve Talabani ye ikbal yolunu açan Irakta yaşayan 3,5 milyon Türk kardeşimizin çilesine çile katan Türkiye’yi bu güne yönetenlerdir.
Kürt peşmergelerini eğiterek onları maaşa bağlayanlar Talabani ve Barzaniyi Kucaklarında büyütenler bu gün hiç konuşmasınlar.
Durup dururken “Kürt realitesini tanıyoruz” diyenler ebediyete kadar sussunlar. Bu gün ortada vatan millet milliyetçilik adına konuşmasınlar.
Türkiye Kürtlere verdiği desteğin yarısını hatta onda birini Türk Kardeşlerine verseydi bu gün bu tablo yaşanmazdı.
Bugün Yaşananlar
35 yıl önce de Türk adından rahatsız yönetimler vardı rak Türklerinin katledilmeskinin önüne geçmeyeceklerini bile bile yazıyorduk .
Fotoğrafta Türkmen kız çocuğu Fedak Yaşar. IŞİD saldırısında katledildi.
40 yıldır değişen bir şey yok. ABD Irakta 1,5 Milyon Müslüman öldürdü 2 Milyon kadın tecavüze uğrarken yönetenler ABD'ye dua ediyorlardı.
Sonra birden Gazze ve Mursi için göz yaşı dökmeye başladlar.Görende bunlar müslümanlar için üzülüyor sandı. 10 yıldır Irak için ne yaptınız ?
Değerli Arkadaşlarım Kerkük kanayan bir yaradır. Bu gün çekilen acıların temelinde benim takip ettiğim 40 yıldır tüm yönetenler sorumludur.
70'li yıllardan itibaren gördüğüm gibi Türklerle ilgilenenleri Turancı veya Irkçı diye yaftalayan Onların peşine polis takanlar da suçludur.
Türk kardeşleriyle ilgilenenleri öğrenciyse okuldan, memursa işinden atan kafa bu günkü yere bizi getiren kafadır ki bu gün buradayız !
Milliyetçi Ulusalcı vatansever Yurtesever gençleri tehlike görerek Onları Irkçılıkla itham ederek bildiriler yayınlayanlar sorumludur.
ÇARE
Çare Acilen müdahale edilerek Irak Türkleri'nin yaşadığı topraklar Türkiye sınırları içerisine alınmalıdır Bu Türkiye için çok kolaydır.
Çareyi bilmek için hastalığı iyi teşhis etmek gerekir. Çare Tam bağımsız Milli devletin tesisidir. Emperyalizmin bütün kolları kırılmalıdır.
Atatürk’ün ebediyete intikalinden bu yana ne kadar işbirlikçi teslimiyet anlaşması yapıldıysa bunların tamamı en kısa sürede düzeltilmelidir.
Atatürk ölüm döşeğinde Hatay’ı Anavatana katmıştır. Atatürk:
“Kerkük ve Musul meselesinden vazgeçmediklerini”defalarca ifade etmiştir.
Pr M.Esat Bozkurt:
"Geçmişte Osmanlı imparatorluğunun bahtsızlığı ekseriya mukadderatını Türklerden başkasına emanet etmiş olmasıdır."demiştir.
Mahmud Esad Bozkurt:
"Türk ihtilali bütün eserleriyle Türk Olmaktır Bundan en küçük bir sapma geriliğe dönüştür SONUCU ÖLÜMDÜR.”(Sf. 445-447)
diyordu.
Halbuki Atatürk’ün ölümünden beri Türk olmayı savunmak bizzat ülkeyi yönetenlerce “Irkçılık, gericilik” olarak kabul edilmiştir.
Büyük Önder’in “Milletleşme - Türk olmak” prensibi göz ardı edilerek, Türk tarihi konusunda yazanlar bile Irkçılıkla itham edilmiştir.
"Alt Kimlik” türetenler yani azınlık ırkçılığı yapanlar “Demokratik ve Özgürlükçü” olarak kabul edilerek,bu güne gelen yollar açılmıştır.
Büyük Önder'in Türk Devriminin esasları olarak ortaya koyduğu “Türk’ün Gerçek Tarihine dönüşü” olan Türk Tarih tezi 76 yıldır unutturuldu.
Büyük Önder'in "Türkçe’nin Türkiye’ye hakim kılınması” mücadelesi ebediyete intikali ile yarım kaldı.
Büyük Önder'in “Milletleşme” prensibi, “Türk Milletinin özüne dönüş” yönündeki çalışmaları 76 yıl önce neredeyse orada bekliyor.
Türk Milleti Egemenliğini kaybetmek üzere Halbuki iddi bir devlet
egemenliğini paylaştırmaz,Eşkiyayla el ele kola şölenler yapmaz
yaptırmaz.
Hiç bir ciddi devletin başbakanı değil yetkilileri bile Hayali kürt
devletinin çaputlarını ve simgelerini boyuna asarak şölen yapmaz.
Kürtçülük, bölücülük yapmanın, Türklüğü inkâr etmenin Cumhuriyeti ve
Atatürk'ü yok etmeye çalışmanın adı "Demokratikleşme" değildir.
Türk askerini, öğretmenini,esnafını,mühendisini, öldüren canileri
destekleyenler Cumhuriyetin sahibi Türklerin hesap soracağını
unutuyorlar.
Siyasi Ümmetçiler ve Siyasi Kürtçüler el ele göz göze diz dize Cumhuriyete saldırmakta Cumhuriyeti savunmak Türklere kalmaktadır.
Gizli Ermeniler ve Gizli Yahudilerin bir kısmı siyasi Ümmetçi bir kısmı Siyasi Kürtçü maskesi takmışlardı şimdi bütün maskeler çıktı.
Türklüğe ve Milliyetçiliğe en acımısaz söz ve davranışlarla saldırırken etnik ırkçılıkla kol kola göz göze olan bir yönetim karşısındayız.
Sürekli kaşınarak büyütülen sorunlar onaylanan yasa ve Türklerin yaşadığı olayların asıl sebebi Lozan’da yarım kalan hesap ile ilgilidir.
Çözüm, milli kimliği etnik gruplardan biri gibi kabul ederek etnik ırkçılığa destekte değil, milli devlet ve Cumhuriyeti güçlendirmektedir.
Çözüm, etnik merkezli, her şeyi etnik gözlükle gören taassuptan uzaklaşmaktadır Etnik unsur yaratarak onları kışkırtmaktan uzaklaşmaktadır.
Atatürk düzenli bir ordumuz bile yokken Kürt isyanlarını bastırmıştır. Terörün çözümü Tüm "Bebek Katilleri"nin ve destekçilerinin temizlenmesidir.
Milletleşme ve Ulus devletin olmadığı yerde demokrasi yaşatılamaz. Demokrasi Ulus devleti Ulusal Bilinci yok etmek için bir araç değildir.
Kürdistan ifadesinin kullanılması ve muhayyel Kürt devletinin çaputu ile verlen görüntü Ulus devlet ve üniter devletin yıkılmasının ilanıdır.
Bu güne kadar Milli kimliği oluşturma bile “etniklik olgusunu” tırmandırmak biçiminde tecelli etmiştir.Bu günlere adım adım gelinmiştir.
Devleti Kuran Türklere ait olan egemenliğe ortak aramak demokratikleşme değil vatana ihanettir.
Bunların söylediği aynen şöyledir :
TBMM’nin bizzat yürüttüğü Milli Mücadele, Türk Milleti dışında başka millet ve devletler yaratmak için yapılmamıştır.
Siyasi Ümmetçiler ve Siyasi Kürtçüler el ele göz göze diz dize Cumhuriyete saldırmakta Cumhuriyeti savunmak Türklere kalmaktadır.
Gizli Ermeniler ve Gizli Yahudilerin bir kısmı siyasi Ümmetçi bir kısmı Siyasi Kürtçü maskesi takmışlardı şimdi bütün maskeler çıktı.
Türklüğe ve Milliyetçiliğe en acımısaz söz ve davranışlarla saldırırken etnik ırkçılıkla kol kola göz göze olan bir yönetim karşısındayız.
Sürekli kaşınarak büyütülen sorunlar onaylanan yasa ve Türklerin yaşadığı olayların asıl sebebi Lozan’da yarım kalan hesap ile ilgilidir.
Çözüm, milli kimliği etnik gruplardan biri gibi kabul ederek etnik ırkçılığa destekte değil, milli devlet ve Cumhuriyeti güçlendirmektedir.
Çözüm, etnik merkezli, her şeyi etnik gözlükle gören taassuptan uzaklaşmaktadır Etnik unsur yaratarak onları kışkırtmaktan uzaklaşmaktadır.
Atatürk düzenli bir ordumuz bile yokken Kürt isyanlarını bastırmıştır. Terörün çözümü Tüm "Bebek Katilleri"nin ve destekçilerinin temizlenmesidir.
Milletleşme ve Ulus devletin olmadığı yerde demokrasi yaşatılamaz. Demokrasi Ulus devleti Ulusal Bilinci yok etmek için bir araç değildir.
Kürdistan ifadesinin kullanılması ve muhayyel Kürt devletinin çaputu ile verlen görüntü Ulus devlet ve üniter devletin yıkılmasının ilanıdır.
Bu güne kadar Milli kimliği oluşturma bile “etniklik olgusunu” tırmandırmak biçiminde tecelli etmiştir.Bu günlere adım adım gelinmiştir.
Devleti Kuran Türklere ait olan egemenliğe ortak aramak demokratikleşme değil vatana ihanettir.
Bunların söylediği aynen şöyledir :
"Oyumuz fazla olduğuna göre Milli İrade bizde tecelli etmiştir Sizde bizim irademize Ram olacaksınız"
Milli Mücadele
TBMM’nin bizzat yürüttüğü Milli Mücadele, Türk Milleti dışında başka millet ve devletler yaratmak için yapılmamıştır.
TBMM’nin bizzat yürüttüğü Milli Mücadele, kimsenin ön izni ile de gerçekleştirilmemiştir.
Türk Milleti'nin yok olmayı göze alarak yaptığı Kurtuluş Savaşı başka millet ve devletler yaratmak için yapılmamıştır.
Milli Mücadele inin eseri olan Cumhuriyet,Türkler ve kendilerini Türk olarak hisseden ve Türk Milletine mensup sayanlarca gerçekleştirilmiştir.
Kurtuluş Sav.ve Cumhuriyet bir sınıf veya zümre hareketi değil, şerefli bir Milli Hareket olarak emperyalizme karşı bir mücadeledir.
Milli Egemenlik
Türk Milletine ait olan Milli egemenliği, paylaştırmaya çalışan ihanet hedefine ulaşmaktadır Bir adım sonra Türkler devletini kaybetmektedir.
Milli kimliği etnisite kapsamında gören,Türkiye’yi var eden değer ve ilkeleri dışlayan bu ihanete de“Yeni Türkiye” diyenlere yenilmeyeceğiz.
Ülkeyi yönetenler paralel hareket ve egemenlik alanları yaratmış ve sonra da bundan şikayetçi olmuştur.
Paralel devlet diye şikayet edenler Tıpkı Parelel dedikleri gibi kendilerini Cumhuriyete montajlamış Cumhuriyet ve Türk düşmanlarıdır.
T.C'ni federalleştirici, eyaletleştirici, Anayasasını bölünmeye göre bozucu çabalar Milli Egemenlik ile taban tabana zıttır.
Milli egemenliğe ters olan bir şey, geniş anlamda milli irade ile uzlaşamaz. Milli irade sadece iktidarları değil, muhalefeti de kapsar.
Egemenliği devrederseniz;Güneydoğu’da olduğu gibi önce özerklik,daha sonra diğer ülke parçalarıyla birleşilerek devlet olmak isteyeceklerdir.
Türkçenin ve Milli Kimliğin yıpratılması, Türkçe dışı eğitim, yer adlarının değiştirilmesi milli egemenliğin kaybını doğurmaktadır.
Milli Kimlik ve ülke bütünlüğü ile oynayanlar Anadolu’dan kovduğumuz işgalci güçlere yeniden davetiye çıkarılmış olduklarını bilmiyorlar mı ?
Nitekim bölünme yolunda yürünmesi Türkiye'nin en önemli Milli değer ve kurumlarına kumpaslar kurulmasına sebep olmuştur.
Aynı tezgah İngiliz işgalinde de yapılmış Kurtuluş Savaşının kahramanı bir çok subay İttihatçı denilerek Bekirağa bölüğüne kapatılmıştı
"Sorun" veya "demokrasi" maskesi altında sonu hüsranla bitecek tavizlere karşı çıkan Milliyetçi Atatürkçü fikir adamlarını hücrelere atılmıştır.
COMMENTS