Bu sayfadaki çalışmalar kanuni haklar ve siteye gelen uyarılar doğrultusunda kaldırılmıştır. Bu kitabın yayını kaldırılmış ve silinmiştir. O...
Bu sayfadaki çalışmalar kanuni haklar ve siteye gelen uyarılar doğrultusunda kaldırılmıştır. Bu kitabın yayını kaldırılmış ve silinmiştir.
Onlarca konuda makale veya Türk tarihi hakkında sayısız araştırmayı okumak için TurkceTarih.Com 'a göz atabilirsiniz.
Onlarca konuda makale veya Türk tarihi hakkında sayısız araştırmayı okumak için TurkceTarih.Com 'a göz atabilirsiniz.
Roman, Ankara'ya 100, Kızılırmak'a 15 km uzaklıkta Tozak
adlı köyde geçmektedir. Tozak, çevresi Sünni köyleriyle çevrili bir
Alevi köyüdür. Alevilik geleneği ve kültürü bu fakir ve kıraç köyde hala
hüküm sürmektedir. Neşe ve eğlenceye düşkün Aleviler, şarap ve içkiye
bu eğlencelerinde çokça ihtiyaç duymaktadırlar.Fakat köy, her imkandan
yoksun, susuz, karasal bir köydür. Üzüm yetiştirirler. Köylülere, civar
köylerden de üzüm verilmemektedir. Çünkü Sünniler şarabı günah
saymaktadır.
Köylüler, yoksulluk ve sıkıntı içinde hayatlarından bezgin bir
halde yaşarken Eğitmen Rıza bir öneride bulunur. To*zak'ın kıyısındaki
düzlük, bağ haline getirilebilir. Bütün köy halkı ve Rıza canla başla
çalışırlar. Verimsiz, taş dolu, susuz toprakları beş altı ay içinde bağ
haline getirirler. Bağ, o kadar verimlidir ki köyün hem şarap hem de
pekmez ihtiyacını karşılar.
Köylüler, bu olaydan sonra daha mutlu, daha neşeli olurlar.
Eski eğlenceleri devam eder. Eskiden susuz, yeşilsiz olan köy adeta
dirilmiştir. Köylünün Purluk dediği bağa kaplumbağalar
akın etmeye başlar. Çünkü hayvanlar güneşin yakıcılığından bu yeşilliğe
sığınarak kurtulmaktadır. Kır Abbas, bağı korur ve canlandırırken,
kaplumbağalara da yardım eder. Onların serinlikten faydalanmalarını
sağlar. Kır Abbas, yaşına rağmen hiç para almadan bu işleri
üstlenmiştir.
Köyde törenler düzenlenmektedir. Köye Adeta bereket gelmiştir.
Halkın yüzü gülmekte, koyunların dişi doğurması için adaklar adanır. Bir
akşamüstü, köye havadan kara bir şey düşer. Düşen şey, meteoroloji
gözlem aracıdır. Köylü, çok çekinir ve bu yabancı cisimden korkarlar. Bu
cismi okulun bir odasına kapatırlar.
Ertesi gün, toprakları ölçmek için kadastro komisyonu gelir.
Köylü devletten gelen her şeye temkinli yaklaşmaktadır. Bu gelenlere
güvenmezler. Komisyondaki insanlar kendilerine hiç benzememektedir.
Kendilerinden bir şey alacaklarını zannederler. Oysa komisyon, herkesin
mülkünü ölçüp üzerine yazdıktan sonra gidecektir. Fakat umulmayan bir
gelişme olur. Purluk'taki bağın, devlete ait olduğuna karar verir
komisyon üyeleri. Köylü kendilerine ait olduğunu ispatlamaya çalışsa da
başaramaz. Memurlar tutanak tutarak üst kişilere havale eder işi.
Devlet ve köylü arasında bir çekişme başlar. Köylü, çok zayıf ve
cahildir. Kendini savunacak güçte değildir. Köylü gelişmeleri takip
edemez, olan olur. Köylülere, Purluk arazisi yüzünden ev başına yüklü
bir kira yüklenir. Köylü ne yapacağını şaşırır; çünkü bu kadar parayı
asla ödeyemeyecektir. Avukatlara, yargıca, memurlara giderler, hepsi de
sadece kendilerini düşündüğü için onlara yardımcı olmaz.
En sonunda, köylüler zorluklarla yeşerttikleri tarlalarını
bozarlar. Köydeki bütün sığırları tarlaya sürerler. Yeşil tarla eski
haline döner. Köylüler yıkılan ümitleri ve gözyaşlarıyla melekler
ağlarlar.
Kaplumbağalar da eskisi gibi
güneşin yakıcı alevleri altında kalakalmıştır. Onlar da köyü terk eder.
Kır Abbas, yeni doğan torununa Yeşer ismi verir. Fakat devlete
kırgındır. Eğitmen Rıza da köy okulunda yaşamına devam eder.
Tıpkıçekim PDF, Clearscan
6.2 Mb
401 Tek Sayfa
Remzi Kitabevi, 4. Basım 1975
COMMENTS