İçeriğin Daha Fazlasını Twitter'dan Takip Etmek İçin Tıkla Ziya Gökalp’in Türkçülüğü Turan’a ulaşma...
Ziya Gökalp’in Türkçülüğü Turan’a ulaşma hedefine
bağlanmıştır. Atsız ise Türkçülüğü Turancılık ve Türklük temeline oturtmuştur.
Ziya Gökalp konferansları dışında sessizdir. Nihal Atsız
konuşkandır. İki büyük türkçünün ortak özelliği iyi birer hatip olmalarıdır.
Ziya Gökalp İstanbul’da 6 yıl kalabilmiş Malta’ya sürgüne
gönderilmiş Cumhuriyetin kuruluşundan bir yıl sonra en verimli çağında vefat
etmiştir.
Ziya Gökalp fikirleri bu güne ışık olan bir bilim
adamımızdır.Kısa ömrü,savaş içinde geçen yıllar nedeniyle yeterince
değerlendirilememiştir.
Ziya Gökalp İttihatçıların temel politikalarının
oluşmasıylaTürkçülük fikrinin devlet politikası haline gelmesinde fevkalade
etkili olmuştur.
Ziya Gökalp sakin ve ikna edici tavırlarıyla İttihat ve
Terakki üzerinde fevkalade etkili olmuştur
Ziya Gökalp Meşrutiyet dönemnde İslam Türkçülüğünü
savunmaktayken bu düşüncenin tehlikelerini ebediyete intikalinden bir yıl önce
anlamıştır.
Ankara’da yeni Türk Devleti’nin kurulup yürümeğe başladığı
sıralarda yayımladığı “Türkçülüğün Esasları” bizce onun en önemli eseridir.
Bu eserinde Türk – İslam kaynaşmasına (sentezine) ilişkin
bir düşünceye yer vermediği gibi böyle bir düşüncenin zararlarını anlatmıştır.
“BİR ZAMANLAR İTTİHAD-I İSLAM ÜLKÜSÜ MÜSLÜMAN KAVİMLERİN BAĞIMSIZLIĞA KAVUŞMASINI, SAĞLAR SANILIYORDU. HALBUKİ AMELİ TECRÜBELER GÖSTERDİ Kİ İSLAM İTTİHADI BİR TARAFTAN TEOKRASİ VE KLERİKALİZM GİBİ İRTİCAİ CEREYANLARI DOĞURDUĞU GÖRÜLDÜ"
Z. Gökalp
İSLAM ALEMLİNDE MİLLİYET MEFKURELERİNİN,MİLLİ VİCDANLARIN UYANMASINA KARŞI MÜSLÜMANLARIN GELİŞMESİNE ENGELDİR. ÇÜNKÜ İSLAM ÂLEMİNDE MİLLİ VİCDANIN GELİŞMESİNE ENGEL OLMAK MÜSLÜMAN MİLLETLERİN BAĞIMSIZLIĞINA ENGEL OLMAK DEMEKTİR. TEOKRASİ VE KLERİKALİZM CEREYANLARI İSE CEMİYETLERİN GERİDE KALMASINA HATTA GİTTİKÇE GERİLEMESİNE EN BÜYÜK SEBEPTİR."
Ziya Gökalp
"SİYASİ ÜMMETÇİLİK TÜRKÇÜLÜĞE KARŞIDIR İSLAMCILIK VE TÜRKÇÜLÜĞÜN(TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN BİRLİKTE ANILMASI YANLIŞTIR. ÇÜNKÜ TEOKRASİ VE KLERİKALİZM-SİYASI İSLAMCILIK-CEMİYETLERİN GERİDE KALMASINA HATTA GİTTİKÇE GERİLEMESİNE EN BÜYÜK SEBEPTİR."
Ziya Gökalp
"O HALDE NE YAPMALI? ÜLKEMİZDE, SADECE TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ TÜRÇLÜĞÜ,TÜRKLÜK ŞUURUNU VE MEFKURESİNİ UYANDIRMAYA ÇALIŞMALIYIZ"
Ziya Gökalp
"TÜRK” SÖZCÜĞÜ AĞZA BİLE ALINMAZDI. HİÇ KİMSE “BEN TÜRKÜM” DEMEYE CESARET EDEMEZDİ.”
(Ziya Gökalp Türkçülüğün Esasları s 75)
Ziya Gökalp ve Din
Arkadaşlar“İslamcılık“ adı verilen ideolojik faaliyetler
Sözde bir İslam anlayışı ile ilgilidir.Din Maskesi ile Milletimiz hedef
alınmaktadr.
Ziya Gökalp'ın dediği gibi"İslamcılık"Siyasi
Ümmetçi bir söylemdir.Dinin siyasi çıkarlar içn kullanılması ülke bağımsızlığı
için tehlikelidr.
Siyasi Ümmetçi söylemler önlerinde engel olarak
Atatürkçüleri “Milliyetçileri görmekteTürk Milliyetçiliğini etkisizleştirmek
istemektedirler.
Ziya Gökalp'in ifade ettiği gibi "Türk İslam
sentezi" Türk Milliyetçiliğini etkisizleştirmek için siyasi ümmetçilik
eklenmesidir.
Hayatımız boyunca yanlışlığını ifade ettiğimiz bu çarpık
düşünceye üç büyük Türkçü Atatürk, Ziya Gökalp ve Nihal Atsız karşıdır.
Alparslan Türkeş bu görüşün mahzurlarını anlamış ölmeden
önce Türkeli gazetesi ve Hürriyet Gazetesine BİZ ATATÜRKÇÜYÜZ" demiştir.
MHP'ninTürkçü veAtatürkçü bir çizgideki faaliyetleri bizzat
onun müsaadesiyle tarafımca yürütülmüştür.
300 civarında Atatürk gecesi tertipledik konferans verdik
teşkilatlara Atatürk resmi astık.
Sentezci görüş Türk çocuklarını Siyasi Ümmetçi partilere,
tarikatların kucağına itmektedir. Türk çocukları onların elinde
mankurtlaşmaktadır.
GÖKALP’IN İLMÎ VE EDEBÎ BÜTÜN ESERLERİ MİLLİYETÇİ RUHUYLA
DOYGUNDUR. GÖKALP’TA MİLLİYETÇİLİK = TÜRKÇÜLÜKTÜR BU, ONDA SARSILMAZ BİR
İNANÇTIR.
Birtakım aydınlarımız Türklük - Türkçülük fikrini içten
benimseyip bu yolda gerçekten övgüye değer emek harcamışlardır.
Gökalp Türk milliyetçilik dâvasını bir düzene koymak, sistem
haline getirmek uğrunda çalışan büyük başarıya ulaşan yüce ideolojisttir.
DEME BANA OĞUZ KAYI OSMANLI, TÜRKÜM,BU AD HER UNVANDAN ÜSTÜNDÜR. YOKTUR ÖZBEK, NOGAY, KIRGIZ,KAZANLI, TÜRK MİLLETİ BİR BÖLÜNMEZ BÜTÜNDÜR“TÜRKLÜĞÜN VİCDANI BİR, DİNİ BİR, VATANI BİR; FAKAT HEPSİ AYRILIR OLMAZSA LİSANI BİR"
Ziya Gökalp
ARAPÇAYA MEYLETME, İRAN’A DA HİÇ GİTME, TECVİDİ HALKTAN ÖĞREN, FASİHLERDEN İŞİTME!"
ZİYA GÖKALP
"DÜNYADA GÜZEL DİLLER VARDIR,LÂKİN BİR DİL DAHA ÇOK O DİLLE KONUŞANLARA GÜZEL GÖRÜNÜR.BİZİM İÇİN EN GÜZEL GÖRÜNEN DİL TÜRKÇE’DİR”
der Ziya Gökalp.
Ziya Gökalp ve Çocuklar
Prof.Dr.Ziya Gökalp,bir yandan sosyoloji meseleleriyle
uğraşırken,öte yandan Bilim adamlığı kürsüsünden halka hatta çocuklara hitap
etmiştir.
Ziya Gökalp Türk çocuklarına,milliyet duygusunu aşılamak
amacıyla kısa veya uzun manzumeler biçiminde hazırlamak için zaman
ayırabilmiştir.
Ziya Gökalp'in hazırladığı manzumeler tatlı, iç açıcı, halk
ve geçmiş sevgisi uyandırıcı ne güzel parçalardır!
Ziya Gökalp'ın eşşiz güzellikte bir Türkçe ile yazdığı
şiirleri çocuklarımızın milli şuurla dirilmesi için yazmıştır.
“ÇOCUKTUM, UFACIKTIM,
TOP OYNADIM, AÇIKTIM.
BULDUM YERDE BİR ERİK,
KAPTI BİR ALAGEYİK.
GEYİK KAÇTI ORMANA
BİNDİM BİR AK DOĞANA"
Z.GÖKALP
DOĞAN, YOLU ŞAŞIRDI,
KAF DAĞINDAN AŞIRDI
ATTI BENİ BİR GÖLE;
GÖLDEN ÇIKTIM BİR ÇÖLE
ÇÖLDE BULDUM İZİNİ,
KOŞTUM TUTTUM DİZİNİ
ZİYA GÖKALP
GEYİK BENİ GÖRÜNCE,
DÜŞTÜ BÜYÜK SEVİNCE.
VERDİ BANA BİR ELMA,
DEDİ, DİNLENME DURMA.
DAĞDAN YÜRÜ KIRDAN GİT
ALTIN KÖŞKE ÇABUK YET.
ZGÖKALP
SENİ BEKLER EZELİ, ORDA DÜNYA GÜZELİ. BİN YILLIK ÇİLE DOLDU! BUNU DEDİ, KAYBOLDU. YEDİM SIRLI ELMAYI, GÖRDÜM GİZLİ DÜNYAYI"
ZİYA GÖKALP
Arkadaşlar yudum yudum billur gibi bir su içer gibi bir şiir
Diyarbakır D tipi Cezaevi buz gibi hücrede donmamak için yüzlerce defa okudum.
Yaklaşık 100 yıl önce yazılmış böyle devam edip giden bu
şiir bile Ziya Gökalp'ın bilgeliğinin örneğidir.
Kapanması, çok yıldı,
Açıl! dedim, açıldı.
Yol verince gizli yurt
Aldı bizi Bozkurt K
af Dağından geçirdi
Türk Eline getirdi.
ZGÖKALP
Türkçe İbadet
GÖKALP DİN KONUSUNDA BİLE MİLLİYETÇİYDİ. O DİYOR Kİ:
DİNÎ TÜRKÇÜLÜK DİN KİTAPLARININ, HUTBELERİN, VAIIZLARIN TÜRKÇE OLMASI DEMEKTİR.
Bir millet dinî kitaplarını okuyup anlamazsa hakiki
mahiyetini öğrenemez. İbadette vecd okunan duaların tamamiyle anlaşılmasına
bağlıdır
BİR ÜLKE Kİ, CÂMİİNDE TÜRKÇE EZAN OKUNUR,
KÖYLÜ ANLAR MÂNASINI NAMAZDAKİ DUANIN
BİR ÜLKE Kİ, MEKTEBİNDE TÜRKÇE KUR’ÂN OKUNUR,
KÜÇÜK, BÜYÜK HERKES BİLİR BUYRUĞUNU HÜDA’NIN;
EY TÜRKOĞLU, İŞTE SENİN ORASIDIR VATANIN!”
Gökalp'in 1912 yılında Turan başlıklı manzumesi:
“VATAN NE TÜRKİYE’DİR, TÜRKLERE, NE TÜRKİSTAN VATAN BÜYÜK VE MÜEBBED BİR ÜLKEDİR: TURAN"
Gökalp şöyle diyor:
“OSMANLICILIKTAN DA,İSLÂM İTTİHADINDAN MEMLEKET İÇİN DOĞACAK TEHLİKELERİ GÖREN GENÇ RUHLAR KURTARICI MEFKÛRE ARIYORLARDI. TURAN MANZUMESİ BU MEFKÛRENİN İLK KIVILCIMI OLDU. SONRA MÜTEMADİYEN BU MANZUMEDEKİ ESASLARI AÇIKLAMA VE AYDINLATMA İLE UĞRAŞTIM"
Esirlik-Malta-Hastalık Evresi
Bu başlangıçtan sonra da hep Türkçülük davranışlarını ve bu
yolda emek harcayanları anlatmaya devam eder
Malta sürgününde Ziya Gökalp'i şöyle anlatıyorlar: Ondan
vakarlı,kahra, cefaya onun kadar tahammüllü bir insan tasavvur etmek mümkün
değildi.
Ziya Gökap Malta’da âdeta küçük bir Üniversite kurmuştu.
Herkesi etrafına toplayıp dersler verir, aynı tarzda çalışmaya teşvik ederdi.
Ziya Gökalp hakkında içimde taşıdığım en büyük acı, bu büyük
adamın son anlarını büyük bir maddî sıkıntı içinde geçirmesidir.
ZİYA GÖKALP'İN ELİM HASTALIĞININ SON GÜNLERİNDE CAN HAVLİYLE
BİR YANDAN İNSANLARA BİR ŞEYLER ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYOR ELİNDEN GELENİ YAPIYORDU.
Ziya Gökalp'in hastalığı ilerliyor ölüme doğru giderken bir
geçim imkanı bulmak için sarf fettiği bütün gayretleri boşa gidiyordu.
O Çok genç yaşta kaybettiğimiz büyük insan hastalığını yoksulluğunu
kimseye duyurmak istemiyor son gayretiyle çalışıyor anlatıyordu.
Hastalığı ilerledikçe hareket imkanı kalmamasına güç
şartlarda yemek ve diğer ihtiyaçlarını gidermesine rağmen Türkçülük dersleri
veriyordu.
Bir dönem bütün Türk Milletini aydınlatmış onlarca bilim
adamı yetiştirmiş Türkiyenin halen yeri doldurulamayan bu dev bilim adamı
çaresizdi.
Üniversiteye tekrar müracaatı cevapsız kalmıştı resmi
kanaldan yaptığı bütün müracaatlar onun gölgesinde kalırız endişesiyle
reddedilmişti
Halbuki Ziya Gökalp ölüyordu.Uzuvlarını hareket ettiremez
hale geldiğinde gençliğe derse vermek imkânının elinden gitmesine üzülüyordu.
Ziya Gökalpp'in ağır hasta olduğunu duyan eski
talebeleri(sonraki yılların bilimadamlarıdır)Ondan içinde eşya bulunmayan
evinde ders alırlar.
Hareket edemez hale gelince Acilen İstanbul'a
kaldırılır.Hastalalığını önemli dostlarına duyurmaz çaresizliğini yoksulluğunu
bildirmez.
Ziya Gökalp onlara ve gelen bütün talebelerine önce vucut
yeteneklerini sonra konuşma yeteneğini kaybedene kadar anlatmaya devam eder.
Atatürk onun hastalığını hemde ağır hasta olduğunu duyunca
büyük teessüre kapıldı o büyük insanın kendisine haber verdirme mesi ayrıca
üzdü.
Ziya Gökalp'ın kurtarılması için ne yapılması lazım
geliyorsa yapılması için talimat verdi ve Gökalp'e acil bir telgraf çekti
Gazi Mustafa Kemal (21.X.1924) İstanbul’da Beyoğlun’da
Fransız Hastanesinde Türk mütefekkir-i muhteremi Ziya Gökalp Beyefendiye:
Rahatsızlığınızdan çok teessürle haberdar oldum. Sıhhat ü afiyetiniz haberine memleketçe intizar olunmaktadır. Süratle iade-i afiyetiniz için Avrupa’da tedavinize ihtiyaç varsa eden her şeyin tahsisini tekeffül ediyorum. Sıhhatiniz ve mahall-i tedaviniz hakkında iş’arınızı bekler, muhabbetkar selamlarımı beyan ederim efendim.
Reisi cumhur Gazi M. Kemal
Bu dünyadan sessiz sedasız göçen Ziya Gökalp'ın Ölüm
haberinden sonra her şey değişti. Bütün memleket ona saygı göstermek için
ayaklandı. Üniversite meclis salonuna onun adını taşımak üzere boş bir sandalye
koydular, fakat iş işten geçmişti.
Türk Sosyolojisinin kurucusu Prof.Dr.Ziya Gökalp
çaresizlikle çırpınarak ölmüş, gitmiş, memleket ona her cihetle borçlu kalmıştı..
Ölüm yatağında arkadaşı Veli Necdet’e yazdığı mektuplar
neşredildiği zaman herkes işlenen günahın derecesini öğrenmiş, elem duymuştu.
ZİYA GÖKALP'IN ANİ VEFATI YENİ KURULMAKTA OLAN CUMHURİYETİN
GÜNDEMİNE BİR BOMBA GİBİ DÜŞMÜŞTÜ YÜZ BİNLER AĞLIYORDU.GÖZ YAŞLARI SAMİMİYDİ.
Atsız Hoca bizimle bir sohbetinde
"TÜRK GENÇLİĞİNE YENİ BİR İDEAL AŞKINI AŞILAMANIN EN İYİ YOLU, ONA ZİYA GÖKALP’İ TANITMAKTIR"demişti.
ZİYA GÖKALP'İN YAZDIKLARI BU GÜN İÇİNDE ÖNEMLİDİR ASIL ÖNEMİ
110 YILÖNCE TÜRK SOSYOLOJİSİNİ KURARAK TÜRKÇÜLÜĞÜ BİR ÇIĞIR HALİNE GETİRMESEDİR.
KALDI Kİ BU GÜN HALEN ONUN ORTAYA SÜRDÜĞÜ FİKİRLER
TAPTAZEDİR ŞİİRLER TAZEDİR VE BU SAHADA FİKİR YÜRÜTEN HERKESİN BAŞVURDUĞU
KAYNAKTIR.
Ziya Gökalp’ın “Genç Kalemler” e yazmağa başlamasiyle dilde
sadeleşme gelişti. Türkçülük de fikrî bir değer kazanmak imkânını elde etti.
Daha sonraki çalışmaları ise Gökalp’ın ve Türkçülüğü
sistemli bir düşünce, bir ideoloji ve bir dünya görüşü hâline getirmesini
sağladı
1918’de yayımlanan Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmakadlı eserinin Lisan bölümünde dil konusunu üçlü durum bakımından ele alır
1923 yılında çıkan Türkçülüğün Esasları adındaki eserinde
ise, mesele bütün teferruatiyle ve toplu olarak incelenmiştir
Fakat buna geçmeden önce, Yeni Hayat adlı şiir kitabında
(1918) bulunan “Lisan” başlıklı manzumeyi görmek uygun olacaktır:
GÜZEL DİL TÜRKÇE BİZE, BAŞKA DİL GECE BİZE, İSTANBUL KONUŞMASI EN SÂF, EN İNCE BİZE LİSANDA SAYILIR ÖZ HERKESİN BİLDİĞİ SÖZ MÂNÂSI ANLAŞILAN LÛGATA ATMADAN GÖZ UYDURMA SÖZ YAPMAYIZ, YAPMA YOLA SAPMAYIZ; TÜRKÇELEŞMİŞ TÜRKÇEDİR, ESKİ KÖKE TAPMAYIZ.
"TURAN’IN BİR İLİ VAR, VE YALNIZ BİR DİLİ VAR. ' BAŞKA DİL VAR... DİYENİN' BAŞKA BİR EMELİ VAR. "
Ziya Gökalp
"TÜRKLÜĞÜN VİCDANI BİR; DİNİ BİR, VATANI BİR; FAKAT HEPSİ AYRILIP, OLMAZSA LİSANI BİR"
Ziya Gökalp
Dil devriminden 9yıl önce yayınladığı Türkçülüğün Esasları isimli eserinde Türkçe ile ilgiliyazdıkları ilerikiyıllarda vücuda geçirilmiştir.
Gökalp: Millî lisânımızı vücuda getirmek için, Osmanlı
lisânını hiç yokmuş gibi bir tarafa atarak, halk edebiyatına temel vazifesini
gören Türk dilini ayniyle kabul edip İstanbul halkının ve bilhassa İstanbul
hanımlarının konuştukları gibi yazmak.” Gökalp halka dönülmeli diyor.
Gökalp’ın dilbilim prensiplerine çok uygun olan bu
düşünceleri, dilin sadeleşmesi dâvası yönünden de son derce önemlidir. Gerçekten
de bir dil, o halkın bildiği, kullandığı kelimelerden meydana gelen canlı bir
varlıktır.Halk kullandığı kelimenin menşeini aramaz.
1924 yılında kaybettiğimiz Ziya Gökalp’tan öğreneceğimiz çok
şey var. Onun 1922'de Küçük Mecmua’da İngilizler hakkında yazdıkları günceldir.
İngilizler için yazılanlar sanki bugün için yazılmış gibi. Aşağıda bu
yazılardan bazı parçaları alıntılıyorum. İngiliz yerine Amerikan kelimesini
koyarsanız Ziya Gökalp’ın sanki bugünün Türkçülerine ve Türkiyesine hitap
ettiğini fark edeceksiniz.
***
İngilizler Hakkındaki Düşünceleri ve Günümüz
" İNGİLİZLER, TÜRKİYE’DE MEŞRUTİYET DOĞDUĞU GÜNDEN BERİ
DAİMA İRTİCAİ İHTİLALLER DOĞURMAYA ÇALIŞTILAR..."
İNGİLİZLER MÜSTAKİL,HÜR,MÜTEKÂMİL BİRTÜRKİYE’NİN VÜCUDUNU
KENDİLERİ İÇİN TEHLİKELİ GÖRMEYE BAŞLADI.TÜRKİYE’Yİ YAŞATMAMAK İÇİN NE
YAPMALIYDI?
TERAKKİDEN UZAKLAŞTIRMAK. BUNUN İÇİN DE HANGİ USULLERİ BİZE
TAVSİYE ETMELİYDİ? TEOKRASİ VE İRTİCA.” ZİYA GÖKALP YÜZ YIL ÖNCE ANLATIYOR
ZİYA GÖKALP'İN ANLATTIĞI OYUN BU GÜN YİNE SAHNEDE O GÜN
PARÇALANMAYI SÖZDE BİR İSLAMCILIK İLE SAĞLIYORLAR BU GÜNDE AYNISINI İZLİYORUZ
“UMUM MÜSLÜMANLARIN NAZARINDA İNGİLİZLERLE MÜNASEBETTAR
(İLİŞKİLİ) OLMAK DİN HAİNLİĞİNE VE VATAN HAİNLİĞİNE ENAÇIK BİR DELİLDİR”
İSLAM ÂLEMİ, İNGİLİZLERİN BEĞENDİĞİ DİN HAİNLERİNİ MEL’UN,
BEĞENMEDİĞİ MÜSLÜMANLARI MUKADDES TANIR.”
Bugün ABD, İngiltere ve Avrupa Birliği Türkiye’de kimleri
beğeniyor acaba? Kimleri 12 yıldır iktidarda destekledi? AYNİ OYUN AYNI
HAİNLER!!!
****
Gökalp, T.Esaslarında
"TURANCILIĞI YİNE DE EN BÜYÜK VECD KAYNAKLARINDAN BİRİ VE “BELKİ GELECEKTE GERÇEKLEŞMESİ MÜMKÜN OLACAK BİR MEFKURE”sayar.
Türkçülük mefkuresini büyüklük derecesine göre :
1) TÜRKİYECİLİK
2) OĞUZCULUK YAHUT TÜRKMENCİLİK
3) TURANCILIK
olmak üzere üçe ayırır.
1) TÜRKİYECİLİK
2) OĞUZCULUK YAHUT TÜRKMENCİLİK
3) TURANCILIK
olmak üzere üçe ayırır.
Mefkurelerin yaratıcı gücüne inanan Gökalp, bir gün
Oğuzculuk ve Turancılığın da gerçekleşebileceğine inanır.(1923'de)
BUGÜN, KÜLTÜRCE BİRLEŞMESİ EN KOLAY TÜRKLER, OĞUZ TÜRKLERİ YANİ YÖRÜKLER VE TÜRKMENLERDİR"
Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, s. 24-25, 972
BUNDAN DOLAYI, TÜRKÇÜLÜKTEKİ YAKIN MEFKUREMİZ OĞUZ BİRLİĞİ YAHUT TÜRKMEN BİRLİĞİ OLMALIDIR.”
Ziya Gökalp,Türkçülüğün Esasları, s.24-25)
Gökalp, Osmanlının Türkmen Politikasını eleştirmektedir.
“NİÇİN TÜRK TİPİ İLE OSMANLI TİPİ BİRBİRİNE BU KADAR ZITTIR?"
"NİÇİN TÜRK TİPİNİN HER
ŞEYİ GÜZEL,OSMANLI TİPİNİN HER ŞEYİ ÇİRKİNDİR? ÇÜNKÜ OSMANLI TİPİ KOZMOPOLİT
OLDU,MİLİ ÇIKARLARIN ÜSTÜNDE TUTTU?"
Z.G
Sosyolojik Hareket
Arkadaşlar bir yandan Gökalp Milliyetçiliğinden bahsederkan
Osmanlı'yı göklere çıkarmak Türkçülüğün En büyük sosyoloji hocasına hakarettir.
ZİYA GÖKALP’İN BÜYÜK HİZMETLERİNDEN BİRİ DE ONU HARARETLE
TAKİP EDEN GENÇLERİ YETİŞTİRMİŞ OLMASIDIR.
Milli akımların gittikçe genişlemesinde kuvvetlenmesinde ve
nihayete Türkçülüğün ana dava olmasında onun tesirleri büyüktür.
Ziya Gökalp şiiri milli ülkü
için bir vasıta yapmıştır, Namık Kemal’in piyeslerini aynı hizmet için yazması
gibi.
ZİYA GÖKALP RUHU MİLLİYET AŞKIYLA DOLU, BAŞKALARI İÇİN
YAŞAYAN ÖRNEK ADAMDI TÜRKÇÜLÜĞÜN TARİHİ VE İLMİ ESASLARI ÜZERİNDE YENİ UFUKLAR
AÇTI
ZİYA GÖKALP YAŞASAYDI VERECEĞİ ÇOK OLGUN ESERLERLE DÜNYA
ÇAPINDA BİR SOSYOLOG ÇAĞLARA DAMGASINI VURACAK BİR MİLLİ FİLOZOF OLABİLİRDİ.
1908 ihtilaliyle, 1918 yılına rastlayan 10 yıllık bunalım
süresi sürekli felaketler yüzünden bir çözülme ve dağılma dönemini teşkil eder.
Ziya Gökalp ve Ömer Seyfettin
Ziya Gökalp'ın temiz bir Türkçe'ye yönelmesinin en büyük
sebeplerinden birisi Genç kalemler dergisinde birlikte çalıştığı ÖMER
SEYFETTİN'dir.
Çok genç yaşta yitirdiğimiz ÖMER SEYFETTİN ve ZİYA GÖKALP'in
fikirlerinde ve düşüncelerinde ufuk açan yegane şahsiyettir. hizmetleri
önemlidir.
Türk milliyetçiliği fikrinin gelişmesinde büyük hizmetleri
olan ÖMER SEYFETTİN Türklüğe hizmetleriyle anlatacağımız önemli bir şahsiyettir.
ZİYA GÖKALP’İN İMPARATORLUĞUN VE TOPLUMUN FELAKET GÜNLERİNDE
MÜSTESNA KİŞİLİĞİYLE TOPLUMA ŞUUR VERME GİBİ BİR GÖREVİ ÜSTLENDİĞİ GÖRÜLÜR.
Gökalp yorulmaz bir çalışkanlık
içerisinde, Türk düşünce tarihi içinde böylece yerini almış ve bu güne kadar bu
yerini koruyabilmiştir.
Ziya Gökalp'in Eğitim Hayatı
Ziya Göaklp 1876 yılında Diyarbakır’da Türkmen köylerinde
doğdu. İlk öğrenimi (Mekteb-i Rüştüye-i Askeriye) sonra (İdadi-i Mülkiye),de
yaptı.
Ziya Gökalp sakin ve ikna edici tavırlarıyla İttihat ve
Terakki üzerinde fevkalade etkili olmuştur.
Türk Milliyetçiği fikir ve düşünce sisteminin üç dev adamı Ziya
Gökalp Atatürk ve Nihal Atsız'dır.Onlar Siyasi Ümmetçiliğe karşıdır.
Eğer Türk milliyetçiliği Gökalp Atatürk Atsız çizgisini
korusaydı en azından 30 yıldır iktidardaydı buna eminim
İstanbul’da Veteriner Mektebinde okudu.Birkaç kuşak boyunca
okumuş,Osmanlı İdaresinde ilmi, idari görevler almış aydın bir ailenin
çocuğudur.
Ziya Gökalp’in bir idealist, ama ütopist olmadığı
görülecektir. Yapılabilecek olana yapılmasını önerdiğinden daha fazla değer
vermiştir.
Gerçek olan bugünkü Türkiye ortamının Ziya Gökalp’siz izah
edilemeyeceğidir. Bu gün onun fikirlerine her zamankinden fazla ihtiyaç vardır.
Gökalp’in yaşamı kısa oldu (Mart 1876-Ekim 1924), ama
düşüncesi yüzyıla damgasını vurdu.
Çevresi, menşei, ailesi ve müstesna kişiliği ona savaşlar,
devrimlerle geçen dramatik bir dünyada müstesna bir kılavuz rolü hazırladı.
Babası Tevfik Efendi, Mustafa Kemal’in babası gibi,
Güneydoğu Anadolu’da bir taşra merkezinde, Diyarbakır’da memurdu.
Gökalp'in Babası Namık Kemal neslinden vatansever, aydın
devrimci bir aydındı; Batılılaşmayı çare görenTanzimatçılar neslindendi.
Gökalp'in Ataları, bölgede eşraftan, şehirli seçkin bir Türk
ailesinden, Müftüzâdelerden idi. Yüksek kültürlü Türklük şuuruna sahiptiler.
Gökalp'in Annesi de tanınmış bir aileden,Pirinççizâdeler’den
Zeliha Hanım’dı.Ailece eğitimli yenilikçi Modern Türk ailesinin temsilcisiydler.
Ziya Gökalp'in yayıncılık, gazetecilik mesleğine de kuşkusuz
babası örnek olmuştur. Ziya,kişiliğinin oluşmasında,Eğitimininde babası
etkendir.
Meşrûtiyet’in ilânı üzerine 1908’de İttihâd ve Terakki
Cemiyeti’nin Diyarbakır şubesini kurdu ve fiilen siyaset hayatına atılmış oldu.
Gökalp 'in çalışkanlığı bilge kişiliği aldığı eğitim kendini
gösterdi ve1909’da Cemiyet’in Merkez-i Umûmî üyeliğine seçilerek Selânik’e gitti.
İttihâd ve Terakki iktidara gelince de hukuk ve eği¬tim
alanında aldığı ilerici yöntemlerde Gökalp’in fikirlerinden yararlandı.
Selânik’te idâdî’de sosyoloji dersleri vererek Türkiye’de
ilk kez bu bilim dalında öğretim yolunu açtı
1912’de Ergani Sancağı’ndan Meclîs-i Mebûsân’a üye seçildi,
Böylece çok genç yaşta Türkiye'nin tanıdığı bir şahsiyet haline geldi.
İstanbul’da edebiyat dergilerine kül¬tür ve sosyoloji
üzerinde yazılar yazarak fikir hayatının öncülerinden biri oldu.
Türk Ocağı kurucuları arasında yer aldı. Dârülfünûn’da İlm-i
içtimâ’ (sosyoloji) dersleri okutmaya başladı (1915-1919)
Ziya Gökalp, millî mücadelede İttihâdcıları terk ederek
Mustafa Kemal’in safına geçmiş, Hâkimiyet-i Milliye ve Yeni Gün’e yazılar
yazmıştı.
Gâzi’nin Cumhuriyet Halk Fırkası’nın programını
hazırlamasına yardım etmiştir. Atatürk, birçok devrim kararında onun ikirlerini
izlemiştir.
Hukukta kadın erkek eşitliği, Türk’ün ve Türk
vatandaşlığının tanımı, Türk Dili ve Tarihi tezleri, soyadı Kanunu Gökalp'in
fikirleridir
GÖKALP’E GÖRE GÂZİ MUSTAFA KEMAL, TÜRKÇÜLÜK EMELLERİNİ
GERÇEKLEŞTİREN KAHRAMANDIR
Atatürk onun kültür ve medeniyet ayrılığı ve sosyal gelişim
teorilerini kabul etmemekle bera-ber, ona karşı derin bir saygı duymaktaydı.
Kendisini, TBMM’nin II. döneminde Diyarbakır mebusu
(1923-1924) olarak destekledi. Gökalp, 1924 Anayasası’nı hazırlayanlardandır.
1909’da Selânik’te İttihâd ve
Terakki Merkez-i Umûmî üyeliğinden ölümüne kadar ve ölümünden sonra bu
fonksiyonu devam etti.
Dönemler ve Hakkında Yazılanlar
Gökalp gençliğinde Namık Kemal gibi “bir Osmanlı
milliyetçisi”, bir “Yeni Osmanlı” idi.
Osmanlı’nm kurtuluş yolunu ilm-i içtimâ‘ (sosyoloji)
öğretecektir inanandaydı; böylece bu alana kendini verdi.
Tüm İttihâd ve Terakkiciler gibi, bu uhuvvet-i Osmârıiyye
yoluyla bir Osmanlı milleti meydana getirmenin mümkün olduğuna inanıyordu.
Daha sonra 1909’da Genç Kalemler’de Gökalp, Ö. Seyfeddin’in
Genç Kalemler’de dilde tasfiye (saf Türkçe) hareketini izleyerek “Türkçü” oldu.
Selânik’te İttihâd ve Terrakki Merkez-i Umûmî üyesi
seçildikten (1909) sonra yeni bir Gökalp karşımızdadır.
Genç Türkler’i izleyerek II.
Meşrutiyet’te siyasî devrimin İçtimaî devrimle tamamlanması gereğini savundu.
İçtimaî devrim, “Yeni Hayat” ile gerçekleşecektir. “Yeni
Hayat”, sosyal hayatın her alanında yeni bir değerler sistemi getirmektir.
Yeni Hayat” fikir ile ülkü ile yaratılır ve hayata
geçirilir: “Yeni Hayat”, öz Türk kültürüne dönmekle gerçekleşecektir.
GÖKALP İÇİN, “ÜSTÜN İNSAN” TÜRK’TÜR, YÜKSEK, GÜZEL KÜLTÜR,
TÜRK KÜLTÜRÜDÜR.
Gökalp’in düşünce hayatında Türkçülük, Balkan Savaşı faciasından
sonra egemen hâle gelecek, Osmanlıcılık ise unutulacaktır.
Ziya Gökalp, “Türk milliyetçiliğinin babası”dır (U. Heyd).
Ziya Gökalp,“Yeni Türkiye’yi biçimlendiren, Türkiye
Cumhuriyeti’nin manevi kurucularından biri,belki de bu kuruluşta payı en büyük
olanıdır.
Ziya Gökalp “Şark’ta ilk defa olarak Garb’ın anladığı ilim
kafasıyla Doğu faziletini nefsinde birleştiren” bir kişidir (Y. Kadri).
Türkiye’deki egemen düşüncenin en yetkin sistematik
düşünürü Ziya Gökalp’tir Fikirleri sonraları basit sloganlara ve mitlere
dönüşmüştür.
Gökalp millî kültürü, yenileşmenin aracı görür Dinamik ve
daima gelişme hâlinde bulunan milli kültür, Gökalp sosyolojisinin temel
görüşüdür.
Gökalp’in temel görüşleri, özellikle Türk millî devletinin
kuruluş döneminde kültür hayatımızda derin bir etki yapmış, ona yön vermiştir.
Ziya Gökalp'ın temel kavramlarını benimseyen Türk bilim ve
sanat adamları; geleneksel Türk halk kültürünü, halk edebiyatını,
incelemişlerdir.
Ziya Gökalp'i benimseyen bilimadamları tasavvuf ve tarikatları
Türk folklorunu halk musikîsini hararetle araştırmaya yönelmişlerdir.
Onun çizdiği yolda sapmadan yürüyen yüzlerce bilim adamı
fikir adamı bulunmaktadır Nihal atsız Mehmet İzzet, Fuad Köprülü, P. N.
Boratav, Hilmi Ziya Ülken, Ziyaeddin Fahri Fmdıkoğlu, İsmail Hakkı Baltacıoğlu,
Mümtaz Turhan, Osman Turan, Necati Akder, İbrahim Kafesoğlu, Adnan Saygun Orhan
Türkdoğan, Necdet Sevinç,A.Bican Ercilasun ve daha birçok bilim ve sanat adamı
onun yolunda yürümüştür.
Atsız Hoca Ziya Gökalp'ı çok severdi bu sevgi bize de
yansıdı 40 yıldır o bilgi yuvası dahi insanı anlamaya tanımaya çalıştım ve çok
sevdim.
SON ÇAĞIN BU BÜYÜK TÜRK DÜŞÜNÜRÜNÜ, FİLOZOFUNU VE BİLGİNİNİ,
90 YIL ÖNCE GENÇ YAŞTA KAYBETTİK NUR İÇİNDE YATSIN.
Değerli Arkadaşlarım Ziya Gökalp'i anlamak için tüm
eserlerini okumak gerek biz kısmende olsa özet olarakta olsa anlatmaya çalıştık
Türklüğe hizmet vermiş bütün büyük adamların hayatları
mücadeleleri ve yalnızlıkları bir acı şarkı gibi yüreğimizi acıtır acıtır ve
kanatır.
COMMENTS