YÜKNEKLİ EDİP AHMET - ATABETÜ’L-HAKAYIK Yüknekli Edip Ahmet’in Atabetü’l-Hakayık (XIl. yüzyıl) adlı eserleri, Arap ve Fars Edebiyatın...
YÜKNEKLİ EDİP AHMET - ATABETÜ’L-HAKAYIK
Yüknekli Edip
Ahmet’in Atabetü’l-Hakayık (XIl. yüzyıl) adlı eserleri, Arap ve Fars
Edebiyatının yoğun etkisi altında verilen ilk ürünlerdendir.
Atebetü’l-Hakaayık,
hakikatlerin eşiği manasında bir addır. Bu eserin Dad Sipehsalar (Mehmed) Beğ
denilen bir Türk beğine sunulduğu, kitabın
başındaki üçüncü manzumeden öğreniliyor. Eserin, çok güzel bir Uygur
yazısıyle yazılmış en iyi nüshasını baş tarafında [1]
bir medhiye manzumesinin, Arap
harfleriyle yazılı başlığında, Arapça olarak, “Türk ve Acem hükümdarı,
milletlerin efendisi, ulu Emîr Muhammed Dad İspehsalar Beğ’in medhi hakkında”
cümlesi vardır.
Bir kere Atebetü’l-Hakaayık’da esas metnin baştan
sonar Türk dörtlükleriyle söylenmiş olması, Edib Ahmed’de milli şiir zevkinin
devamını gösterir. Kutadgu Bilig’in 173 yerinde rastlanan bu dörtlükler,
Atebetü’l-Hakaayık’da eserin asıl şekli olmuştur. Bunlar ve bunları takip
edecek daha başka eserler açıkça göstermiştir ki İslâmlıktan önce Türk
edebîyâtında şekil bakımından klâsik çehre almış ve an’aneleşmiş bir milli
söyleyiş zevki vardır. Bu zevk, İslâmlıktan sonra, ortak İslâmi edebîyâtın çok
kuvvetli ve Hakîm tesirlerine rağmen, kolay kolay sönmemiş ve devam etmiştir. [2]
Böyle bir hadiseyi, Türk edebîyâtında milli zevkin
yabancı tesirlere mukavemeti manasında karşılamak doğrudur. Bunun yanında
Atebetü’l-Hakaayık’da görülen yarım kafiyelerle redifli kafiyelerde de eski
Türk şiirindeki kafiye zevkinin bir devamı vardır. Atebetü’l-Hakaayık da
Kutadgu Bilig gibi Ortaasya Türkçe’siyle, bu Türkçe’nin Doğu, yani Kaşgar –
Hâkaaniyyet lehçesi’yle yazılmıştır. Fakat bu ikinci eserde mısra başına düşen
Arapça, Farsça kelime sayısı Kutadgu Bilig’dekinden fazladır. Bu nisbet, o
devir ve o yerler Türkçe’sinin gün geçtikçe daha çok Arap ve Fars dilleri
tesirinde kaldığını gösterir. Bu hadisenin daha açık delili, bu ilk iki eserin
adlarındadır; İlk eser, Kutadgu Bilig’in adı Türkçe olduğu halde, ikinci eserin
Atebetü’l-Hakaayık adlı tamamiyle Arapça bir terkiptir.
Xll. Yüzyılda
Tasavvufi Türk edebiyatının ilk temsilcisi olarak görülen Ahmet Yesevi’nin
“Hikmet”leri daha çok 12’li hece vezniyle yazılmış olup Ktuadgu Bilig ve
Atabetü’l-Hakayık’ın devamı niteliğindedir. [3]
Anadolu yu kısa bir zaman Türkleştirerek, bu geniş
ülkede bir Anayurt kurmayı başaran Selçuklular, Fars kültürünün o derece etkisi
altında kalmışlardır ki, kendilerini İran hükümdarlarına benzeterek Keykubad,
Keyhusrev, Keykavus gibi adlar takınmayı bir şeref saymışlardır. Şeh-nameler,
tarihler, vakayi-nameler, vakfiyeler, hep Farsça kaleme alınmıştır.
Bu devirlerde Arap ve Fars dillerinin hakim duruma
geçerek böyle resmi bir nitelik kazanmalarında elbette daha başka etkenler de
söz konusudur. Bunda bir dereceye kadar, İran’daki Fars unsurlarının ve Farsça’nın
hakimiyetine karşı Oğuzların daha önceden Oğuzca’ya dayalı bağımsız bir yazı
diline sahip olamayışlarının da önemli rolü vardır. [4]
Moğol yayılması sonunda Oğuz ve Türkmen boylarının
Anadolu’ya göç etmesi, eski gelenek ve göreneklerin güçlenmesine, Türk dilinin
de yeni bir canlılıkla halk arasında yayılmasına yol açmıştır. Böylece, XIII.
yüzyılda Türk dilinin yazı dili olarak Anadolu’da gelişmeye buna paralel olarak
Türk edebiyatının önemli eserler vermeğe başladığının görüyoruz. Bu eserler de
Fars edebiyatının etkisi altında kaleme alınmış olmakla birlikte, dil
bakımından çok sadedir.
Osmanlı saraylarında
Farsça şiirler yazanların makbul tutulduğu, günlerde Azabeycan ve Türkistan da
Farsça etkisini sürdürmekteydi.
Taner
Ünal Ocak 2002
[1]
Semerkand nüshası, Ayasofya Kütüphânesi, No: 4012
[2]
Nihad Sami Banarlı, Resimli Türk Edebîyâtı Târîhi I, Yüksek Zümre Edebîyâtının
İlk Yazarları ve İlk Eserleri, S. 243.
[3] Faruk K.
Timurtaş. Tarih içinde Türk Edebiyatı. Boğaziçi yay. s.192) Tarih içinde Türk Edebiyatı
s.192.
[4] Prof.
Dr. Zeynep Korkmaz, Atatürkçü Düşüncede Türk Dilinin Yeri, At. Ar. Merkezi
1995, S. 218-219.
COMMENTS