TÜRK DEVRİMİ NEDİR ? Atatürk yaptığı devrimle, Türk milletini diriltmiş, yeniden ayağa kaldırmıştır. Türk’ün adıyla yeniden devlet...
TÜRK
DEVRİMİ NEDİR ?
Atatürk
yaptığı devrimle, Türk milletini diriltmiş, yeniden ayağa kaldırmıştır. Türk’ün
adıyla yeniden devletini kurmuş, dilde Türkçe’ye dönüşü sağlamış, Türk tarihini
zirveye çıkarmış, ancak milletleşme projesini tamamlayamadan ebediyete intikal
etmiştir.
Türk
devrimi Türkçe’ye, Türk’ün tarihine, Türk’ün kültürüne, Türk’ün sanatına,
hülasa Türk Milletinin her türlü milli varlığına, milliyetine, milletleşmeye özüne
dönüştür.
Atatürk’ün
İstiklal savaşına başlarken ortaya koyduğu tavır, emperyalizme karşı şerefli
bir duruş ve direniştir. Meclisteki konuşmalarını, döneme damgasını vuran
yayınları incelediğinizde yapılan mücadelenin emperyalizmi ve onun yerli
uşaklarını tasfiye etmek olduğunu görürsünüz.
İstiklal
Savaşı adı üzerinde Tam Bağımsızlığımıza kazanma mücadelesidir.
Bu dönemde egemen kılınan ve Milli bağımsızlığı
hedefleyen politik tavır, Batı’ya karşı girişilen ve başarıya ulaştırılan,
Milli kalkınma mücadelesi içinde oluşturulmuştur. 1919’da dile getirilen, “Milleti milletin kendi azim ve kararlılığı
kurtaracaktır” anlayışı; ülkenin askeri işgalden kurtarılmasıyla sınırlı
olmayan geniş kapsamlı Vatansever bir dünya görüşüdür. Kendine ve halkına
güveni esas alan, her türlü dış etkiye karşı koyan ve hiçbir koşulda tam
bağımsızlıktan ödün vermeyen bu görüş Atatürkçü bakış açısının özüdür.
İngilizlerin ünlü
gazetesi The Times’ın 1938’deki, yani 65 yıl önceki bir Pazar ilavesinde
çıkan “Yeni Türkiye” başlıklı yazısında şunları yazıyordu :
“Avrupa’nın Hasta Adamı’nı birkaç yılda ilerici, modern bir ülkeye ve Balkan Yarımadası’nda, Doğu Akdeniz’de ve Batı Asya’da bir barış ve istikrar abidesine dönüştüren ihtilal (Anadolu İhtilali) gibi sürpriz değişimlere tarihte çok az rastlanmıştır.
“Birinci Dünya Savaşı öncesi Türkiye’nin zayıflığı, uluslar arası politikada duyulan rahatsızlıkların verimli bir kaynağını teşkil ediyordu. Ülkenin içindeki ayaklanmalar ve baskı olayları, her zaman iştihası kabarık olan dış güçlere müdahale fırsatı vermiş oluyordu. Komşuları, Türkiye’nin sonunu beklerken, çöküntüden pay kapmayı ve zengin mirasını paylaşmayı umuyorlardı.
Finansal rakipler arasında şiddetli siyasi kıskançlıklar vardı. İstanbul, ülkenin doğal kaynaklarını istismar etmek için rüşvet ve siyasi baskılar kullanan ve Türkiye’nin çıkarlarını hiçe sayan yabancı imtiyaz aracıları arasında adeta bir savaş arenasına dönmüştü.
Bugün Türkiye herkesin saygısını kazanmıştır. Artık hiçbir yabancı, Türkiye’nin içişlerine karışmayı aklının ucuna bile getirmiyor. Komşular, bırakın Türkiye’ye kötülük yapmayı, onunla iyi geçinmek ve ortak çıkarlar doğrultusunda Türkiye ile işbirliği yapabilmek istiyorlar.
Yabancı finans çevreleri; yeni Türkiye’nin herhangi bir projeyi, ancak ülkenin çıkarları ve iktisadi bağımsızlık doğrultusunda olduğu taktirde görüşebileceğini artık öğrenmiş bulunuyor.
Kemal Atatürk’ün zaferleri, Lozan Antlaşması ile 1923’te tescil edilmiş ve tanınmış oldu. O tarihten beri onun kurduğu Cumhuriyet, bir diplomatik başarıdan bir yenisine uzandı. Balkan Paktı’nın oluşumu, Bir Asya Paktı olan Sadabat Paktı, Montreaux Konferansı, İngiltere ile finansal anlaşma ve Fransa ile İskenderun Sancağı ile ilgili barışçıl anlaşma Bu değişimi herkes bilmektedir.”[1]
Büyük Önder,
“Filhakika bir devlet ki, kendi tebeasına vazettiği vergiyi ecnebilere vazedemez gümrük muamelatını,rusumunu memleketin ve milletin ihtiyacına göre tanzim etmekten mahrumdur. Ve bir devlet ki, ecnebiler üzerinde hakkı kazasını tatbikten mahrumdur. Böyle bir devlete bittabi müstakil denilemez.”Diyordu.
Türkiye,
bu gün büyük ölçüde Mali istiklalini kaybetmiş, bir konumdadır. Türkiye
ecnebiler yani yabancılar üzerinde hakkı kazısını tatbik edecek bir gücü
yoktur. Onlara egemenlik haklarımızı devretmek, onların istedikleri bütün
şartları yerine getirmek için emir bekler hale getirilmiştir. Türkiye IMF –
Dünya Bankası – A.B. – Gümrük Birliği antlaşmaları ve imzalanan niyet
mektuplarıyla Batının kontrolü altına girmiştir. Türk milletinin zengin ve
onurlu bir yaşam sürmesi için tek çözüm yeniden Tam Bağımsız Milli Devlete
dönüştür.
[1] Vural
Savaş, “Karşıdevrim”, CHP’nin Atatürkçü çizgiden uzaklaşmasıyla gerçekleşti,
Aydınlık Dergisi, sayı 823, 27 Nisan 2003 sayfa 64.
COMMENTS