ARAŞTIRMACI OBJEKTİF OLMALI, ŞURADAN VEYA BURADAN ELİNE GEÇİRDİĞİ BİR KAÇ BELGE İLE TARİH YAPMAMALIDIR. BELGELER VE BİLGİLER KARŞILA...
ARAŞTIRMACI
OBJEKTİF OLMALI, ŞURADAN VEYA BURADAN ELİNE GEÇİRDİĞİ BİR KAÇ BELGE İLE
TARİH YAPMAMALIDIR. BELGELER VE BİLGİLER KARŞILAŞTIRILMALIDIR. BELGE
UYDURULMAMALIDIR. HÜRRİYETİ İTİLAF ZİHNİYETİNİN BU GÜNKÜ TEMSİLCİLERİ
SÖZDE “YALAN SÖYLEYEN TARİH” YALANIYLA TÜRK DÜŞMANLIKLARINI ATATÜRK
DÜŞMANLIKLARININ ZEHRİNİ GEPEGENÇ BEYİNLERİ AKTARMAKTADIRLAR.İSTİKLAL SAVAŞINDA İNGİLİZLERLE İŞBİRLİĞİ YAPANLARIN TORUNLARI TÜRK ÇOCUKLARINI YALANLARLA ALDATMAKTADIR.
BİNLERCE KIYMETLİ ARAŞTIRMACI VE BİLİM ADAMININ BİNLERCE ESERİ YILLARCA TARAYARAK ELDE ETTİKLERİ BİLGİLERDEN OLUŞAN KİTAPLAR “RESMİ TARİH” YALANIYLA DAMGALANMAKTA GENÇLERİMİZ ALDATILMAKTADIR
KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL VE İŞİNE GELENİ BELGE KABUL EDİP GELMEYENİ SAVSAKLAYAN HESABINA GELDİĞİ GİBİ YAZAN (SÖZDE) İSLAMCI VEYA MOZAYIKÇI YAZARLARIMIZ İSTEDİKLERİ GİBİ YAĞIP GÜRLÜYOR..CEVAP VERENDE YOK!
AMAÇ TÜRK ÇOCUKLARINA GERÇEK TARİHİ ANLATIYORUZ YALANIYLA ONLARIN KÖRPE ZİHİNLERİNİ BİR SÜRÜ HAYALİ BİLGİLERLE DOLDURARAK ONLARI TÜRKLERİN KURDUĞU SON DEVLET OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE, TÜRK TARİHİNE,TÜRK MİLLETİNE VE MİLLİYETİNE DÜŞMAN ETMEKTİR. ONLARIN AMACI TÜRKİYEDE MİLLİYETSİZ VE RUHSUZ BİR TOPLUM ORTAYA ÇIKARMAKTIR.ONLARIN AMACI YAPMAK DEĞİL YIKMAKTIR..
Yıllardır bir “resmi tarih” suçlaması tutturuldu gidiyor. Türk Çocuklarını mozayık fikirleri ile milliyetsizleştirmek niyetinde olan İkinci Cumhuriyetçiler ile İslam maskesi altında Arap Milliyetçiliği yapan vatansızlar, tarihi gerçekleri resmi tarih bahanesi ile ters yüz ederek Türk çocuklarının beyinlerini yıkıyorlar. Gençlerimize bir şey anlatsanız hemen “O resmi tarih” korumasının arkasına saklanıyorlar.
Bu gün; Türk çocuklarına devşirme ruhu aşılayarak onları tarih sahtekârlığı yaparak aldatanlara cevap vereceğiz. Kendi saçmalıklarını benimseyenleri “inanan”, benimsemeyenleride “kafir” kabul eden bu zat--ı muhteremlerin yalanlarını yüzlerine vuracağız.
Tarihi özet olarak anlatmak kolay değil. Celal Bayar’ın 8 Ciltlik “Bende yazdım” isimli anıları Erzurum kongresine varabiliyor.Yani sadece bir kişinin anılarını tarihi vakaları tespit ederek aktarabilmesi için 20 cilt kitap yazması gerekiyor. Kurtuluş savaşının askeri yönünün belgeleri ile anlatıldığı Türk İstiklal harbi dizisi 16 Cilt. Çoğu konularda özet geçilmiş. Binlerce kitap bile konuyu anlatmaya yetmezken, bu kadar derin bir konu ile ilgili bütün bilgi ve belgeleri okul kitaplarında vermek mümkün değil. Bunları öğrenmek için yazılanları okumak ve araştırmak mecburiyetimiz vardır. Bu nedenle “okul kitapları resmi tarihtir, gerçekler açıklanmıyor” dememiz haksızlık olur.
Kurtuluş savaşı, Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’in kuruluş yılları ile ilgili olarak 1941 yılına kadar 227(1), 1957 yılına kadar433(2), 1960 yılana kadar 1130(3),1968 yılına kadar 3959(4), 1974 yılına kadar 7.010 (5)kitap yazılmıştır.Bu gün aynı dönemle ilgili yazılan kitapların sayısının onbini rahatça geçtiği söylenebilir.
İncelediğimizde görüyoruzki Atatürk’ün ölümünden 3 yıl geçtiği halde dahi 227 kitap yazılmışken 1968’den 1974 yılına kadar 6 yıl zarfında yazılan kitapların sayısı 3051’dir. Bu dönemde yazıyan kitapları incelediğimizde bunların resmi tarih olmadığı, belgelere ve bilgilere dayalı olarak serbest araştırmacılar tarafından kaleme alınmış eserler olduğu anlaşılır.
Tarih’i resmi veya gayri resmi diye ayırmak ta doğru değildir. Bir tarihin ancak doğru olup olmadığı tartışılabilir.. Bir tarih ne resmi olduğu için yanlıştır, nede gayri resmi olduğundan dolayı doğru.
Kurtuluş savaşı Cumhuriyet ve M. Kemal ile ilgili kitapların %’98’i özel çalışmadır. Bunların kimi Türk kimi ise ecnebidir. Kimi sağcı kimi solcudur. Kimi doğulu kimi batılıdır. Dinleri, bulunduğu ortamlar ve meslekleri dünya görüşleri başka başka insanlardır.
İleri sürülen iddilardan en önemlisi devlet arşivlerinin gerçeklerin anlaşılmaması için kapalı tutulduğu yolundadır. Hasan Mezarcı İstiklal Mahkemesi zabıtlarının önsözünde “Yetmiş yıldır kat kat kilitli bodurumlarda gizlenmiş belgeler”den bahsederken Vehbi Vakkasoğlu bu kitabında “Meclis zabıtları ,İstiklal Mahkemesi dosyaları gibi çok mühim tarihi malzeme hala gözlerden uzak tutulmaktadır. Vesikaların bir kısmı hala saklanmakta, araştırmacılardan gizlenmektedir.”diyerek gerçekleri saptırmakta, Yalçın Küçük ise "Tarihi ile bu kadar övünen devlet, savaş tarihi arşivlerini, resmi tarihçilerin dışında kimseye açmıyor” diyerek yalan söylemektedir..
Şimdi bu gizem perdesini aralayalım ve gerçekleri anlatalım. İstiklal mahkemeleri ile ilgili dosyalar 1973 yılından beri araştırmacılara açıktır. Hatta burada yer alan konular Ergün Aybars ve Ahmet Nedim tarafından yayınlanmıştır. Katıldığımız veya katılmadığımız konular başka bir yazı konusu olabilir ancak kendisini İslamcı kabul eden pek çok yazarda bu belgelerden faydalanmışlardır. T.B.M.M. Gizli celse zabıtları ise 1980 yılında yayınlanmıştır.
Gelelim yayınlanmayan diğer gizli belgelere..Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler Arşivi’nde Osmanlı’nın son dönemine ilişkin olanrlarla birlikte yedi milyon askeri belge ile Atatürk’ün ölümünden 25 yıl sonra açılmak üzere Ziraat Bankası kasalarına teslim edilen ve 1964 yılında Genel Kurmay’a teslim edilen Atatürk’ün özel mektuplarından ve not defterlerinden oluşan belgeler bulunmaktadır. Bu belgeler bütün meraklılara açılmış ve bu belgelerden istifade ile bir çok kitap yazılmıştır. Hatta Atatürk’ün özel mektupları ve not defterlerindeki bilgiler üç kitap halinde yayınlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı arşivi 1991 yılına kadar araştırmacılara açık kalmış ancak 1991 yılında bilgisayara geçirilmek için araştırmacılara kapatılmış ancak Türk tarih kurumu ve Genel Kurmay Başkanlığı Askeri tarih ve Stratejik etüdler arşivine birer nüshası verilerek araştırmacıların bu belgelerden mahrum kalması engellenmiştir.
Türk İnkılap Tarihi enstitüsü ve Türk Tarih kurumu arşivleri de araştırmacılara açıktır.Aynı zamanda Türk tarih kurumu bu bilgi ve belgeleri araştırmacıların daha çok faydalanabilmeleri için muhtelif kitaplar halinde yayınlamıştır. Bu kitaplar benim arşivimde mevcuttur. Bütün belgelerin asılları tercüme edilmiş halleri saati ve dakikası ile kayıtlıdır. Bu belgeleri geçerli kılan enn önemli unsurda o dönemde yaşamış ve bu belgelerle hiç bir bağlantısı olmayan kişilerce kaleme alınmış hatıraların belgelerle tıpatıp benzerlik göstermeleridir.
En çok tezviratı yapılan konulardan biriside İngiliz belgelerinin halkın bilgisine açılmadığı yolundadır. Bu öylesine işlenmiştir ki bu memleketin aldatılmış evlatları bir takım bilgilerin gizli İngiliz belgelerinin ortaya çıkması ile aydınlığa kavuşacağını zannetmektedir.
Kurtuluş savaşı tarihimizden 1944 yılından sonra daha çok bahsedilmesinin sebebi İngilizlerin bu yıldan sonra gizli belge ve bilgileri yıl sırasına göre bölüm bölüm halka açmasından kaynaklanmıştır. 1960 yılına gelindiğinde 1939 yılına kadar olan kısım tamamıyla araştırmacılar açılmıştır. İşte 1966 ile 1974 yılları arasında bu dönemle ilgili daha fazla kitap yazılmasının sebebi araştırmacıların beklenti içerisinde oldukları tarihin Hem İngiliz arşivlerinden hem de Türk arşivlerinden bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasıdır.
Celal Bayar “Bende yazdım” isimli anılarında ilk seride açıklanan İngiliz belgelerine geniş şekilde yer vermiş hatıralarını teyid edecek belgeler koymuştur. Bu tarihten sonra bir çok araştırmacı yazar İngiliz belgelerini inceleyerek kitaplar yazdılar. İngiliz Parlemento tutanaklarından tutunda telgraf metinlerine hatta gizli servis bilgilerine kadar bütün belgeler Türk kamuoyuna aktarıldı. Bilal N.Şimşir İngiliz Belgelerine dayanarak kitaplar yazdı. Doğan Avcıoğlu 4 Ciltlik “Milli Kurtuluş tarihi” adlı eserinde İngiliz belgelerinden faydalandı. Sina Akşin, Mim Kemal Öke ve bir çok yazar eserlerinde bu belgelerden istifade etti.
Araştırmacı objektif olmalı, şuradan veya buradan eline geçirdiği bir kaç belge ile tarih yapmamalıdır. Belgeler ve bilgiler karşılaştırılmalıdır. Belge uydurulmamalıdır. Hürriyeti İtilaf zihniyetinin bu günkü temsilcileri Sözde “Yalan Söyleyen Tarih” yalanıyla Türk düşmanlıklarını Atatürk düşmanlıklarının zehrini gepegenç beyinleri aktarmaktadırlar.İstiklal Savaşında İngilizlerle İşbirliği yapanların torunları Türk çocuklarını yanlarlarla aldatmaktadır.
Binlerce kıymetli araştırmacı ve Bilim adamının binlerce eseri yıllarca tarayarak elde ettikleri bilgilerden oluşan kitaplar “RESMİ TARİH” yalanıyla damgalanmakta gençlerimiz aldatılmaktadır
Kerameti kendinden menkul ve işine geleni belge kabul edip gelmeyeni savsaklayan hesabına geldiği gibi yazan (Sözde) İslamcı veya Mozayıkçı yazarlarımız istedikleri gibi yağıp gürlüyor..Cevap verende yok!
Amaç Türk çocuklarına gerçek tarihi anlatıyoruz yalanıyla onların körpe zihinlerini bir sürü hayali bilgilerle doldurarak onları Türklerin kurduğu son devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türk Tarihine,Türk milletine ve milliyetine düşman etmektir. Onların amacı Türkiyede Milliyetsiz ve ruhsuz bir toplum ortaya çıkarmaktır.Onların amacı yapmak değil yıkmaktır..
Yazımı bir örnekle bitirmek istiyorum. Bu gün en çok tartışılan konulardan birisi!
Mustafa Kemal Vahidettin’in yanından ayrılırken kendisine küçük bir kadife kese verir. Bu kesenin içinde bazı özel hediyeler vardır. Bunu bütün tarih belgelerinde hatta Mustafa Kemal’in kendi anlatımında bile görebilirsiniz.
Hasan Hüseyin Ceylan bu küçük kadife kese’yi örnek göstererek “Vahidettin’in şahsi servetinden 40.000 altın verdiklerini bu serveti padişahın yarış atlarını satarak elde ettiğini” söylüyor. Padişahın 40.000 altın verebilmesi için o günün koşullarında 15 - 20 yarış atı beslemesi lazım. 15 yarış atı beslemek içinde çok önemli bir düzen ve organizasyon gerekiyor. Çok önemli ve zor ve çok masraflı bir iş. Hemde Cihan savaşı sırasında.. Olacak şey değil. Bırakın böyle zor bir uğraşıyı Vahidettin mizacı itibarıyla hiç bir hayvanla en ufak bir ilgilenme göstermemiştir. Merak eden otursun incelesin.Neredeymiş bu yarış atları.. İşte size apaçık bir yalan.
Sonra 304 kilo ağırlığındaki 40.000 Altını Mustafa Kemal’in küçük bir kesede koltuğunun altına veya cebine koyarak götürmesi mümkün müdür? Bu da ikinci büyük yalan.
Verilen para kayıtları ile bellidir. 1000 lira+3 aylık yolluk ve maaştır.Bunun dışında ortaya konmuş tek belge yoktur. Bu para kısa sürede bitmiş Mustafa Kemal Erzurumdan ayrılırken emekli binbaşı Süleyman beyden 900 lira alınarak yola devam edilmiştir. Ciddi bir kaynak araştırması yapanlar Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çoğu günler bir sıcak şekerli çaya,kahveye hasret olduklarını öğrenirler. Sadece Hasan Hüseyin Ceylanmı? Hayır.. Kadir Mısırlıoğlu’ da hızını alamamış ve “Cebine Yüzbinlerce Altın konulmuştur” diyor. Abdurrahman Dilipak ise acemi avcılar gibi biraz daha atarak “300.000 altın”’dan bahsediyor. (2200 Kilo) Neye dayanarak atıyorsun kardeşim?Neredeymiş bu para? Hangi kayıtlarda bulunuyor? Osmanlı’nın o günlerdeki kasa kayıtları bile bellidir.Bakanlıklar bile İngiliz subaylarının kontrolü altında iken böyle bir servet varmışta kimsenin haberi olmamış?
Vehbi Vakkasoğlu ise Son bozgun isimli kitabında işi çığırından çıkarmış “Milyonlar”’dan bahsetmektedir. Bu durumda Samsun’a giden geminin altın veya para yüklü olması olması gerekir. Hatta bir gemi yetmeyebilir arkasından sırf para dolu bir gemi daha gerekebilir. Sonra nasıl girmiştir bu paralar gemiye? Mustafa Kemal’in Padişahın yanından nasıl ayrıldığı gemiye nasıl bindiği en ince ayrıntılarına kadar bilinmekteyken bu trenler dolusu paralar hareket eden gemiye arkadan Kobra helikopterleri ile mi taşındı?
Bir şeyi atıyorsunuz bari destekli atın!
(1)Prof Herbert Melzig,Atatürk Bibliyogragfyası Ankara 1941
(2)M.Mercangil Atatürk ve Devrim Kitapları katalogu,Ankara 1953
(3) İsmail Arar,Atatürk Kurtuluş Savaşı Dverimler, Baha Matbaası 1960
(4)Mehmet Gökman Atatürk Devrimleri Tarihi billiyografyası1968
(5)Mehmet Gökman Ek Cilt 1974
* Ortadoğu gazetesinde Ağustos 1998’de yayınlanmıştır.
BİNLERCE KIYMETLİ ARAŞTIRMACI VE BİLİM ADAMININ BİNLERCE ESERİ YILLARCA TARAYARAK ELDE ETTİKLERİ BİLGİLERDEN OLUŞAN KİTAPLAR “RESMİ TARİH” YALANIYLA DAMGALANMAKTA GENÇLERİMİZ ALDATILMAKTADIR
KERAMETİ KENDİNDEN MENKUL VE İŞİNE GELENİ BELGE KABUL EDİP GELMEYENİ SAVSAKLAYAN HESABINA GELDİĞİ GİBİ YAZAN (SÖZDE) İSLAMCI VEYA MOZAYIKÇI YAZARLARIMIZ İSTEDİKLERİ GİBİ YAĞIP GÜRLÜYOR..CEVAP VERENDE YOK!
AMAÇ TÜRK ÇOCUKLARINA GERÇEK TARİHİ ANLATIYORUZ YALANIYLA ONLARIN KÖRPE ZİHİNLERİNİ BİR SÜRÜ HAYALİ BİLGİLERLE DOLDURARAK ONLARI TÜRKLERİN KURDUĞU SON DEVLET OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE, TÜRK TARİHİNE,TÜRK MİLLETİNE VE MİLLİYETİNE DÜŞMAN ETMEKTİR. ONLARIN AMACI TÜRKİYEDE MİLLİYETSİZ VE RUHSUZ BİR TOPLUM ORTAYA ÇIKARMAKTIR.ONLARIN AMACI YAPMAK DEĞİL YIKMAKTIR..
Yıllardır bir “resmi tarih” suçlaması tutturuldu gidiyor. Türk Çocuklarını mozayık fikirleri ile milliyetsizleştirmek niyetinde olan İkinci Cumhuriyetçiler ile İslam maskesi altında Arap Milliyetçiliği yapan vatansızlar, tarihi gerçekleri resmi tarih bahanesi ile ters yüz ederek Türk çocuklarının beyinlerini yıkıyorlar. Gençlerimize bir şey anlatsanız hemen “O resmi tarih” korumasının arkasına saklanıyorlar.
Bu gün; Türk çocuklarına devşirme ruhu aşılayarak onları tarih sahtekârlığı yaparak aldatanlara cevap vereceğiz. Kendi saçmalıklarını benimseyenleri “inanan”, benimsemeyenleride “kafir” kabul eden bu zat--ı muhteremlerin yalanlarını yüzlerine vuracağız.
Tarihi özet olarak anlatmak kolay değil. Celal Bayar’ın 8 Ciltlik “Bende yazdım” isimli anıları Erzurum kongresine varabiliyor.Yani sadece bir kişinin anılarını tarihi vakaları tespit ederek aktarabilmesi için 20 cilt kitap yazması gerekiyor. Kurtuluş savaşının askeri yönünün belgeleri ile anlatıldığı Türk İstiklal harbi dizisi 16 Cilt. Çoğu konularda özet geçilmiş. Binlerce kitap bile konuyu anlatmaya yetmezken, bu kadar derin bir konu ile ilgili bütün bilgi ve belgeleri okul kitaplarında vermek mümkün değil. Bunları öğrenmek için yazılanları okumak ve araştırmak mecburiyetimiz vardır. Bu nedenle “okul kitapları resmi tarihtir, gerçekler açıklanmıyor” dememiz haksızlık olur.
Kurtuluş savaşı, Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’in kuruluş yılları ile ilgili olarak 1941 yılına kadar 227(1), 1957 yılına kadar433(2), 1960 yılana kadar 1130(3),1968 yılına kadar 3959(4), 1974 yılına kadar 7.010 (5)kitap yazılmıştır.Bu gün aynı dönemle ilgili yazılan kitapların sayısının onbini rahatça geçtiği söylenebilir.
İncelediğimizde görüyoruzki Atatürk’ün ölümünden 3 yıl geçtiği halde dahi 227 kitap yazılmışken 1968’den 1974 yılına kadar 6 yıl zarfında yazılan kitapların sayısı 3051’dir. Bu dönemde yazıyan kitapları incelediğimizde bunların resmi tarih olmadığı, belgelere ve bilgilere dayalı olarak serbest araştırmacılar tarafından kaleme alınmış eserler olduğu anlaşılır.
Tarih’i resmi veya gayri resmi diye ayırmak ta doğru değildir. Bir tarihin ancak doğru olup olmadığı tartışılabilir.. Bir tarih ne resmi olduğu için yanlıştır, nede gayri resmi olduğundan dolayı doğru.
Kurtuluş savaşı Cumhuriyet ve M. Kemal ile ilgili kitapların %’98’i özel çalışmadır. Bunların kimi Türk kimi ise ecnebidir. Kimi sağcı kimi solcudur. Kimi doğulu kimi batılıdır. Dinleri, bulunduğu ortamlar ve meslekleri dünya görüşleri başka başka insanlardır.
İleri sürülen iddilardan en önemlisi devlet arşivlerinin gerçeklerin anlaşılmaması için kapalı tutulduğu yolundadır. Hasan Mezarcı İstiklal Mahkemesi zabıtlarının önsözünde “Yetmiş yıldır kat kat kilitli bodurumlarda gizlenmiş belgeler”den bahsederken Vehbi Vakkasoğlu bu kitabında “Meclis zabıtları ,İstiklal Mahkemesi dosyaları gibi çok mühim tarihi malzeme hala gözlerden uzak tutulmaktadır. Vesikaların bir kısmı hala saklanmakta, araştırmacılardan gizlenmektedir.”diyerek gerçekleri saptırmakta, Yalçın Küçük ise "Tarihi ile bu kadar övünen devlet, savaş tarihi arşivlerini, resmi tarihçilerin dışında kimseye açmıyor” diyerek yalan söylemektedir..
Şimdi bu gizem perdesini aralayalım ve gerçekleri anlatalım. İstiklal mahkemeleri ile ilgili dosyalar 1973 yılından beri araştırmacılara açıktır. Hatta burada yer alan konular Ergün Aybars ve Ahmet Nedim tarafından yayınlanmıştır. Katıldığımız veya katılmadığımız konular başka bir yazı konusu olabilir ancak kendisini İslamcı kabul eden pek çok yazarda bu belgelerden faydalanmışlardır. T.B.M.M. Gizli celse zabıtları ise 1980 yılında yayınlanmıştır.
Gelelim yayınlanmayan diğer gizli belgelere..Genel Kurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüdler Arşivi’nde Osmanlı’nın son dönemine ilişkin olanrlarla birlikte yedi milyon askeri belge ile Atatürk’ün ölümünden 25 yıl sonra açılmak üzere Ziraat Bankası kasalarına teslim edilen ve 1964 yılında Genel Kurmay’a teslim edilen Atatürk’ün özel mektuplarından ve not defterlerinden oluşan belgeler bulunmaktadır. Bu belgeler bütün meraklılara açılmış ve bu belgelerden istifade ile bir çok kitap yazılmıştır. Hatta Atatürk’ün özel mektupları ve not defterlerindeki bilgiler üç kitap halinde yayınlanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı arşivi 1991 yılına kadar araştırmacılara açık kalmış ancak 1991 yılında bilgisayara geçirilmek için araştırmacılara kapatılmış ancak Türk tarih kurumu ve Genel Kurmay Başkanlığı Askeri tarih ve Stratejik etüdler arşivine birer nüshası verilerek araştırmacıların bu belgelerden mahrum kalması engellenmiştir.
Türk İnkılap Tarihi enstitüsü ve Türk Tarih kurumu arşivleri de araştırmacılara açıktır.Aynı zamanda Türk tarih kurumu bu bilgi ve belgeleri araştırmacıların daha çok faydalanabilmeleri için muhtelif kitaplar halinde yayınlamıştır. Bu kitaplar benim arşivimde mevcuttur. Bütün belgelerin asılları tercüme edilmiş halleri saati ve dakikası ile kayıtlıdır. Bu belgeleri geçerli kılan enn önemli unsurda o dönemde yaşamış ve bu belgelerle hiç bir bağlantısı olmayan kişilerce kaleme alınmış hatıraların belgelerle tıpatıp benzerlik göstermeleridir.
En çok tezviratı yapılan konulardan biriside İngiliz belgelerinin halkın bilgisine açılmadığı yolundadır. Bu öylesine işlenmiştir ki bu memleketin aldatılmış evlatları bir takım bilgilerin gizli İngiliz belgelerinin ortaya çıkması ile aydınlığa kavuşacağını zannetmektedir.
Kurtuluş savaşı tarihimizden 1944 yılından sonra daha çok bahsedilmesinin sebebi İngilizlerin bu yıldan sonra gizli belge ve bilgileri yıl sırasına göre bölüm bölüm halka açmasından kaynaklanmıştır. 1960 yılına gelindiğinde 1939 yılına kadar olan kısım tamamıyla araştırmacılar açılmıştır. İşte 1966 ile 1974 yılları arasında bu dönemle ilgili daha fazla kitap yazılmasının sebebi araştırmacıların beklenti içerisinde oldukları tarihin Hem İngiliz arşivlerinden hem de Türk arşivlerinden bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasıdır.
Celal Bayar “Bende yazdım” isimli anılarında ilk seride açıklanan İngiliz belgelerine geniş şekilde yer vermiş hatıralarını teyid edecek belgeler koymuştur. Bu tarihten sonra bir çok araştırmacı yazar İngiliz belgelerini inceleyerek kitaplar yazdılar. İngiliz Parlemento tutanaklarından tutunda telgraf metinlerine hatta gizli servis bilgilerine kadar bütün belgeler Türk kamuoyuna aktarıldı. Bilal N.Şimşir İngiliz Belgelerine dayanarak kitaplar yazdı. Doğan Avcıoğlu 4 Ciltlik “Milli Kurtuluş tarihi” adlı eserinde İngiliz belgelerinden faydalandı. Sina Akşin, Mim Kemal Öke ve bir çok yazar eserlerinde bu belgelerden istifade etti.
Araştırmacı objektif olmalı, şuradan veya buradan eline geçirdiği bir kaç belge ile tarih yapmamalıdır. Belgeler ve bilgiler karşılaştırılmalıdır. Belge uydurulmamalıdır. Hürriyeti İtilaf zihniyetinin bu günkü temsilcileri Sözde “Yalan Söyleyen Tarih” yalanıyla Türk düşmanlıklarını Atatürk düşmanlıklarının zehrini gepegenç beyinleri aktarmaktadırlar.İstiklal Savaşında İngilizlerle İşbirliği yapanların torunları Türk çocuklarını yanlarlarla aldatmaktadır.
Binlerce kıymetli araştırmacı ve Bilim adamının binlerce eseri yıllarca tarayarak elde ettikleri bilgilerden oluşan kitaplar “RESMİ TARİH” yalanıyla damgalanmakta gençlerimiz aldatılmaktadır
Kerameti kendinden menkul ve işine geleni belge kabul edip gelmeyeni savsaklayan hesabına geldiği gibi yazan (Sözde) İslamcı veya Mozayıkçı yazarlarımız istedikleri gibi yağıp gürlüyor..Cevap verende yok!
Amaç Türk çocuklarına gerçek tarihi anlatıyoruz yalanıyla onların körpe zihinlerini bir sürü hayali bilgilerle doldurarak onları Türklerin kurduğu son devlet olan Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türk Tarihine,Türk milletine ve milliyetine düşman etmektir. Onların amacı Türkiyede Milliyetsiz ve ruhsuz bir toplum ortaya çıkarmaktır.Onların amacı yapmak değil yıkmaktır..
Yazımı bir örnekle bitirmek istiyorum. Bu gün en çok tartışılan konulardan birisi!
Mustafa Kemal Vahidettin’in yanından ayrılırken kendisine küçük bir kadife kese verir. Bu kesenin içinde bazı özel hediyeler vardır. Bunu bütün tarih belgelerinde hatta Mustafa Kemal’in kendi anlatımında bile görebilirsiniz.
Hasan Hüseyin Ceylan bu küçük kadife kese’yi örnek göstererek “Vahidettin’in şahsi servetinden 40.000 altın verdiklerini bu serveti padişahın yarış atlarını satarak elde ettiğini” söylüyor. Padişahın 40.000 altın verebilmesi için o günün koşullarında 15 - 20 yarış atı beslemesi lazım. 15 yarış atı beslemek içinde çok önemli bir düzen ve organizasyon gerekiyor. Çok önemli ve zor ve çok masraflı bir iş. Hemde Cihan savaşı sırasında.. Olacak şey değil. Bırakın böyle zor bir uğraşıyı Vahidettin mizacı itibarıyla hiç bir hayvanla en ufak bir ilgilenme göstermemiştir. Merak eden otursun incelesin.Neredeymiş bu yarış atları.. İşte size apaçık bir yalan.
Sonra 304 kilo ağırlığındaki 40.000 Altını Mustafa Kemal’in küçük bir kesede koltuğunun altına veya cebine koyarak götürmesi mümkün müdür? Bu da ikinci büyük yalan.
Verilen para kayıtları ile bellidir. 1000 lira+3 aylık yolluk ve maaştır.Bunun dışında ortaya konmuş tek belge yoktur. Bu para kısa sürede bitmiş Mustafa Kemal Erzurumdan ayrılırken emekli binbaşı Süleyman beyden 900 lira alınarak yola devam edilmiştir. Ciddi bir kaynak araştırması yapanlar Mustafa Kemal ve arkadaşlarının çoğu günler bir sıcak şekerli çaya,kahveye hasret olduklarını öğrenirler. Sadece Hasan Hüseyin Ceylanmı? Hayır.. Kadir Mısırlıoğlu’ da hızını alamamış ve “Cebine Yüzbinlerce Altın konulmuştur” diyor. Abdurrahman Dilipak ise acemi avcılar gibi biraz daha atarak “300.000 altın”’dan bahsediyor. (2200 Kilo) Neye dayanarak atıyorsun kardeşim?Neredeymiş bu para? Hangi kayıtlarda bulunuyor? Osmanlı’nın o günlerdeki kasa kayıtları bile bellidir.Bakanlıklar bile İngiliz subaylarının kontrolü altında iken böyle bir servet varmışta kimsenin haberi olmamış?
Vehbi Vakkasoğlu ise Son bozgun isimli kitabında işi çığırından çıkarmış “Milyonlar”’dan bahsetmektedir. Bu durumda Samsun’a giden geminin altın veya para yüklü olması olması gerekir. Hatta bir gemi yetmeyebilir arkasından sırf para dolu bir gemi daha gerekebilir. Sonra nasıl girmiştir bu paralar gemiye? Mustafa Kemal’in Padişahın yanından nasıl ayrıldığı gemiye nasıl bindiği en ince ayrıntılarına kadar bilinmekteyken bu trenler dolusu paralar hareket eden gemiye arkadan Kobra helikopterleri ile mi taşındı?
Bir şeyi atıyorsunuz bari destekli atın!
(1)Prof Herbert Melzig,Atatürk Bibliyogragfyası Ankara 1941
(2)M.Mercangil Atatürk ve Devrim Kitapları katalogu,Ankara 1953
(3) İsmail Arar,Atatürk Kurtuluş Savaşı Dverimler, Baha Matbaası 1960
(4)Mehmet Gökman Atatürk Devrimleri Tarihi billiyografyası1968
(5)Mehmet Gökman Ek Cilt 1974
* Ortadoğu gazetesinde Ağustos 1998’de yayınlanmıştır.
COMMENTS