STRATEJİK ORTAKLIKMI STRATEJİK KÖLELİKMİ? Atatürk’ün Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Türklüğünü bulan, milliyet şuurunun...
STRATEJİK ORTAKLIKMI STRATEJİK KÖLELİKMİ?
Atatürk’ün
Kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Türklüğünü bulan, milliyet şuurunun
zirvesini yaşayan Türk Milleti Atatürk’ün ölümüyle birlikte Milli
politikalardan vazgeçmiş bir anlamda kendi kararlarını kendi verme hürriyetini
yitirmiş dışa bağımlı hale getirilmiştir.
65
yıldır Türkiye’yi yönetenler yürütülen bir önceki yanlış politikaları yeni
yanlışlıklarla düzeltiyorlar.
Toprağımıza,
milli varlığımıza, kültürümüze, malımıza, namusumuza, canımıza düşman olanlarla gizli – açık pazarlıklar
yapılıyor onlarla dans ettiğimizi sanıyoruz.
Türkiye’nin
en büyük şanssızlıklarından birisi Türkiye’yi yönetenlerin Türk Milletini
tanımamasıdır. Türk tarihinden, Türk kültüründen, Türk Milletinin ebedi ve
ezeli dostluk ve düşmanlıklarından bihaber olmasıdır.
Siz
kendinizi tanımayabilirsiniz ancak düşmanlarınız sizi bilir.
Üstelik
dünya düşündüğünüz kadar hızlı dönmez. Milletlerin hayatında 50 - 100 yıl
oldukça kısa sürelerdir. A.B.D. Lozan’ı kabul etmemiş senin aleyhine bir takım
antlaşmaları sana bunu imzalatmışsa bu gün veya yarın bir bedel ödetmek için
yapmıştır. Bu bedeli sana muhakkak ödetecektir.
Sen
bunu bilmeden dev ve zehirli bir yılanla çuvala girmekte ısrar edersen bunun
zararına da katlanmak zorundasın.
A.B.D.
Son anda Kuzeyden saldırmaktan vazgeçmiş görünüyorsa zaten Kuzeyden saldırmama
kararını çok önceleri verdiği içindir.
Seni
masa başında oyalar, satılık bir ülke durumuna düşürür - bu arada yetkisini
aşarak Türkiye arazilerini dahi kiralar - sen Irak’ta birlikte hareket
yapacağını sanarak Türkiye de konuşlanacak A.B.D. askerinin yaka rozetine
takılacak isim bedelini veya ABD Askerinin alışverişlerinden KDV ödenip
ödenmemesi gibi komik hadiseleri tartışırken, A.B.D Irak sonrasının
hazırlıklarını yaparak seni uyutur.. Sen halen oynanan oyunun etkisinden
kurtulamadığın için “ Aslında masa da fazla bekledik” gibi saçma sapan
itiraflarda bulunarak “Ah tezkere bir geçseydi 6 Milyar dolar, yani 2 Milyar
hibe 24 Milyar Dolar kredi cepteydi” diye dövünürsün..
Yanlış. A.B.D. isteseydi o tezkere geçerdi. A.B.D. istemediği için geçmedi.
Çünkü
A.B.D. Kuzeyden saldırmak zorunluluğu içerisinde bulunduğundan değil, en az
150-200.000 Kişilik bir kuvvet ve güçlü silahlarla Türkiye’ye yerleşmek
istediği için bizimle Stratejik İşbirliği masalını uydurmuştu.
Ancak
acele ettiğini İran, Suriye ve Türkiye’yi hedef alan planlarını en az 5 veya 10
yıllık bir süre için ertelemesi gerektiğini anladı. Bir bahane ile çekildi.
Ortada
büyük bir oyun oynanıyor.. Batı’nın (A.B.D.,A.B, Uluslar arası sermaye – elit
vd) hedefi Atatürk’ün kurduğu Ulus-Milli devleti yıkmaktır. Türkiye’nin silahla
yıkılması zordur. Halbuki içimizde ki satılmışlar Türkiye’yi hiçbir savaşa
gerek kalmadan adım adım Batı’ya satmaktadır. Oynanan oyunlarda karmaşıktır. Bu
nedenle salt A.B.D. karşıtlığı yapanlar bile bize samimi gelmiyor.
Kimin
hangi rolü üstlendiğini anlamak için mazisine bakmak gerekiyor.
Mesela
1997 yılında Türkeli gazetesine “TÜRKİYE
BAĞIMSIZDIR, A.B.D’NİN MANDASI DEĞİLDİR” başlığı attığımız gece Zaman
Gazetesi tesislerinde basılmakta olan Türkeli gazetesinin baskısını yarıda
kestiren, Sayın Hüseyin Gülerce dahil pek çok kişinin devreye girmesine rağmen
baskıya müsaade etmeyen Sayın Fehmi Koru’nun savaş buyunca üstlendiği rol bize
pek samimi görünmüyor.
Tıpkı
Osmanlı’nın son dönemindeki gibi kimin hangi tarafta oynadığı belli değil!!!
A.B.D. Düşmanlığı yapanlara bakıyorsunuz bir
diğer cepheden de Avrupa Birliği tellallığı yapıyor. İlla birine karşı olurken
diğerinin yanında olmak veya onun uşaklığına talip olmak mı gerekiyor?
Türkiye
A.B.D’nin stratejik ortağı değildir. Türkiye ile bir süre daha stratejik
işbirliği (!) söz konusu olacaktır. Bir yandan işbirliği görüntüsü verilecek
diğer yandan Türkiye adım adım işgal edilecektir. Bu güne kadar nasıl
hükümetler değiştirilmiş, krizler çıkarılmış, dervişler bulunmuşsa bundan
sonrada yaşayarak öğreneceğimiz bir çok oyunla karşılaşacağız!!! Bu nedenle
önümüzdeki üç beş yıl çok önemlidir. Bu süre zarfında hızla iç ve dış borç
tuzağından kurtulunmalı, Batı’nın Türkiye’de egemenlik tesis ettiği bütün
organizasyonlar kontrol altına alınmalı ve Emperyalizmin geçeceği bütün
delikler kapatılmalıdır. Bu devletin gerçekten vatanını milletini seven
sahipleri varsa onlar bizim gibi ülkesinin birliğinin bütünlüğünün kavgasını
verenlerle uğraşmayı bırakarak gerçek tehlikeye yönelmelidir. Türkiye hiçbir
kurşun sıkmadan adım adım işgal edilmektedir. Türkiye halen Lozan’ı dahi kabul
etmemiş A.B.D’den hangi birlikteliği umuyor?
Köpeğe
kemik atılır gibi şartlı verilecek kredilerin peşinde koşacağımıza adam gibi
olalım çalışalım üretelim kazanalım.
Türkiye
bunu başaramazsa yeni bir istiklal savaşı ile karşı karşıya kalacaktır. Başarsa
bile Türkiye artık Batı’nın kıskacına girmiştir. Atatürk’ün ölümünden bu yana
Türkiye Cumhuriyeti devletinin yıkılması yolunda her türlü ihanet ve gaflet
sergilenmiştir. Sıra bu bedel ödemeye gelmiştir.[1]
Düşman bağrımıza hançerini dayamıştır. Türkiye
ordusunu hızla güçlendirmeli, gerekirse yeni savaş teknolojileri ve taktikleri
üzerinde çalışarak yeniden yapılandırmalı, topraklarımıza yönelecek muhtemel
saldırılar için bütün tedbirler ivedilikle alınmalıdır.
Taner Ünal Eylül 2002
[1] Gönlümüz çok
daha iyi şeyler yazmak istiyor ancak gerçekler bunlar. Bu güne kadar sizlere ne
anlattıysak gerçekleşti. Hem de hadiseler bizim hesap ettiğimizden çok daha
hızlı gelişiyor... Mesela biz 2004-2005 ler de olacak diye düşündüğümüz ihanet
kararları seçim kararı almış bir meclisten bir oldu bittiyle 3 Ağsutos 2002
gecesi geçiriliverdi!!!Az kaldı A.B.D elini kolunu sallaya sallaya geldi ve 6
Milyar dolar gibi komik bir para karşılığı Türkiye’ye yerleşiyordu !!!
COMMENTS