1908 Yılı Olayları - 31 Mart - Dini Maskeli Kürtçüler - Kürt Said Kürt Said Gerçekleri Yıl 1908. Rus Çarı ve İngiltere Kralı Reval’de...
1908 Yılı Olayları - 31 Mart - Dini Maskeli Kürtçüler - Kürt Said
Yıl 1908. Rus Çarı ve İngiltere Kralı Reval’de buluşmuşlar Osmanlı’nın yıkılması için Abdülhamit’i ortadan kaldıracak bir plan yapmışlardır.
Arkadaşlar bu arada gelen mesajlar doğrultusunda Tarihe 31 Mart vakası olarak geçen vahim olayı anlatacağım.
İkinci Meşrutiyetin ilk meclisinde Türk olmayan unsurlar Türklerden daha fazlaydı. Mecliste 107 Türk'e karşı 121 Gayri Türk Gayrimüslim vardı.
107 Türk'e karşı 5 Arap, 27 Rum, 22 Arnavut, 10 Ermeni, 5 Bulgar, 4 Sırp ve 4 Yahudi ve Rumen Dürzi Maruni olarak toplam 121 Sandalye
Hilafetin Osmanlıya geçişinden sonra büsbütün ümmetçi olan devlet şekli kökünden sarsılmaya başlamıştı.
Kürtçü Projelerden Önceki İngiliz Seven Karakterler
Kamil Paşa ve Said Paşa İngiliz dostu idi. Kamil Paşa Said Paşayla muhaliftiler. Kamil Paşa Hatıratını Said Paşayla başlar ve bitirir.
Son dönemlerde izlediği politikalarla İngilizlerle olan dostluğunun derecesi Said Paşayı geçmiştir.
Kamil Paşanın Sadarete gelmesi üzerine İngiliz Kralı 7.Edward milletler arası gelenekleri hiçe sayarak Osmanlı Padişahını kutlamıştı.
Abdülhamit'in Sadrazamları İngiliz dostu, Rus dostu, Fransız dostu, gibi açık ve ayan beyan belli olan ünvanlara sahiptiler.
Derviş Vahdeti Kıbrıslı bir hafızdı. Üstünkörü bir takım İslami bilgiler edindikten sonra Nakşibendi tarikatına girmişti.
Verdiği bilgiye göre fakirdi. Küçüklüğü sefalet içerisinde geçmişti. Bir aralık iki aylığına İstanbul'a geldi. Kendi tabiriyle gözü açıldı.
Tekrar Kıbrıs'a dönerek İngilizce öğrendi ve memurluğa başladı. 15 yıl memurluk yaptı. 1902 de tekrar İstanbul'a geldi.
Dahiliye Nazırı Memduh paşanın himmetiyle 400 kuruşluk maaşla memuriyete girdi. Maaşına zam alamayınca Memduh Paşayı Jurnal etti.
Fakat yaptığı bu işgüzarlık ona mükafat yerine sürgün getirdi. Derviş Diyarbakır'da üç buçuk yıl sürgün kaldı.
Söylediğine göre istibdada karşı telgrafhane işgali olayına katıldı. Hürriyetin ilanıyla oda hürriyetine kavuşarak Kıbrıs'a döndü.
Vahdeti’nin Evrensel Barıştan, Üfürükçülere karşılığından, Hatta Dreyfus, Zola, ve Darvin'i anacak kadar modernleşmeden yana olduğun görürüz.
Volkan İslamiyetçi bir nitelik taşıdığını savunur, Hürriyetçi ve Kanun-i Esasiden yana olduğunu İnsaniyetçi ve medeniyetçi olduğunu söylerdi
16 Mart 1909'da Derviş Vahdeti İttihad-ı Muhammedi Cemiyetini'nin nizamnamesi açıkladı. Cemiyetin birinci maddesinde şunları yazıyordu.
"CEMİYETİN RESİ HAZRET-İ MUHAMMEDİ MUSTAFA (S.A.V)'DİR."
Olacak şey değil..İnsanın tüyleri diken diken oluyor..Bu ne cahilliktir
Bir densiz Cismani varlığı ile hayatta olmayan, son dini temsil etmiş Yüce Peygamberimizi Cemiyetine reis ilan ediyor.
Olacak şey değil.. Halife makamındaki padişah, din işlerinden sorumlu Şeyhülislam, İslam bilimadamları bu densizliğe ses çıkarmıyorlar.
Olayın arkasında İngilizlerin olduğunu anlaşılınca Bütün devlet ricali bu cemiyete destek veriyor Vahdeti bir anda günün adamı oluyordu.
Olayların Seyri
Tarihe 31 Mart Vakası olarak geçen hadiseler Hicri 31 Mart 1325 (13 Nisan 1909) tarihinde meydana gelmiştir.
Hadiseler 30 Mart günü Yıldız'ı korumakla görevli Arnavut ve Arap taburlarının Yıldız sarayından Taşkışla'ya yerleşterilmeleri ile başlıyordu.
TAŞKIŞLA DENİLEN YER TAKSİMDE YAPILMAK İSTENİLEN TAŞKIŞLA'DIR.
YAPILMAK İSTENİLEN ASLINDA 31 MART OLAYININ RÖVANŞIDIR.
12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlıyan gece (Yani Hicri 30/31 Mart gecesi) İlk çalkalanmalar başladı.
Yıldız sarayına yerleştirilmiş Avcı taburları ile bir kısım birlikler, gece saat 2.45 de Ayasofya'da Meclis-i Mebusan önüne geldiler.
Saat 3.45 de Meclis-i mebusan-ı kuşattılar Askerlerin ellerinde bir beyaz, bir kırmızı ve birçok renkte bayrak vardı..
Saat 5.45 e doğru taşkışla VE Beyoğlu numune top alayları Yıldızdaki 5/6 ve 7. alayların askerleri Sultanahmet te toplanmış bulunuyordu.
Toplananların sayısı 3.000.i bulmuştu. Askerler bir kaç el havaya ateş edip "Yaşasın Asker" diye bağırdılar.
Harbiye Nazırı Saat 5 de 1 Ordu komutanı Mahmut Muhtar Paşa'ya telgraf çekti. Paşa saat 8.30 da Harbiye nezaretine geldi.
Saat 9.45 de Davut Paşa kışlası’na telgraf çekilerek süvari birliklerinin yola çıkarılması istedi. Birlikler 10.45 de Beyazıt'a geldiler.
En büyük gelişme 12.45 de meydana geldi. Divan yolundan sayıca hayli fazla bir gurup halinde ulemalar geliyordu. İçlerinde askerlerde vardı.
Askerler yolda tesadüfen ilmiye öğrencilerine rastlamış Şeriatçı bir ayaklanma başlattıklarını söyleyerek desteklerini istemişlerdi.
Öğrenciler işin büyüsüne kapıldılar. Toplantı alanına gelen öğrencileri gören askerler onlara selam durdular.Olay planlandığı hale gelmişti
Volkan'ın deyimiyle
“Mebusan'ın önü bembeyaz”
kesilmiş Ayaklanan askerler ve ihlitali planlayanlar istedikleri şeriat perdesine kavuşmuşlardı.
İngiliz ajanları ve Derviş Vahdeti topluluğun arasında geziyor birden ortaya çıkan beyaz sarıklılar bütün topluluğu yönlendiriyordu.
İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti ayaklanamının perde arkasındaki güç olarak yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlamıştı.
Saat 15.15 de Deniz bandosunun sayıları bin civarındaki Askeride ellerinde bandoları olduğu halde bu ayaklanmaya katıldı.Kalabalık artıyordu.
Öğle sonu Hilmi Paşa tarafından Babıaliden saraya çağırılan Adliye nazırı Topçu Rıza Paşa eminönüde arabası çevrilip meclise götürüldü.
Adliye Bakanı Rıza Paşa Meclisin dış kapısından içeri girerken kapının önünde bekliyen asker silahına davrandı..
Adliye Nazırı Topçu Rıza Paşa çizmesindeki silahını almaya çalıştığı sırada asker onu kalbinden vururak şehit etti. kan dökülmeye başlamıştı.
Aynı şekilde meclise gelen Karadeniz mebusu Emir Arslan bey vahşice bıçaklanarak öldürüldü.Emir Arslan Bey Hüseyin Cahit'e benzetilmişti.
Halbuki Emir Arslan Bey hiç .bir konuda önde olmıyan Fransada tahsil görmüş nazik bir beyefendiydi. Artık sokaklarda insan avına başlanmıştı.
Can pazarı sürüyordu Bazı milletvekilleri kurtulmakk için başlarına sarık giyerek kalabalıkların arasından sıyrılıyor mekan değiştiriyordu.
Bu kargaşalıkta 4 subay daha şehit edildi. Bu arada Şerif sadık paşa ile uşağıda şehit edildi.Artık katliamlar çığırından çıkmaya başlamıştı
Yusuf Kemal (Tengişrek )ve Esat Paşanın meclis önünde bulunduğu sırada kalabalığı kışkırtmak isteyenlerin Hoca değil İngiliz olduğu farkedilir.
31 Mart 12-13 Nisan 1909 tarihinde meydana gelen olaylar masum gösterildiği gibi değil irticai eylemler dizisidir ve çok kanlı geçmiştir.
En üzücü olaylardan birisi 15 Nisan 1909 günü yani ihtilalin üçüncü günü öğleden sonra Yıldız sarayında meydana geldi.
İsyancılar sokaklarda Harbiyeli subay avına çıkmışlar Subaylardan bazıları kendilerini can havliyle Yıldız Sarayına atmışlardı.
İkinci Fırka kumandanı Ferik Cevad Paşa ile Birinci Fırka kumandanı Şevki Paşada Yıldıza sığınmıştı Kan revan ve şaşkınlık içerisindeydiler.
İsyancılan tarafından sarayın bahçesine getirilen deniz binbaşısı Ali Kabuli bey
"Suçluysam zat-ı şahane Cezamı versin"diye haykırıyordu..
Sultan Abdülhamit İsyancıların “Padişahım Çok yaşa” haykırışları içerisinde pencere önüne çıkarak askerin ne istediğini sordu.
Saray Katibi Ali Cevad Bey Binbaşı Ali Kabuli’nin dövülmeye devam edilmesi üzerine askere bağırıp çağırmaya başladı.
Padişah ona dönerek:
"Başkatip ne bağırıyorsun? Bu asi heriflere bizim aleyhimize döndüreceksin. Sarayı kurşuna tutturacaksın" dedi..
Ali Kabuli bey Padişahın gözünün önünde parça parça edildi can verirken sarayda bulunan Türk subayları dehşet içerisinde ağlıyorlardı.
Ali Cevad bey Paşalara seslendi:
"Paşalar ...Evlatlarınıza işte böyle şerefli bir miras bıraktınız. Elbet tarih okudunuz. Cevad Bey"Paşalar susmayın sözde din adına yapılan bu cinayetlerin hesabını millet ve tarih soracaktır."
dedi ve hıçkırarak yere yıkıldı.
İnsan avının bütün dehşetiyle sürmesi üzerine 1.Ordu komutanı Mahmut Muhtar Paşa Yabancı bir gemiyle İstanbuldan kaçtı.
Volkan Gazetesi Kürt Tanıtımında
Bu arada Volkan gazetesi başyazarı Bediüzzaman Said-i Kürdi İkdamda hareketi meşrutiyetle bir tutuyor ve desteklediğini anlatıyordu.
Gazete yazarı şöyle tanıtıyordu:
"Şehrimizde bulanan ulema-yı İslamiyeden Kürt Hoca denmekle meşhur olan Bediüzzaman said efendi hazretleri"
Yıl 1908. Rus Çarı ve İngiltere Kralı Reval’de buluşmuşlar Osmanlı’nın yıkılması için Abdülhamit’i ortadan kaldıracak bir plan yapmışlardır.
Bu planın uygulayıcısı İngiltere'dir. Bir çok sabıkası olan Vahdeti isimli bir meczup’u kullanarak din adına bir ayaklanma tertiplenmiştir.
Derviş(!) Vahdeti İstanbul’a gelerek Said-i Kürdi ile Volkan mecmuasını çıkarttı. İngilizlerle siyasi faaliyet başlatıldı
31 Mart vakası patlak verdi çok kan döküldü sokaklarda milletvekilleri öldürülürken subayların kafası kesildi Günlerce kan aktı.
İsyanın bastırılmasına İngilizler müdahil oldu ve kışkırtıcıları korudular Said-i Kürdi hazretleri bu olaylardan sessizce sıyrıldı.
31 Mart Vakası'nın sorumlusu, Kürtçü "Saîd-i Kürd-î" olan adını "Saîd-i Nursî" olarak değiştiriyor yeni bir oyunla sahneye çıkıyordu.
Kürtçü Said,Nur risaleleri adı verilen cehlin ve taassubun örneği İngiliz planı çalışmayla bir din mürşidi gibi ortaya çıkmaya başarıyordu.
Beni en çok üzen ise yüzbinlerce gafil Türk’ün, onun arkasından gitmesi, onun cahilce ve haince öğütlerine körü-körüne boyun eğmesidir.
Said Ölürken
"ŞEYHİM EKREMİM SAİT'İN İNTİKAMINI TÜRK ÇOCUKLARINDAN ALDIM"
der Nasıl almıştır?
Türkleri Milliyetlerine düşman ederek almıştır.
Kadını şeytanın askeri sayarak evlenmeyi yasak eden dinin, Zerdüşt dini olduğunu bilmeyen mankurtlara ne demeli?
Saidi Nursi Birinci Dünya Savaşı’nda Hırstiyanlar için,
“KAFİR DE OLSALAR, ONLAR HAKKINDA RAHMET-İ İLAHİYE’NİN MÜKAFATLARI VARDIR”
diyor.
Yine İşaratül İcaz’da yine Hıristiyanlara seslenir
“KUR’AN SİZE BÜTÜN BÜTÜN DİNİNİZİ TERK ETMEYİ EMRETMİYOR. ANCAK İTİKATINIZI İKMAL VE YANINIZDA BULUNAN ESASAT–I DİNİYYE ÜZERİNE BİNA EDİNİZ"
diye teklifte bulunuyor.(İşaratül İcaz s.55)
Bu İngiliz Mİ6 projesidir neden mi?
Çünkü Kur’an, Hristiyanlar’a dinlerini terk etmelerini,Tevhid’e koşmalarını, Kur’an’a inanmalarını, Hz. Muhammed’i kabul etmelerini emreder.
Halbuki Said-i Nursi Hristiyanlara “bütün bütüne dininizi terk edin” diye çağrıda bulunan Kur'an'ı adeta tahrif ederek, tam tersini yansıtır:
Eğer Hristiyanlar dinlerini tam olarak terk etmeyeceklerse yüzde kaç Müslüman olacaklardır? Yüzde on, yirmi, otuz?!
Tam olarak dinlerini terk etmeyen, biraz Hristiyan, biraz Müslüman, biraz şundan, biraz bundan gibi bir itikat anlayışı Kur’an’da, yok.
Böyle bir inanca sahip bir kişinin inandığı dinin adı İslam değildir. Bu bir proje olarak 1900'lerde İngiltere tarafından üretilmiştir.
HIRİSTİYANLIK TARZI BİR İSLAM ANLAYIŞI
Bu gün iki tehlike vardır birisi bu diğeri Taassup haline sokulmuş insanları koyun gibi kesen anlayış.
Saidi Nursi askerlik kurumuna karşıdır :
“ASKERE GİTMEK YERİNE KUR’AN ÇALIŞMAK ZAMANI İYİ DEĞERLENDİRMEKTİR ” (Lem’alar,100)
Nursi Amerikancılık yapıyor ABD'ye:
"HRİSTİYANLIĞIN SAĞLAM KURALLARINI SÜREKLİ SAVUNAN HÜKÜMET” diyor(Kastamonu Lahikası 76–78, 27.mektuptan)
Saidi Kürdi burda Amerikanın dünyanın en kuvvetli devleti olduğunu ve dini hakikatlere sahip çıktığını iddia ediyor
( Kast.Lahikası 76–78, )
Said:
"Emirdağ Lahikası I/278,27. mektuptan Sabık Reis–i Cumhur’a ve üç makama gönderilen istida" da ATATÜRK'E DECCAL DİYOR
Bakınız bu alçaklığı nasıl yapıyor:
"ÖLMÜŞ GİTMİŞ DÜNYADAN VE HÜKÜMETTEN ALAKASI KESİLMİŞ BİR ADAM HAKKINDA OTUZ SENE EVVEL HADİS–İ ŞERİF’İN İHBARİYLE KUR’AN’A ZARARLI BİR ADAM ÇIKACAK DEMİŞTİM.SONRA MUSTAFA KEMAL’İN O ADAM OLDUĞUNU ZAMAN GÖSTERDİ"
SAİD-KÜRDİ
Said başka yerde
"Hadis Şerif’in haber verdiği Deccali,hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal Atatürk'e ‘din yıkıcı Süfyan" diyor
Atatürk'e deccal dediği bölüm
"Emirdağ Lahikası I,50–51; 27 Mektuptan Mahkeme–i Kübra’ya Şekva ve Müdafaatın .., Ayrıca Müdafaalar, 226–227"
SAİT NURSİ'YE GÖRE ELEKTRİK KONTAĞINI FİZİK İLMİYLE AÇIKLAMAK DİNE AYKIRIDIR, KUR'ANA TERSTİR
(Sait Nursi, Ramazan Risalesi, s.1-15..)
SAİD NURSİ, KENDİSİNİ MEHDİ’NİN ÖNCÜSÜ BİR MEHDİ OLARAK GÖSTERMEKTE ATATÜRK'Ü DE DECCAL OLARAK ANLATMAKTA (Şualar, 5. Şua)
Said-i Kürdi yine İngilizlerin işgal planına uygun olarak bir Kürdistan kurulması amacıyla "Kürt Teali Cemiyeti" kurucuları arasındadır.
Şeyhülislüam Mustafa Sabri Anlatıyor
Sözde İslamcıların kutup saydıkları Vatan hainlerinden İngiliz dostu Mustafa Sabri yurt dışına çıktıktan sonra bazı yaptıklarından utanır.
"TÜRKLÜKTEN İSTİFA EDİYORUM"
sözünün mucidi Mustafa Sabri Türklüğünü hatırlar Said-i Kürdi denilen şahsın yaptıklarına dayanamaz ve yazar!
MUSTAFA SABRİ
"Saidi Kürdi meselesini tetkik ederken başlıca iki nokta üzerinde durmak icabeder.Birincisi küfre kadar varan sözleridir. "
"İkincisi ise; SAİD’in izharı keramet etmesi ve sureyi Nurun asıl muhatabının kendisi olduğu hakkındaki zu’mu batılı.. "
MUSTAFA.SABRİ
Müritlerinin sözleri mücmelen şunlardır :
"SAİT LAYUHİTİDİR,HATASIZDIR, YANILMAZ VE GÜNAH İŞLEMEZ.RESULÜ EKREMDEN SONRA ALEMİ İSLAMDA BÖYLE SAİD DEN BÜYÜK BİR ADAM GELMEMİŞTİR.SÖZLERİ AYNEN KUR’ANDIR. BEŞERİYETİ, RİSALEYİ NUR VE SAİT KURTARACAKTIR."derler
(M.Sabri anlatıyor)
Sait ise müritlerinin hilafına Birincisi : Eski Sait’tir.Kürtçülük meselesiyle uğraşmış ve siyasete dalmış Saiti Muhti’dir.Diğeri de Lahuyti:
"Said-i kürdi, yaşadığı ömrün bir kısmı için hata diyor.Müritleri ise onun tırnaklarını ve saçını saklayarak bir kudsiyet izafe ediyorlar"
Eski Şeyhülislüam M.Sabri şöyle devam ediyor:
"SAİT,KÜRT CEMAATINDAN, ŞAFİİ MEZHEPLİ, NAKŞİ TARİKATLI, OKUR FAKAT YAZMAZ, İMLA BİLMEZ SEKSEN SENE İÇİNDE YAŞADIĞI MİLLET OLAN TÜRK’ÜN LİSANINA HAKKIYLA VAKIF OLAMAMIŞ, FELAKETTEN FELAKETE SÜRÜKLENMİŞ BİR ADAMDIR. HALBUKİ DELİ SAİD’İN İLİM VE DİYANETLE NE ALAKASI VAR ? BÜYÜTTÜKÇE BÜYÜTMÜŞ VE BU GÜNE KADAR GELMİŞTİR."
"KÜRTÇÜLÜK UĞRUNDA KENDİ PADİŞAHINA SÖVECEK KADAR AKIL VE İMANDAN NASİPSİZ SAİT, MÜÇTEHİDİ MÜBEŞŞİR VEYA KUTBU AZAM OLARAK GÖRÜNÜYOR"
M.Sabri
"KENDİNİ KURANI AZİYMMÜŞŞANIN MÜDAFİİ GİBİ GÖSTEREN SAİT BİZZAT KENDİSİ KURANI AZİYMÜŞŞANA MUHALEFET ETMEKTEDİR"
"RİSALELERİN YAZILIŞI DA PEK ACAYİPTİR. BİLMEM KAÇINCI LEM’ANIN KAÇINCI ŞUASININ ŞU MEYVESİ ZÜHRE YILDIZINDAN GELMİŞ BEŞİNCİ NOKTASI"
M.Sabri
"Bunlar birleşerek Kuran cüzlerine imtisal derecesine, Lemaat, Şuaat, Mektubat vs. Olacakmış.. Sözleri de “Sözcat” olmasa bari" M.Sabri
"DAMARINDA BİR DAMLA TÜRK KANI OLAN HER MÜSLÜMANA, BU ADAMIN MASON VE KOMÜNİST KADAR TEHLİKELİ OLDUĞUNU EHEMMİYETLE HATIRLATIRIM"
Mustafa Sabri‘nin dahi Said hakkında söyledikleri belli iken Said’in yolundan gitmek düşündürücüdür.
Said Sultan II Abdülhamit’e “Ganere” (Kan içici) Atatürk'e "Deccal" diyecek kadar alçak bir o kadarda şuurlu bir Kürtçüdür.
Arkadaşlar Türk Milletine düşman Kürtçü said'in son maskaralığını anlatayım sonra bitirelim SAİD CİFİR HESABI YAPAN BİR MECZUPTUR.
Cifir Hesabı Uydurmaları
Kuran'da Nur Suresi'nde ateşsiz yanan nurdan bahis vardır.Said nur gibi parıldayan insan olduğunun Kuran'da işaret edildiğini söylemektedir.
Hûd Suresi'nin 105'inci ayetinde, " said olanlar da vardır" denilmekte Nursi,"said" sözcüğüyle, kendisinin kastedildiğini söylemektedir.
Said Kuran'dan bu şekilde kendisini yüceltici sonuçlar çıkarabilmek için, eskilerin "cifir" dediği yöntemden de yararlanmıştır.
Cifir, harflere bazı sayılar izafe ederek geleceği bilme olarak ifade edilir. Çok saygın pek çok İslam bilgini,Cifir'i reddetmektedir.
Nursi'nin çabası, ise kendisiyle ilgili bazı olguların ve oluşumların, geçmişte, hem de Kuran'da öngörülmüş olduğunu ispat etmeye yöneliktir.
Enam Suresi'nin 161 inci ayeti Peygambere hitaben,
"DE Kİ: ŞÜPHESİZ RABBİM, BENİ DOĞRU YOLA İLETMİŞTİR" denilmektedir
Nursi, burada da kendisine hitap edildiği kanısındadır Bu ayetin sayı değeri, "cifir" hesabına göre 1316'dır.
Bu da Said'in Nur Risalelerini hazırlamaya başladığı tarihtir; kendisinin kastedildiğini buradan çıkarsamaktadır.
SAİD
"BAKARA SURESİ'NİN 269 UNCU VE 151 İNCİ AYETLERİNDE SÖZÜ EDİLEN," KENDİSİNE HİKMET VERİLEN KİŞİNİNDE DE KENDİSİ OLDUĞUNU" SÖYLEMEKTEDİR
Arkadaşlar son sözü tekrar Diyanet'in Nurculuk Hakkında,(Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,Resimli Posta Matbaası,1964) eserine bırakalım:
Diyanet İşleri Başkanlığı Şöyle diyor:
"NURCULARIN İNANIŞ VE TELÂKKİLERİ, İSLÂM DİNİ’NİN, KUR’ÂN-I KERÎM VE SÜNNET-İ SENİYYESİNE UYMAMAKTADIR"
Zekeriya Beyaz Hocanın kitabında belgelerin fotokopisi var:
“Nurculuk Hakkında, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay.Resimli Posta Mat.1964 Ankara.”
***********
Arkadaşlar Atatürkçülük Türkçülük Türk Milliyetçiliği aziz Türk Milletini dünyanın en ileri , en güçlü milleti yapma ülküsüdür.
Türk milliyetçisiyim diyorsak Türk devletinde gayrı Türklerin yürüttüğü faaliyetlere karşı olmak zorundayız Said'i Kürdi bu faaliyetleri yaptı.
"Türkiye Cumhuriyeti şeyhler ve dervişler, müritler, meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık tarikatıdır."
M.Kemal Atatürk
Said-i Kürdi söylenenlerin aksine Şeyh Sait isyanına katıldığı için İstiklal Mahkemesince yargılandı ve birçok ilde sürgün yaşadı.
İngiliz destekli bağımsız Kürdistan isteyen Şeyh Sait ayaklanması birçok şehrin yıkımına, ordunun büyük ölçüde kayıp vermesine sebep oldu
Said'in desteklediği Şeyh Sait isyanı misak-ı Milli sınırlarımız içinde olan Musul ve Kerkük'ün İngilizlere kalması ile sonuçlandı.
Said'in desteklediği ve İngilizlerle birlikte içinde yer aldığı 31 Mart vakası bir çok masimin kanının dökülmesine sebep oldu.
31 Mart (Hicri) Vakası'nın (12-13 Nisan 1909)sonucunda Sultan Abdülhamit indirildi ve Osmanlı'nın paylaşılmasına giden yol açılmış oldu.
Abdülhamit Vehimli sansür dahil ve bir çok hataları olan bir devlet adamıydı ancak din tacirlerinin bahsettiği gibi bir padişah değildi.
Eğer Abdülhamit vefat ettiği 1918 yılına kadar devletin başında kalsaydı tarih farklı yazilacaktı bu vebalde Said-i Kürdinin payı vardır.
COMMENTS